Kırk Kandil -11-

TULEYB B. ’UMEYR: Hz. Peygamber’in Halaoğlu

Kureyş kabilesinden soyu Kusay’a dayana Tuleyb’in yaklaşık olarak miladi 600 yılında doğduğu söylenebilir. Annesi Hz. Peygamber’in halası Ervâ bint Abdülmuttalib’dir.

Rıza SAVAŞ

Prof. Dr., Dokuz Eylül Üni. İlahiyat Fak. Emekli Öğretim Üyesi

Kureyş kabilesinden soyu Kusay’a dayana Tuleyb’in yaklaşık olarak miladi 600 yılında doğduğu söylenebilir. Annesi Hz. Peygamber’in halası Ervâ bint Abdülmuttalib’dir.[1]

Tuleyb, Resûlullah, Erkam’ın evinde iken İslâm’a girdi ve Hz. Peygamber’i savunmaya başladı. Tuleyb b. Umeyr, İslâm’a girdiğini annesi Ervâ bint Abdilmuttalib’e haber verince Erva’nın bu habere sevindiği verdiği cevaptan anlaşılmaktadır. Hâlbuki Ervâ bu sırada henüz Müslüman olmamıştı. Çok geçmeden İslâm’ı kabul eden Ervâ, oğlunu Hz. Peygamber’e yardım etmeye ve dinin tebliğinde onunla çalışmaya teşvik etti, kendisi de Hz. Peygamber’i “diliyle” savunmaya başlar.[2] Özellikle Hz. Peygamber’e fiili saldırıların başladığı yıllarda on dört on beş yaşlarında olan Tuleyb ve onun gibi genç yaşta olan genç delikanlı Müslümanlar, cesaretle İslâm düşmanlarının karşısında dimdik ayakta durdular.

Cevval, atılgan ve cesur bir genç olan Tuleyb, Müslüman olduktan sonra eve geldi, annesini görür görmez, “Anneciğim, ben Müslüman oldum. Hz. Muhammed’in dinine girdim, ona tabi oldum” diye sevincini dile getir­di. Erva, oğlunun sevincini paylaştı. Onu tebrik ettikten sonra şöyle ko­nuştu: “Oğlum, hiç şüphesiz, o senin dayının oğlu, senin yardımına herkesten daha çok layıktır Vallahi eğer onu erkeklere karşı korumaya gücümüz yetseydi, her tür­lü tecavüze karşı koyar, onu korurduk.

İbn Sa’d’ın kaydettiği bir rivayete göre Ebu Cehil ve bir grup müşrik, Hz. Peygamber’e sataştı. Tuleyb b. Umeyr, ona arka çıktı ve müşriklere karşı durdu. Bu kavga esnasında Ebu Cehil’e saldıran Tuleyb, başına sert bir darbe indirdi ve onu kanlar içinde bıraktı. Etrafta bulunan müşrikler Tuleyb’i yakala­yıp bağladılar. Dayısı Ebû Leheb, gelip onu müşriklerin elinden kurtardı. Erva’nın yanına giden müşrikler, oğlunun bu hareketinden dolayı şöyle konuştular: “Oğlun Tuleyb’in yaptıklarını biliyor musun? O kendisini Muhammed’i korumaya adamış.” Erva, müşriklere karşı şu cevabı verdi: “Onun en hayırlı günleri gerçeği getirip tebliğ eden Muhammed’e (a.s.) yardımcı olduğu ve arka çıktığı günlerdir.[3] Erva’dan bu sözlerini duyan Müşrikler, “Yoksa sen de mi Muhammed’in dinine uydun?” dediler ve çaresiz bir şekilde oradan ayrılıp doğruca Ebu Leheb’e koşup durumu haber verdiler. Ebu Leheb de bu haberden çok üzülerek Erva’ya koşup geldi ve ona şöyle haykırdı:

Sana ve seninle beraber Abdulmuttalib’in dinini bırakıp Muhammed’in peşine takılanlara şaşıyorum.

Erva, kardeşine:

Asıl ben sana şaşıyorum, senin harekete geçip kardeşinin oğluna destek olman ve onu bu saldırılara karşı koruman daha doğru olmaz mı? Onun bu işi başarıya ulaşırsa sen onunla seçkin insanlar arasına girmiş olursun. Eğer başaramaz ise sen yine dininde kalır, kardeşinin oğluna destek olduğun için özür beyan edersin.”

Ebu Leheb:

Onun ortaya çıkardığı bu yeni din yüzünden bütün Arap kabilelerine karşı koymaya bizim gücümüz ve takatimiz yeter mı?!” diyerek inkârında ıs­rar etti. Sonra da çekip gitti[4]

Hatta o gün, bu tartışma sırasında Erva’nın bir de şiir okuduğu nakledilmektedir. Bu şiirin bir beytini ünlü nesep uzmanı ez-Zübeyri şöyle kaydetmiştir:[5]

إنّ طُليباً نَصَرَ ابن خاله –  آساهُ في ذي دمه وماله

Gerçekten de Tuleyb yardım etti dayısının oğluna.

Onun kanını ve malını korumada destek oldu ona.  

Bir gün Hz. Peygamber’in en büyük düşmanlarından biri olan Ukbe b. Ebî Muayt, içine pislikler koyduğu bir zenbili Hz. Peygamber’in kapısına atar, bunu gören Tuleyb b. Umeyr, o zenbili alarak Ukbe’nin kafasına vurur. Tuleyb’le tartışmaya giren Ukbe, onu annesinin yanına götürür ve:

Muhammed’i koruma uğruna bize saldıran oğlunu görüyor musun?” der.

Erva, ona:

Ondan başka bunu yapmaya kim daha yetkilidir? Muhammed onun dayısının oğludur. Mallarımız, canlarımız Muhammed’e feda olsun.” diyerek cevap verdi ve bunu destekler mahiyette yukarıda kaydettiğimiz şiiri okudu.[6]

Bir defasında da Tuleyb, Hz. Peygamber’e vurmaya çalışan ve bunun için hazırlık yapan Avf b. Sabre es-Sehmî’yi döver. Durum, annesine haber verildiği zaman Erva, oğlunu destekler mahiyette bir şiir okur.[7] Bu rivayetlere bakarak Tuleyb’in, Hz. Peygamber’in âdeta koruma polisi gibi çalıştığını ve annesinin de onu destekleyip teşvik ettiğini söyleyebiliriz.

Rasulullah (a.s) ve ashabı, ikindi vakti geldiği zaman çevreye dağılır birer ya da ikişer kişi olarak namaz kılarlardı. Tuleyb b. Umeyr ve Hatıb b. Amr, Küçük Ecyaad mevkiinde namaz kılarlarken iki alçak Mekkeli müşrik onlara saldırdı. Onlar da karşılık verdi. Her ikisi de dönüp gidinceye kadar taş attılar.

Tuleyb, ikinci Muhacir kafilesiyle Habeşistan’a hicret etti. Üç ay kadar orada kaldı. Mekke müşriklerinin Müs­lüman oldukları söylentisini duyunca tekrar Mekke’ye geldi. Fakat haberin yanlış olduğunu gördü. Sonra Medine’ye hicret başlayınca o da hicret etti. Hz. Peygamber, Tuleyb’i Münzir bin Amr ile ahdi kardeş yaptı. Medine döneminde İslam’a hizmet etmeye ve çıkan savaşlara katılmaya devam etti. Hz. Peygamber’in vefatından sonra hicretin 13. yılında Bizanslılarla yapılan Ecnadeyn Savaşı’nda genç yaşta şehit oldu.[8]

Allah ondan ve onun gibi İslâm’a hizmet edenlerden razı olsun!


[1] İbn Sa’d, et-Tabakat, III, 123-124.

[2] İbn Sa’d, et-Tabakat, VIII, 42-43.

[3] Tabakât, 3: 123.

[4] İbn Sa’d, et-Tabakat, VIII, 42-43.

[5] ez-Zübeyri, Kitabu Nesebi Kureyş, s.257, Kahire 1951.

[6] el-Belâzurî, Ensâb, I, 147.

[7] el-Kelbî, Ebu’l-Munzir Hişâm b. Muhammed es-Sâib, Cemheretu’n-Neseb, Beyrut 1986, s. 103.

[8] el-Belâzurî, Ensâb, I, 88, 117, 147, 202.