Güney Kore’nin İslam dünyası ile ilk münasebetinin 7-9. yüzyıllarda, Müslümanların Doğu Asya’ya deniz yoluyla yaptıkları ticaretler ile başladığı bilinmektedir.
Sevde Öztürk
Doktora Öğrencisi, İbn Haldun Üniversitesi

Kore Savaşı, dünyada ve Türkiye’de çok sayıda akademik, edebi ve tarihi çalışmanın gündeminde olmuştur. Kore, Türk Ordusunun gösterdiği mukavemet, fedakârlık ve cesaretle tarihimizde pek çok kez kaleme alınırken Kore Savaşı sırasında Kore’de İslamiyet adına bırakılan iz ve başlatılan etki dikkatlerden kaçmıştır. Bu yazı serisinde, Güney Kore Müslüman topluluğunun tarihine yakından mercek tutacağız. Üç bölümden oluşan seride, ilk olarak kısaca geçmişten günümüze Kore’de İslamiyet ve Müslüman topluluğunun tarihini inceleyeceğiz. Daha sonra Kore Savaşı ve sonrası süreçte, gösterdikleri üstün gayret ve çalışmalarla modern Kore’de ilk İslami faaliyetlerin öncüsü ve ilk Koreli Müslüman topluluğun mimarı olan üç tabur imamın hayatı ve Kore’deki İslamiyet’e etkisini konu edineceğiz. Son olarak da 2019 yılında Kore’de gerçekleştirmiş olduğumuz saha çalışması neticesinde sizlere, Kore Müslüman topluluğunun bugününden kesitler sunacağız.
Güney Kore’nin İslam dünyası ile ilk münasebetinin 7.-9. yüzyıllarda, Müslümanların Doğu Asya’ya deniz yoluyla yaptıkları ticaretler ile başladığı bilinmektedir. (Lee, 1994) Bu hususta, Arap ve Fars tüccarların Kore Yarımadası ile alakalı kaydettikleri ticari belgelerin yanı sıra; Şemseddin Dimeşki, Mutahhar b.Tahir el-Makdisi ve Süleyman el-Taciri gibi bazı ünlü Müslüman coğrafyacıların da Kore Yarımadasından “Sila” ismi ile bahsettikleri ifade edilmektedir. (Lee, 1994) Bu coğrafyaya dair en eski kayıt İbn Hurdazrib’in “Kitab ’al- Mesalik ve’Memalik” adlı eserinde bulunmaktadır. (Lee, 1994) Bu sayede Kore, İslam coğrafyasına tanıtılmıştır. Kore tarihinde, Müslümanlar ile ilgili ilk resmi kayıt 11.yy’da yazılmış olan “Koryo Hanedanlığı Günlükleri”ne dayanmaktadır. (Lee, 1994) Koryo döneminde gelen Müslüman muhacir ve tüccarların Koreli kadınlar ile evlenmeleri üzerine bölgede Müslüman bir topluluk oluşmaya başlamıştır. (Lee, 1994) Müslüman yerleşimcilerin, ibadetlerini serbestçe gerçekleştirmelerine kendi topluluklarını kurmalarına ve günlük yaşamda Müslüman kimliğini muhafaza etmelerine müsaade edilmiştir. Ancak, Kore’deki Müslüman topluluğun azınlık durumda olması ve Müslümanların İslam dinini neşretme faaliyeti yürütmemesi gibi etkenler, İslam dininin Koreliler arasında yayılmasına engel olmuştur. Bu nedenle, Kore’de Koreli bir Müslüman cemaat ortaya çıkmamıştır.
15.yy’a gelindiğinde yönetimde bulunan Choson hanedanlığının ağır baskı ve asimilasyon politikaları Müslümanları yok olma noktasına getirmiştir. (Lee, 1994) Choson Hükümeti, 1427 tarihinde yayınladığı fermanla birlikte, Yeni-Konfüçyanizm inancını Kore’nin ulusal ideolojisi olarak benimsemiş, daha sonra ülke içinde diğer inanç ve ideolojilere karşı bir asimilasyon politikası gütmüştür. Bu süreçte, Müslümanların, ibadet yerleri, kıyafetleri, kraliyet meclisindeki konumları gibi Müslüman kimliğini temsil eden göstergelere sahip olmaları yasaklanmıştır. (Han, 2016) Hanedanlığın asimilasyon politikası uygulasalar dahi İslam astronomisinden ve pek çok yeni buluştan etkilendiği, bu dönemde İslami Kameri takvimi dahi kullanmaya başladığı bilinmektedir. (Baker, 2006) Bu sürecin sonucu olarak 15.yüzyıldan 20.yüzyılın başına kadar Kore’nin Müslümanlarla olan tarihi bağları sekteye uğramıştır.
19.yüzyıldan Kore Savaşı’na kadarki süreçte Koreliler yeniden iki şekilde Müslüman topluluklarla karşılaşmıştır. Bunlardan ilki, Japon İşgali sürecinde Mançurya’ya göç eden Korelilerin orada Müslüman topluluklarla karşılaşması gerçeğidir. İkincisi karşılaşma ise, 1920’lerde Bolşevik İhtilali sonrası Kore’ye sığınan Tatar ve Kazak Türk Müslümanlar vasıtasıyla gerçekleşmiştir. (Lee, 1994) Tatarlar yerleştikleri bölgelerde “Mahalle-i İslamiyye” adını verdikleri topluluklar oluşturup ortak faaliyetler yürütmüşlerdir. Bu sayede İslam ve Türk kültürü Kore halkı tarafından az da olsa tanınmaya başlanmıştır. Ancak, o yıllarda İslamiyet’i benimseyen Korelilerin sayısı yok denecek kadar azdır. (Lee, 1994) 1945 yılında Kore’nin bağımsızlığıyla sonuçlanan, birtakım politik karışıklıkların ortaya çıkması ve Kore’nin Güney ve Kuzey olmak üzere ikiye bölünmesi gibi olaylar, 1920lerden beri Kore’de ikamet eden Müslüman Türklerin diğer ülkelere göç etmesine yol açmıştır. Bunun sonucu olarak, gerçekleştirilen bu temaslar, kalıcı bir İslami etkiye veya Müslüman varlığına yol açmamıştır. Ancak, bunun asıl önemli sebebi, Kore’deki Müslüman Türk cemaatlerin işgalci Japon hükümeti ile yakın ilişkilerde bulunması olarak gösterilmektedir. (Fathil, 2017: Lee, 1994)
20.yy’ın ikinci yarısında patlak veren II. Dünya Savaşı ile Kore 1948 yılında kuzey ve güney olmak üzere ikiye bölünmüş ve taraflar arasında savaş patlak vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti, bu süreçte Güney Kore’ye askeri ve insani destek gönderen BM Barış Güçleri arasında ilk sırada gelmektedir. (Öke, 1990) Koreliler, modern dönemde, 1950 yılında Kore’ye ayak basan Kore Türk Tugayı’nın günlük pratikleri ve davranışları ile uzun bir kopuş döneminden sonra ilk kez bir Müslüman topluluğun faaliyetlerine yakından şahit olmuştur. Böylelikle, Kore Türk Tugayı sayesinde Koreliler, Müslüman dünyası ile yeniden temas kurmuştur. Kore Savaşı hem siyasi hem de dini anlamda Türk halkı ve Kore halkını kaynaştırmıştır. Türk askerleri Koreli halktan sosyal yardımlarını esirgememiş, etraflarındaki yaralı, hasta ve kimsesiz Korelilerle ilgilenmişlerdir. Diğer taraftan aç, kaybolmuş ve yalnız çocukları himaye edip onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmişlerdir. Öyle ki artık tugay içerisinde sayıları iyice artmaya başlayan kimsesiz Koreli çocuklar için Kore’nin Suwon şehrinde Ankara Okulu ve Yetimhanesi kurmuşlardır. (Sayılan, 1996)
Türk askerinin savaşta bile insani yardımı göz ardı etmeyip fedakarlıklarda bulunmaları Korelilerin gönüllerini fethetmiştir. Türk askeri yaşadıkları İslami değerleri çevrelerine aktararak çok sayıda Koreli askeri ve halkı etkilemiştir. (Baker, 2006) Bu olaylar, Korelilerin İslam dinine duydukları ilgiye zemin hazırlamıştır. Bu noktada Kore Savaşı, Kore’nin İslamlaşmasında önemli bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu süreçte başta Kore ve BM askerleri olmak üzere pek çok kişi Türk askerinin insani, etik ve dini davranışlarından etkilenmiştir. Bunun en önemli sebebi Türk askerlik kültüründe manevi değerlerle askerlik hizmetinin iç içe geçmiş olmasıdır. (Gawrych, 2002) Türk kültür birikiminden kaynaklı İslami değerleri de bünyesinde barındıran Kore Türk Tugayı askerleri, Korelilerin ilk Müslüman topluluk imajını şekillendirmiştir. Kore Savaşı boyunca Türk ordusuna tercümanlık yapmış olan Paik Sang Ki Bey’in ifadeleri bu etkiyi gözler önüne sermektedir. ”Türkler namazlarını mevzilerinde kılar, cuma günleri ise, küçük gruplar halinde mevzilerin gerisinde namaza giderlerdi. Yaralanan her asker tekrar iyileşirim derdi. Bu güven nereden kaynaklanıyordu? Merakla konuyu incelemeye başladım.” (Sayılan, 1996)
Türk askerlerine hürmet ve yakınlık gösteren Koreliler, savaş sırasında Türk askerlerin inançları hakkında doğrudan iletişime geçemese de mütarekenin ardından bu meraklarını gidermek için Türk tugayına başvurmuştur. Bunun ilk örneği, 1955 yılında, Kore Türk Tugayı Karargahı’na başvuran Abdullah Yu-Do ve Ömer Abdurrahman Jin-Kyu isimli iki Korelidir. Ancak, Koç, bu ilk temas tarihini 1956 yılı olarak tespit etmektedir. (Koç, 1997) 6.Değiştirme Tugayı İmamı Abdulgafur Karaismailoğlu’ndan İslam hakkında bilgi almak isteyen bu iki Koreli, daha sonra Müslüman olmuş ve Tugay yetkililerinden diğer meraklı Koreliler adına tugay dışı dini bilgilendirme konferansları talep etmiştir. (Alkan, 1960) Bu sayede Koreli halk ilk kez doğrudan İslami bilgi almış ve pratiklere şahit olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin BM Kuvvetleri altında, Kore’deki görev sürecine Türk Tugayı imamlarının da eşlik ettiği bilinmektedir. Türkiye’den Kore’ye askere hem moral hem de dini vecibelerini yerine getirmede yardım amaçlı gönderilen tugayın imamları Koreli halka dini konferanslar vermiştir. Bu imamlar arasında, Muhsin Örtülü, Abdulgafur Karaismailoğlu ve Zübeyir Koç bu süreçte oldukça önemli rol oynamışlardır. İmamlar sayesinde, birliğin bulunduğu yere geçici bir mescit kurulmuştur. Bilgilendirme konferansları neticesinde, İslam dinine ilgi duyan Korelilerin sayısı artmış ve bu süreçte ihtidalar gerçekleşmiştir. “6 ıncı Tugay, 1956 temmuzunda Kore’den ayrıldığı sırada, Korelilerden 57 kişi Müslüman olmuş ve Kore’de Islamiyetin temeli atılmış bulunuyordu.” (Alkan, 1960) 1957 yılında 7. Kore Türk Tugayı Kore’den ayrılırken ise Koreli Müslümanların sayısının 200’ü geçtiği bilinmektedir. Kore Savaşı ve sonrası süreçte Türk tugayı ve imamları ile başlatılan İslami çalışmalar, devam ettirilmiş ve Müslüman sayısı her geçen gün peyderpey artış göstermiştir. 1962 yılı Ocak ayında Sebilürreşad Dergisi’nde yer alan bir yazıda Kore’de son iki senede Müslüman olan Güney Koreli sayısının 700’ü geçtiği bildirilmektedir. (Sebilürreşad, 1962) Aynı yıl, Müslümanın Sesi mecmuası ise Koreli Müslümanların sayısının 1957’den beri 1500’e ulaştığını kaleme almıştır. (Ergen, 1962) Kore’deki Müslümanlar konu edinilse de, bu karşılaşma sonrası Türkiye’den dini ve İslami çalışmalara verilen desteğin devamı gelmediği anlaşılmaktadır.
İlk Müslüman Korelilerin öncülüğünde, 1967 yılında, Kore İslam Cemiyeti (Kore İslam Federasyonu) kurulmuş ve İslami davet faaliyetleri yaygınlaştırmaya çalışılmıştır. Yine aynı yıllarda Malezya ve Pakistan gibi İslam devletleri de tebliğ faaliyetleri için Kore’ye elçiler göndermeye başlamışlardır. 1970’lerde Kore Hükümeti’nin Ortadoğu ülkeleriyle ekonomik işbirliği politikası nedeniyle Orta Doğu’daki Arap ülkeleri ile diyalogları sıkılaşmıştır. Kore Müslüman cemaati ile başlatılan işbirliği neticesinde, 1976 yılında Arap devletlerinin desteği ile Seul Merkez Camii ve İslam merkezi inşa edilmiştir. Seul Merkez Camii’nin o dönemde ülkedeki ilk ve tek camii olarak faaliyet gösterdiği bilinmektedir. (Lee, 1991) 2000’li yılların başında çevre Müslüman ülkelerden gelen işçi ve göçmen artışı ile birlikte toplam Müslüman nüfus 100.000’i aşmıştır. 11 Eylül 2001 olayları sonrası ülkede, İslam ve Müslümanlara dair araştırmalar artış göstermiştir. Ancak, bu araştırmalar Hristiyan ilim adamları tarafından çoğunlukla Ortadoğu Araştırmaları çatısı altında gerçekleşmiştir. Tüm bu süreçte edinilen bilgiler yetersiz kaldığı gibi medyadan öğrenilen yanlış bilgilendirmeler yüzünden Kore halkı nezdinde İslam dinine ve Müslümanlara karşı ön yargılar geliştirilmiştir. Bu etki, İslam dinin yayılması ve Müslüman topluluğun kabulünde olumsuz tesirler yapmıştır. Bu hususta Kore’deki Hristiyan çoğunluğun baskıları ve karşıt politikaları da önemli derece de etkili olmuştur.
Günümüzde Koreli Müslümanlar ve ülkeye yerleşen yabancı Müslümanlar ile birlikte Müslüman nüfusun 200.000’i bulduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan 35.000’ini Koreli yerel Müslüman nüfus oluşturmaktadır. Ülkede, aktif faaliyet gösteren 16 caminin yanında resmi olmayıp ibadet maksatlı kullanılan küçük 60’dan fazla mescit bulunmaktadır. Günümüzde, Güney Kore Müslüman Topluluğuna ait birçok faaliyet Iteawon’da bulunan Kore Müslüman Federasyonu ve Seul Merkez Camii üzerinden kanalize edilmektedir. Federasyonun her hafta düzenli olarak yayınladığı Muslim Weekly isimli kitapçık ile o haftanın hutbesi, namaz vakitleri, dini dersler, Müslümanlarla alakalı son haberler ve nasihatler okuyucuya ulaştırılmaktadır. Merkez cami yönetimi, hafta sonları Müslümanlara ve gayri Müslimlere yönelik Arapça ve dini bilgiler eğitimi sunmaktadır. Kore Müslüman Öğrenciler Birliği ile çeşitli Müslüman ailelerin çocuklarına yönelik faaliyetler ve toplantılar düzenlenmektedir. Maalesef buradaki etkinlikler oldukça sınırlı olup sadece başkentteki Müslümanlara ulaşabilmektedir. Diğer bölgelerdeki Müslümanları helal yemek bulma, cenaze işleri ve rahat ibadethane bulma gibi pek çok zorluk beklemektedir. Seul’de, farklı ülkelerden göçmenlerin yaşadığı turistik Itaewon bölgesi, birçok yabancı Müslümana ev sahipliği yapmaktadır. Bu bölgede helal yeme-içme ve alışveriş olanakları bulunmaktadır. Koreli Müslümanlar, bölgelerinde bulunan mescitler ve çeşitli Müslüman topluluklarla gerçekleştirdikleri çalışmalar ve dayanışmalarla dini yaşamlarını sürdürmektedir. Ancak, Müslümanlar halen küçük bir azınlık konumundadır. Müslümanların kendilerine ait okul veya İslam enstitüleri de bulunmamakla beraber ülkede Müslümanları temsil eden herhangi bir siyasi makam da mevcut değildir. Güney Kore Müslüman topluluğu, Müslüman halkların desteği ve bu hususta çalışmalarına daha çok ihtiyaç duymaktadır.
Kaynakça
Sayılan, N. (1996), Kore Harbinde Türklerle, İstanbul: MEB Yayınları.
İsimsiz, (2005), A Commemorative Adress for The 50th Anniversary of Islam in Korea (1955-2005), Korea Muslim Federation.
İsimsiz, (1962), “Müslümanlık Korede Yayılıyor, Sebilürreşad Dergisi, 14(331), s. 96.
Ergen, K. (1962), “Korede Ezan sesi”, Müslümanın Sesi Dergisi, 14(230), s. 4.
Fathil, F. (2017), “Japonya ve Güney Kore’de İslam ve Müslüman Azınlıklar”, Yeni Türkiye, İslam Dünyası Özel Sayısı, 96( 2), ss. 303-316.
Gawrych, George W. (2002), Türk Silahlı Kuvvetleri Askeri Kültürü, İstanbul: Harp Akademileri Basımevi.
Han, Kim I. (2016), “Muslims in Medieval Korea: Personal Encounters with Connected World”, SOAS, University of London Press: England.
İsimsiz. “Korea Muslim Federation, A Commemorative Adress for The 50th Anniversary of Islam in Korea (1955-2005)”, Seul, 2005.
Koç, Z. (1997), Kore’de İslam, Yayınlanmamış Kitap.
Lee, H. (1991), İslam ve Türk Kültürünün Uzak Doğu’ya Yayılması, Ankara: TDV Yayınları.
Lee, H. (1994), “The Maritime Spread of Islam in Korea and Its Growth,”, Proceeding of International Seminar of The Contribution of Islamic Culture For The Maritime Silk Route, Quanzhou, China, pp. 1-24.
Alkan, N. (1960), Çosın: Sakin Sabahlar Memleketinde bir Yıl, Ankara: Sevin Basımevi.