İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın ilk eserlerinden bugüne kadar yayınlanan eserlerinin büyük bir kısmını, TDV İslam Ansiklopedi’ndeki bilgiler ışığında yeniden derledik.
Böylelikle, eserlerin isimleri, yayınlandıkları yıllar ve muhtevaları hakkında teferruatlı bilgiler edinebiliriz. İbnülemin ’in bilhassa monografi, biyografi gibi alanlarda Türk yazın tarihinde önemli ve öncü bir şahsiyet olduğunu hatırlatır; eserlerine dair yazılan yüzlerce çalışmanın olduğunu da idrakınıza sunarız.
İNSİCAM

İlk Eserleri
1. Hulâsa-i Zirâat (İstanbul 1307): Önceleri makaleler şeklinde yayınlanan eser, sonradan kitaplaştırılmıştır. Türkiye’deki kalkınma hareketleri içerisinde ziraatın rolünü inceleyen eserde, birtakım fenni usullerin ne derece verimli olduğuna dair tespitler sunar.
2. Ravzatü’l-Kemâl (İstanbul 1308): Çok genç yaşta olmasına rağmen Doğu ve İslâmî kaynaklı kültürünün zenginliğini gösteren eser, deneme tarzı yazılardan meydana gelir.
3. Ahlâk (İstanbul 1308): Tercümân-ı Hakîkat ve Mürüvvet gazetelerine yazdığı makaleleri topladığı küçük hacimli bir kitaptır.
4. Eser-i Kâmil Paşa (İstanbul 1308): Kitapta, Yûsuf Kâmil Paşa’nın hal tercümesinin yanı sıra, bazı resmi yazıları, mektupları ve şiirlerinden derlenmiş örnekler yer almaktadır.
5. Hulâsa-i Ticâret (İstanbul 1309): Önce “Ticaret ve Erbâb-ı Ticâret” başlığı altında uzun bir makale olarak yayımlanan bu risâlede, ticaretin insanların refah ve saadetindeki yeri ve ülke kalkınmasındaki rolünü izah ederek birtakım teklifler sunar.
6. Menâfiu’s-savm (İstanbul 1309): Orucun fazilet ve faydalarını İslâmî öğretiler çerçevesinde açıklayan eseridir.
7. Feyz-i Cevâd: İbnülemin, ilk eserleriyle tarihî ve biyografik çalışmalarına geçiş niteliği taşıyan bu eserini, Sadrazam Ahmed Cevad Paşa’ya ithafen 1894’te kaleme almıştır. Târîh-i Askerî-Osmanî müellifi olmak sıfatıyla, askerlik, savaş ve savaş tarihiyle ilgili konulara ağırlık vermiştir. Adalet anlayışı yönünden İslâm medeniyetinin Batı’ya olan üstünlüğünü açıklayan bir önsözden sonra, ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların devletler hukuku bakımından çözümlenmesi, savaş hukuku, harp esirlerinin hukukî ve insanî statüsü, diplomasi, mütareke ve sulh prensipleri gibi konularla insan saadeti, cihad, vatan, asker kavramları üzerinde durur. (TDV İslam Ansiklopedisi)
Romanları:
1. Sabîh: Târihe Müstenid Hikâye (Selânik 1316): Nâmık Kemal’in Cezmi’sini örnek alan bu roman, üstün meziyetleriyle Halife Velîd b. Abdülmelik’in gözdesi olan Sabîh’in, yüksek bir vazifeye atanarak Horsan Valisi Kuteybe b. Müslim’in Asya’daki fetihlerine katılmasını konu alır. Sabîh, üstün yetenekleriyle bu fetihlerde büyük başarılar elde ederken idealist yolculuğu sırasında karşılaştığı zorlukları ve ideal yolunda başından geçen olayları anlatır.

2. Bir Yetimin Sergüzeşti: Romanla uzun hikâye arasında yer alan bu eserde, yetim bir çocuğun akrabaları tarafından varlıklarının ellerinden alınması ve annesiyle birlikte sefalet içinde sürüklenmesini anlatır. Ancak iyiliksever bir insanın onlara sahip çıkması ile nasıl mesut bir hayata kavuştukları hissî sahneler içinden çok dokunaklı bir tarzda nakledilir.
3. Rahşan: Bu romanda sadece zenginliğe değer veren bir anne ve babanın kızları Rahşan’ı sevdiği kişiden vazgeçirip zengin biriyle evlenmeye zorlamalarının nasıl bir son getirdiğini çok acıklı sahneler içinden hikâye eder.
Biyografi-Hatırat Alanındaki Eserleri:
1. Hersekli Ârif Hikmet Bey: Şair Ârif Hikmet Bey’in, esas kısmını sağlığında yazarak ölümünden yedi ay önce kendisine gösterdiği ve kontrolünden geçirdiği hal tercümesinin, ona dair hâtıraları ve dostlarının ona dair görüşlerini belirttikleri yazıları ile çok genişletilmiş şeklidir.
2. Kemâlü’l-Kâmil: 1905 yılı yazında tamamlanmasına rağmen yayımlanma fırsatı bulamayan bu eser, Sadrazam Yûsuf Kâmil Paşa’ya dair o zamana kadar yazılmış olan tek monografidir.
3. Nûrü’l-Kemâl: Yeni Osmanlılar’dan ve “Reji Komiseri” diye tanınan Yûsuf Paşazâde (Menâpirzâde) Nûri Bey’e dair, belirli kronolojik tarih ve vak‘alara dayanan biyografi tarzından farklı olarak yazılmış bir monografidir.
4. İzzü’l-Kemâl: Memleketimizde sayıları gittikçe azalan namus ve fazilet erbabı, nâdir devlet adamlarından biri olarak gördüğü, babası Mehmed Emin Paşa’nın Bâbıâli’den elli beş yıllık dostu Ferid Paşazâde Ahmed İzzeddin’in hayat ve şahsiyetini anlatan bu monografi, onun ölümünden sonraki on iki gün içinde kaleme alınmış ve 5 Eylül 1908’de tamamlamıştır.
5. Kemâlü’l-İsmet (İstanbul 1328): Zamanının en salâhiyetli ve en geniş bilgili biyografi otoritesi sayılan müverrih Fındıklılı İsmet Efendi’ye dairdir.
6. Kemâlü’l-kiyâse fî keşfi’s-siyâse: Siyaset ilminin bazı konularını, tarih felsefesine dair bazı meselelerle birlikte, belirli bir sisteme bağlı olmaksızın işleyen “infolio” 503 sayfalık bu eser, beş ana bölümden meydana gelmiştir. Eski siyâsetnâmelerin üslubuna benzer bir ad taşıyan ve telifi 1906-1908 yılları arasında süren bu eserde, sırasıyla tarihin lüzumu ve faydası, tarihî eserlerde gerçek ve gerçek dışılık, tarihte gerçek olanın gerçek olmayandan nasıl ayırt edileceği, siyaset ilminin önde gelen konuları ve ilkeleri, devletler hukukunun bazı meseleleri, sefirler ve bunların siyaset ve milletlerarası münasebetlerdeki rol ve fonksiyonları, hukuk ve politika bakımından askerlik ve harp konusu gibi meseleler işlenir.
7. Kâmil Paşa’nın Sadâreti ve Konak Meselesi (İstanbul 1328): Tarihçi Abdurrahman Şeref Efendi’nin “Fuad Paşa Konağı Nasıl Maliye Dairesi Oldu?” adlı makalesinde, Fuad Paşa’nın sarayın Bâbıâli üzerindeki nüfuzunu kırmak için kendi istifasıyla birlikte Âlî ve Yûsuf Kâmil paşaların da istifa edip Abdülaziz tarafından vâki olacak sadâret teklifini hiçbirinin kabul etmeyip hükümdarı bazı hususları kabul etmeye zorlamak üzere yapmış oldukları ahde vefasızlık ile, Yûsuf Kâmil Paşa’nın kendisine teklif olunan sadâreti hemen kabul ettiği ve daha sonra Fuad Paşa’nın Beyazıt’ta inşa ettirmekte olduğu konağın Abdülaziz tarafından elinden alınarak Maliye Nezâreti’ne verilmesinde onun teşvikinin rolü olduğu yolundaki iddialarını cevaplandırmak üzere kaleme alınmıştır.
8. Kemâlü’s-Safvet: Yorgancı esnafından sarhoşun biri iken devrinin sayılı şairleri arasında yer alabilmesinin ve gördüğü orijinal birkaç manzumesinin, özellikle Fransız şairi Jean de Béranger hakkında, bu şairin vefatında Fransız hükümeti ve halkı tarafından gösterilen değerbilirlik ile bizde herhangi bir şairin mâruz kaldığı aşağılayıcı muamele arasındaki farkı göstermek üzere, yazdığı “Beranje” adlı şiirinin uyandırdığı ilgiyle hayatını ve eserlerini meydana çıkarmaya çalıştığı şair Mustafa Saffet hakkında Fatîn tezkiresindeki birkaç satırlık bilgiyi çok ileriye götüren ve mevcuda yeni bilgiler ilâve eden, önsözü 1 Temmuz 1913 tarihli bir araştırmadır. (TDV İslam Ansiklopedisi)
9. Gelenbevî: XVII. asrın ünlü riyâziye ve mantık âlimi İsmâil Gelenbevî’nin biyografisidir.
10. Şeyhülislâm Yahyâ Divanı ve Mukaddimesi (İstanbul 1334): Hiç baskısı yapılmamış olan divanın, nüsha farkları ile karşılaştırılmış metnini kazandırmasının yanı sıra, Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’nin hayatı ve şahsiyeti hakkında o zamana kadar yapılmış en geniş çalışma olan altmış beş sayfalık mukaddimesi ilgi ve takdirle karşılanmıştır.
11. Hersekli Ârif Hikmet Bey Divanı ve Mukaddimesi (İstanbul 1334): Bu neşir de, İbnülemin’in diğer metin neşirlerinde olduğu gibi, Hersekli hakkında etraflı bir monografi ile zenginleştirilmiştir.
12. Leskofçalı Galib Bey Divanı ve Mukaddimesi (İstanbul 1335): Leskofçalı Galib’in, 1875 yılından bu yana basılmasına birkaç defa teşebbüs edilmiş, ancak gerçekleştirilememiş divanını, 1917’de tamamlanmış şairin biyografisiyle birlikte ilk defa neşredilmiştir.
13. Evkāf-ı Hümâyun Nezâretinin Târihçe-i Teşkîlâtı ve Nüzzârın Terâcim-i Ahvâli (İstanbul 1335): Evkaf müessesesini çeşitli yönlerden tetkik edip buna göre eserler hazırlamakla görevlendirilmiş encümenlerden “terâcim-i ahvâl” komisyonu başkanı olarak, aynı komisyondan Hüseyin Hüsâmeddin (Yasar) ile birlikte kaleme almıştır.
14. Menâkıb-ı Hünerverân (İstanbul 1926): Türk Tarih Encümeni Külliyatı içinde yayımlanmak üzere hazırlanması kendisine havale edilen eserin tenkitli metniyle müellifi Mustafa Âlî’nin hayat ve eserlerine dair kaleme aldığı monografiden (s. 3-133) meydana gelir.
15. Tuhfe-i Hattâtîn (İstanbul 1928): Müstakimzâde Süleyman Efendi’nin, bizde esas ağırlığı Osmanlı hattatları olmak üzere yazılmış teliflerin bu sahada en mufassal ve en mükemmeli olan eserinin Türk Tarih Encümeni adına, İstanbul kütüphanelerinde rastlanan hepsi de hatalı üç, bir de hususi eldeki nüsha üzerinden, Murad Molla nüshasını esas alarak İbnülemin büyük bir vukufla yaptığı düzeltmeler, sabırla yürüttüğü karşılaştırmalar sayesinde güvenilir ve sağlam metnini ortaya koyduğu gibi, Müstakimzâde Süleyman Efendi’nin hayat ve eserlerine dair kazandırdığı zengin monografiyle değerini daha da arttırır. İbnülemin ’in bu kitabı Türkiye’de eski harflerle basılmış son kitaptır.
16. Türklerin, Arap Harflerini Tanzim ve İhya Etmek Suretile İlme ve Medeniyete Hizmetleri (İstanbul 1932): Arap harfli yazının doğuşu ve gelişmesini, içinden çıkan yazı çeşitlerini, bunların Türkler’in elinde nasıl yüksek sanat seviyesine eriştiğini, hat sanatının çeşitli Türk ülkelerinde Türk hükümdarları tarafından nasıl himaye ve teşvik gördüğünü belirten umumi bir tablodan sonra, sülüs, nesih, celî üstatlarından olmak üzere Şeyh Hamdullah, oğlu Mustafa Dede, Derviş Ali, Hâfız Osman, Ağakapılı İsmâil, Yedikuleli Seyyid Abdülhak, Şekerzâde Seyyid Mehmed, Eğrikapılı Mehmed Râsim, Mustafa Râkım Efendi dahil on ikisinin; ta‘lik hattatlarından da Abdülbâki Ârif, Abdullah Vassâf, Veliyyüddin, Kâtibzâde Ahmed Refi‘ ve Mehmed Esad Yesârî efendiler dahil sekizinin üzerinde durduğu terkibî bir icmaldir.
17. Son Asır Türk Şairleri (İstanbul 1930-1942): Fatîn tezkiresine zeyil olmakla beraber, başlangıcı bazı hal tercümelerinde bu çerçeveyi geriye doğru aşarak 1800’lü yıllara ve daha da öncesine çıkan, son sınırı ise 1941’e kadar gelen bir zaman içindeki şair mevcudunu içine alır.

18. Osmanlı Devrinde Son Sadrıazamlar (İstanbul 1940-1953): Otuz yedi sadrazamın hal tercümesiyle birlikte, son bir asırlık siyasî tarihimizin panoramasını da veren 2192 sayfalık bu büyük eser, vezîriâzamlar hakkındaki biyografi geleneğinin yolunu açan Osmanzâde Ahmed Tâib’in Hadîkatü’l-vüzerâ’sına yapılmış zeyillerin sonuncusu ve arkası getirilmemiş olan Ahmed Rifat Efendi’nin Verdü’l-hadâik’ına zeyil olmak üzere hazırlanmıştır.

19. Son Hattatlar (İstanbul 1955): Osmanlı hattatları hakkında en zengin biyografi kaynağı olan Tuhfe-i Hattâtîn’in sonrası getirilmediği için, onun telif tarihi 1760’tan 1953’e kadar olan süre içinde gelmiş geçmiş hattatların hal tercümelerini tesbit maksadıyla, onun zeyli olarak yazılmış eserde, on biri kadın, 329 hattatın, şöhret sahibi oldukları yazı şubesine göre sınıflandırılmış hal tercümeleriyle yazılarından seçilmiş örnekler yer almaktadır.
20. Hoş Sadâ: Son Asır Türk Musikişinasları (İstanbul 1958): İbnülemin, elli yıl boyunca konağında ihya ettiği mûsiki geceleriyle klasik Türk mûsikisini içinden ve en üst seviyesinde yaşamıştır. Dolayısıyla kendisi için bu denli önemli olan musiki simalarını da araştırmış ve bu musiki üstatlarının çoğunun hayat hikâyesine erişerek, zor da olsa kitabında yer verebilmiştir.