Coğrafi Değil Ticari Keşifler

Öz cümle: yazar, bu eseri oyunun kurallarını öğrenmek ve ona göre oynamak adına yazdığını belirtirken; tarım, sanayi ve uluslararası şirketlerin olmadığı bir ülkenin devamlılığının olmayacağı gibi refah düzeyinin de sıkıntıya düşeceğini belirtmektedir.

Elif ATABAŞ

Viyana Ekonomi Üniversitesi Mezunu

Blog yazarı (https://balkandays.blogspot.com/)

Küçük çocuk, kendisine masal anlatan babasına sorar: “Babacığım, neden masallarda aslanlar hep tavşanları yiyor?” diye. Babasının cevabı sorudan da manidar olur: “Tavşanlar da kendi masallarını yazana kadar bu böyle devam edecek.” Tavşanların masallarını anlatmaya çalıştığımız yazılara kısa bir ara verip, aslanların masallarına biraz daha dikkatle bakmaya ne dersiniz? Bakalım masalları gerçekten anlattıkları gibi mi?

Hepimize, 15. yüzyıldan itibaren Avrupalıların yeni kıtalar ve deniz yolları keşfettiği dönem olarak anlatılan “Coğrafi Keşifler’in” aslında “Ticari Keşifler” olduğunu ve sömürgecilik üzerine kurulan keşiflerin sonunda İngiltere’nin —namıdiğer “Üzerinde Güneş Batmayan Ülke” — dönüşüm sürecini öğrenmeye hazır mısınız?

Ortaokul ve lise ders müfredatlarına girmesi gereken “Sömürge Tarihi” derslerine kaynaklık teşkil edecek bir eser özelinde bu ay sömürgecilik üzerine hasbihal edeceğiz. Bu konu çok önemli; zira İngiltere ve devamında, ondan ayrılarak oluşan Amerika’nın mevcut topraklarını ve zenginliğini yerli halkı katlederek ve sömürerek elde ettiğini bildiğimiz zaman, hâlâ devam eden Batı hayranlığımızı bir paçavra gibi atmak gerektiğini idrak eder ve kendi değerlerimize dört elle sarılarak, üretmeye; muhtaç olmadan ve özentiden azade yaşamaya başlayabiliriz.

Zahide Tuba Kor’un her zaman dile getirdiği üzere, Amerika’nın oluşum süreciyle sözde İsrail’in yaratılması, yöntem olarak birçok benzerlikler barındırır. 1492 tarihinde Christopher Columbus’un Karayipler’e ayak basmasıyla başlayan Amerika hikâyesinde[1], 1776’ya gelindiğinde, İngiltere’den ayrılan Amerika o dönem sadece 13 koloniden oluşuyordu. Devamında, 1783 tarihinde imzalanan Paris Anlaşması ile ABD toprakları, masa başında Mississippi Nehri’nin doğusunu da kapsayacak şekilde genişletildi. Atlantik’ten Mississippi’ye kadar hâkim olan Amerika’nın hesaba katmadığı bir şey vardı ki, o da mevcut topraklarda halihazırda yüzlerce yerli kabilenin yaşıyor oluşuydu.

1830’da çıkarılan “Kızılderili Tehcir Yasası” ile yerli kabileler zorla topraklarından çıkarılarak bugünkü Oklahoma’ya sürüldü. Bu esnada binlerce insan, yollarda açlık, hastalık ve soğuktan öldü. Bu acı tecrübe ise tarihe “Gözyaşı Yolu” adıyla geçti ve unutulup gitti.

Epey unutulmuş olmalı ki bugün yine yüzlerce insan, bile isteye Amerika’da bebeklerini dünyaya getirmek ve sonrasında çocuklarına orada eğitim aldırabilmek için “vize yollarında” heba oluyor. Hatta bir gün bu devletin başına öyle keyfekeder bir başkan geliyor ki memleketine izne giden öğrencilere dönüşlerinde vize vermiyor ve kimse nedenini dahi soramıyor. Zira o esnada o başkan, dünyanın birçok liderini masasının önünde tesbih tanesi gibi dizerek, onları hizaya çekmekle meşgul.

Hikâyenin en başına gidelim ve “İngiliz Doğu Hindistan Şirketi” ile devam edelim.

Eserin yazarı Taha Özel’in kitabı yazma hikayesini dinlediğimde, keşiflerin coğrafi değil de ticari oluşu bir kez daha teyit edilmiş oldu. Yazar, yurt dışında aldığı eğitim esnasında, ortalama bir Amerika, İspanya ya da Almanya vatandaşının ekonomik gelir seviyesinin kendi ülkesindeki sıradan vatandaştan çok daha yüksek olduğunu fark eder ve bunun nedenlerini araştırmaya karar verir. Bu önemli farkın bir gecede değil, uzun bir süreç sonucunda oluştuğunun bilincinde olan yazar, 14. yüzyıldan itibaren Avrupa ekonomisi hakkında kayda değer okumalar yapmaya başlar. Okumalarının sonucunda; İngiltere, Hollanda, İspanya, Portekiz, Danimarka ve Norveç gibi ülkelerin ilk sermaye kaynağının “Doğu Hindistan Şirketi” üzerinden oluştuğunu keşfeder. Üstelik bu şirket, tek başına bir şirket olmayıp sayılan bütün ülkelerin kendi “Doğu Hindistan Şirketleri” olduğunu fark eder. Can alıcı noktası ise, bu şirketin Büyük Britanya İmparatorluğu’nun ve devamında da Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşuna sebep olmasıdır. Dahası, iki yüz elli yıllık Babür Krallığı’nın yıkılmasına zemin hazırlamasının yanında, yine iki yüz elli yıllık Çin Hanedanlığı’nın da yıkılmasına neden olmuştur. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi döneminde, dünya ticaretinin %50’sini bir devlet değil, sadece bir şirket olarak yürütmüş; dünya nüfusunun çeyreğini ve dünya topraklarının altıda birini tek başına yönetmiştir.

Yazar, 274 yıllık bu şirketin tüm dönemlerini yaklaşık yirmi bin yabancı kaynağı titizlikle taramış ve biz Türk okurlarının hizmetine sunmuştur.

1450-1650 yılları arasında, dünya ticaretinde ilk sırada baharat gelmekteydi. Baharatın önemi ise, 1300’lerden itibaren dünyayı kasıp kavuran veba ve çeşitli hastalıklar için kullanılması; kısacası o dönemin ilaç ve şifa kaynağı olmasıydı. 1650-1850 yıllarına baktığımızda ise pamuklu tekstil ürünleri, dünya ticaretinde başı çekmektedir. 1850’lerden itibaren ise petrol ve türevleri tarih sahnesine çıkar. Bu kronolojiden anlaşılacağı üzere — ve yazarın da ifadesiyle— dönemin en rağbet gören ürününün satışını elinde bulunduran ülkeler, iktisadi pastanın en büyük dilimine sahip olmaktadır. Günümüzde ise bu rağbet, elektronik ürünlere kaymış durumdadır.[2] Bu tablo bana, meslek lisesinde öğretmen olan bir arkadaşımın şu tespitini hatırlattı: Lisede staja başlayan öğrenciler, aldıkları ilk maaşla en popüler telefon markasının son modelini alıyor ve aylarca maaşlarının tümünü onun taksitleri için harcıyorlarmış. En alt gelir düzeyindeki tüketici bunu yapıyorsa, en üst gelir seviyesindeki insanların elektronik cihaz tüketimini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bir de, sırf üst modele geçmek adına bu cihazların bozulmadan atılması ve bu nedenle oluşan dev elektronik çöpler ise bir bahsi diğer olarak burada kalsın. Günümüzde de elektronik ürün ticareti yapan şirketler, beş yüzyıl öncesindeki “Doğu Hindistan Şirketi” gibi dünya ekonomisini ellerinde tutmaktadır.

Yazarın ifadesiyle, 1400’lü yıllarda baharat en çok Endonezya’da yetişmektedir. Avrupa iklimi bunun için uygun değildir. Bu nedenle, Endonezya’dan bir baharatın Portekiz’e ulaşması hem çok uzun zaman almakta hem de maliyeti aşırı yükseltmektedir. Zamanla, bu ticaretten zarar etmeye başlayan Portekiz, “Portekiz Doğu Hindistan Şirketi” ni kurarak baharatları kendi şirketi üzerinden getirmeye karar verir. Portekiz-İspanya ortaklığı ile başlayan şirketin kazancıyla, bu iki ülke 1480-1580 yılları arasında Orta ve Güney Amerika, İspanya, İtalya, Hollanda, Afrika limanları, Arap Yarımadası ve Hindistan’da birer süper güç haline gelir. 1581 yılında, aynı saiklerle bu sefer Hollanda harekete geçer ve bağımsızlığını aldıktan sonra “Hollanda Doğu Hindistan Şirketini” kurarak, baharat ticaretine başlar. 1620 yılına gelindiğinde ise, kitabın ana konusu olan “İngiliz Doğu Hindistan Şirketi” kurulur. Ancak bu şirketin bir farkı vardır: Şirketin hisse sahipleri ile yöneticileri ayrı insanlardır. Şirket, sürekli orada yatırımları olmayan yöneticiler tarafından denetlenir. Bu durum, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’ni uzun vadede daha başarılı kılar. Ayrıca, şirket milli ve özel bir şirket olduğu için de Kraliyet ile yakından temas halindedir. I. Elizabeth, şirkete tekel hakkı vererek bu sürece önemli ölçüde destek olmuştur. 1600-1750 yılları arasında şirket, Hindistan’da bilinçli olarak hiçbir büyük savaşa dahil olmaz; sadece ticaret ile meşgul olur. Devamında ise İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin devletleşme süresi başlar.

Yazara göre, bu şirket günümüzdeki uluslararası ticaret yapan şirketlerin ilk örneği ve atasıdır. Tedarik zincirini ilk başlatan kurumdur. Getirilen ham maddenin hızlıca işlenmesinden doğan ihtiyaçla İngiltere’de sanayileşme başlar ve böylelikle uluslararası ticaret kolaylaşır. Hatta öyle hızlı ve ucuz üretime geçilir ki, yüzyılların tekstil ve pamuklu malzeme üreticisi Hindistan, ithalatçı ülke haline gelir. Amerika’dan pamuk alan İngiltere, bunu makinelerin de yardımıyla tekstil ürünlerine dönüştürerek —başta Amerika ve Hindistan olmak üzere— tüm dünyaya satmaya başlar. Zamanın Çin İmparatorluğu hiçbir ürüne ihtiyaç duymadığı için, onları da afyon ile kandırırlar. Hindistan’dan elde edilen gelirle yine o topraklarda afyon üretilir ve Çin’e pazarlanır. Üst düzey yöneticilerden orduya ve halka kadar herkes afyon bağımlısı haline gelir.

 Hatta bir dönem, afyon satışı ve tüm Çin’in Hıristiyan olması gibi bir ikileme gelinir ki, bu ilginç hikâyenin ayrıntılarını kitapta bulabilirsiniz. Bugün gelinen noktada, İngiltere’nin hangisini tercih ettiğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Başa dönerek söz konusu tedarik zincirini şöyle özetleyebiliriz: Amerika’dan alınan pamuk, tekstil ürünü olarak Hindistan’a satılır ve oradan elde edilen gelirle afyon üretimi yapılır. Üretilen afyon Çin’de satılırken, oradan alınan çay da Amerika’ya gider ve zincir başa döner. Sonunda şirket tamamen devletin kontrolüne geçer ve Kraliçe Victoria döneminde İngiltere, “Üzerinde Güneş Batmayan Ülke” konumuna ulaşır.

Öz cümle: yazar, bu eseri oyunun kurallarını öğrenmek ve ona göre oynamak adına yazdığını belirtirken; tarım, sanayi ve uluslararası şirketlerin olmadığı bir ülkenin devamlılığının olmayacağı gibi refah düzeyinin de sıkıntıya düşeceğini belirtmektedir. Ben de yazara ek olarak, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şu hadisi şerifini eklemek isterim: “Rızkın onda dokuzu ticarettedir.” ((İbn Hacer el-Askalânî, Metalibü’l-aliye, Beyrut, 3/302, h.no, 3620)).

Tarih, ders almak için okunduğunda bir kıymet arz eder. Kriz yönetimi ve risk alabilmenin öğretildiği; yabancı dil ağırlıklı ve girişimci olabilmek üzerine kurgulanan bir eğitim sisteminin olmadığı, aksine memuriyetin ve garanti kazancın kutsandığı ülkelerde, kısa vadede bir ilerleme beklemek beyhude görünmektedir. Ayrıca, eleştiri kültürünün düzgün yerleştiği toplumlarda ise bu tablonun bir nebze daha iç açıcı olacağı aşikârdır. Zira doğru-yanlış her şeyin bilinçsizce eleştirildiği bir toplumda, girişimci nesillerin çıkması çok zordur.


[1] Kısa Amerika Tarihi: https://ortadogugunlugu.blogspot.com/2010/05/amerikan-tarihi.html

[2] https://www.youtube.com/watch?v=EF79dUgexZE&ab_channel=DerinTarih