İmam Gazâlî’de İlmî Yöntem

İmam Gazâlî ve onun düşünce dünyasını konu ettiğimiz denemelerde zaman zaman onun ilim metoduna işaret ettik. Ölümünün üzerinden geçen dokuz asır gibi uzun bir süreye rağmen Gazâlî’nin metot ve yaklaşımlarının bugün yaşadığımız çağa ve problemlerine hâlâ ışık tutabildiğine şahit oluyoruz. Dolayısıyla İslam ilim mirasının önde gelen temsilcilerinden İmam Gazâlî’nin, yazdığı ölümsüz eserlerle binlerce bilimsel çalışmaya konu ve ilham olmaya devam ettiğini görüyoruz. Mülayim Sadık Kul Besmele, hamdele ve salvele ile, İnsicam bozulmasın diye bu yazımızda da Gazâlî’nin tefekkür dünyasındaki yolculuğumuza ilim konusuyla devam edeceğiz. İnsicam’ın ilk çıktığı sayılarda ilim meselesinde kısaca işaret ettiğimiz bazı konulara biraz daha açıklık getirmeye çalışacağız. Bazen ânın gerekleri İhyâ’nın sistematiğinin…

Okumaya devam edin İmam Gazâlî’de İlmî Yöntem

İmam Gazâlî’nin Kavramlarla Din Anlayışımız Arasında Kurduğu İlişki

Malumdur ki İmam Gazâlî,  muhteşem bir giriş yazısının ardından ele aldığı ilk konu İlim başlığıdır. Mukaddimesini okuyan biri, aslında kitabın ana fikrini ve gayesini anlamış olur. Akide bölümünden önce ilim konusunu ele alması,  onun bilgiye atfettiği önemi gösterir. İman ancak bilgi üzerine bina edilebilir; bir insanın bilmediği bir şeye iman etmesi söz konusu olamaz. Mülayim Sadık Kul Besmele, hamdele ve salveleden sonra, İmam Gazâlî ile  başladığımız İnsicam yazıları, araya giren güncel konular sebebiyle yön değiştirerek inkıtaya uğramış oldu. Bu vazifemizi yerine getirmek adına, güncel konuları erbabına bırakarak tekrar kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz. Bazen şartların zorlamasıyla kendi kulvarımızdan çıkmış gibi olsak da netice itibariyle hepimizin…

Okumaya devam edin İmam Gazâlî’nin Kavramlarla Din Anlayışımız Arasında Kurduğu İlişki

İmam Gazâlî ve Müzik

Haddizatında müzik, diğer Emevî ve Abbasî dönemlerinde olduğu gibi Selçuklu ve Osmanlı tarihinde de sosyal hayatın içinde ve dışında gerek askerî gerekse tibbî tedavi alanlarında da yaygın olarak kullanılarak etkin bir role sahip olmuştur. İşin bu yönü ihmal edilmeyecek kadar önemlidir. Mülayim Sadık Kul Orucuyla, teravih, iftar, sahur ve fıtır sadakasıyla hayatımıza bereket katan Ramazan ayına vedaya hazırlandığımız bugünlerde Gazze katliamı maalesef dünyanın gözleri önünde tüm insani değerleri ayaklar altına alarak devam ediyor. İnsan, zihin ve gönül dünyasını hallaç pamuğu gibi savuran bu atmosferde, hayatın olmazsa olmazlarına karşı sorumluluklarını bir şekilde yerine getirmeye çalışıyor. Bu keşmekeş içinde gönlüne bir ferahlık,  düşüncesine bir istikamet bulmaya çalışan…

Okumaya devam edin İmam Gazâlî ve Müzik

Gazâlî’nin Tasavvufla İlgili Eserleri

Meşhur eseri İhyâ kendi tecrübesi olan halvet hayatının ürünüdür. Mişkâtü’l-envâr, Mükâşefetü’l-kulûb, el-Maksadü’l-esnâ, Ravzatü’t-tâlibîn, er-Risâletü’l-ledünniyye, ed-Dürretü’l-fâḫire, Mîzânü’l-amel, Meʿâricü’l-kuds, Minhâcü’l-ârifîn, Miʿrâcü’s-sâlikîn, Minhâcü’l-âbidîn, Kimyâ-yı Saâdet ve el-Münkız mine’d-dalâl gibi eserleri hep bu döneme ait ve tasavvuf ağırlıklıdır. Mülayim Sadık Kul Daha önceki yazılarımızda Gazâlî’nin genel anlamda tasavvuf hakkında görüşlerine yer vermeye çalıştık. Özellikle de şeriat ilimleri ile tasavvuf arasındaki ilişkinin onun gözünde nereye oturduğunu anlama ve anlatma gayretinde olduk. Bu bağlamda bilinmesi gereken diğer önemli konunun da onun bu bağlamda kaleme aldığı eserler olduğu kanaatindeyiz. Hedefimiz detaylarda boğulmadan bu eserler hakkında bilinmesi gereken temel meselelere kısaca işaret etmektir. Gazâlî’nin tasavvufî görüşleri ve din anlayışı bakımından en önemli eseri tartışmasız, “Dinî İlimlerin İhyâsı” anlamına gelen İhyâü ulûmuddîn adlı kitabıdır. Gazâlî diriliş projesini İslam düşünce geleneği paradigmasına…

Okumaya devam edin Gazâlî’nin Tasavvufla İlgili Eserleri

Gazâlî Öncesi Tasavvuf

Gönül tecrübesini ifade etmekten aciz kalan sûfîler bu problemi temsili bir dil kullanarak aşmaya çalışmışlardır.     Mülayim Sadık Kul Gazâlî’nin tasavvufu sadece İslamî ilimlerden biri olarak görmekle kalmayıp aynı zamanda her mümin için farz-ı ayn mertebesinde bir hâl ve bilgi olarak nitelediği bilinmektedir.  Bunun nedenlerini ve dayanaklarını önceki yazılarımızda kısmen de olsa ele almaya çalıştık. Bu denememizde ise ağırlıklı olarak tasavvufun menşei ve tarihi gelişimini genel hatlarıyla mercek altına almak niyetindeyiz. İmam Gazâlî’nin 450/1058’de Horasan bölgesinin önemli ilim, sanat ve kültür merkezlerinden Tus’ta dünyaya gözlerini açtığını biliyoruz. Eğitimi için önce Cürcan’a ve daha sonra ölümüne kadar yanından ayrılmadığı hocası İmam-ı Harameyn lakaplı Abdülmelik el-Cüveynî’nin yanına Nişabur’a…

Okumaya devam edin Gazâlî Öncesi Tasavvuf

İmam Gazâlî’nin Tasavvuf Anlayışının Dayanakları: Zâhirî ve Bâtınî İlim Ayrımı

Gazâlî’nin tasavvuf ilmini farz-ı ayın ilimlerden saymasının sebebi de budur. Kalbinde olup bitenden haberi olmayan bir kimse her ne kadar yapıp ettikleri ve söyledikleri fıkha ve akaid ilmine zâhirde uygun olsa bile, eğer niyeti halis değilse yani bu amelleri sadece rıza-yı Bâri için değil de riya veya başka bir dünyevî menfaat için yapıyorsa hadisi şerifte buyurulduğu gibi o zâhiren ibadet gibi görünen ameller paçavra gibi o kişinin suratına çarpılır. Mülayim Sadık Kul Bir önceki yazımızda Gazâlî’nin tasavvuf anlayışını özellikle şehadet ve tevhîd kavramları üzerinden anlamaya ve anlatmaya çalışmıştık. Dinin temeli olan tevhîd ile tasavvuf arasında kurulan bu köprü aynı zamanda onun din anlayışının irfanî boyutunu…

Okumaya devam edin İmam Gazâlî’nin Tasavvuf Anlayışının Dayanakları: Zâhirî ve Bâtınî İlim Ayrımı

İmam Gazâlî’nin Tasavvuf Anlayışı: Şehâdetle Şâhit ve Meşhûd Olmak

İmam Gazâlî çok erken yaşlarda tatmaya başladığı bu manevi yolculuğun önündeki engeli geç de olsa fark etmiştir. Terk makâmına ulaşmadan fenâ mertebesine erişilemediği artık zâhirdir. Ama dinen rütbelerin en üstünü kabul edilen ilim öğretmek gibi bir meşgaleden kopmak da kolay değildir. Mülayim Sadık Kul Ressam: Remzi Taşkıran Bir önceki yazımızda ele almayı planladığımız Gazâlî’nin tasavvuf anlayışı konusuna bu yazımızla devam etmek istiyoruz. Hayat gerçekten beklenmeyen sürprizlerle dolu. Mevla gülerken ağlatabiliyor ya da tam tersi siz ağlarken aslında sizi güldürecek bir nimet, bu gözyaşlarında saklı olabiliyor. Sır kendini varlık planında ancak maverasına nüfuz edebilenler için hissedilir kılıyor. Büyük Doğu mektebinin tartışmasız en önemli temsilcisi Sezai Karakoç’un…

Okumaya devam edin İmam Gazâlî’nin Tasavvuf Anlayışı: Şehâdetle Şâhit ve Meşhûd Olmak

İmam Gazâlî’den Sezai Karakoç’a Uzanan Manevi Köprü: İhyâ ile Diriliş

Gazâlî’nin tasavvuf anlayışını, onun varlık ve bilgi felsefesini, insan ve aşk tasavvurunu bir cümleyle bir şiirle ifade etmek, ancak irfan mektebinin seçkin üyelerine has bir durum olsa gerek. Mülayim Sadık Kul Bu denememizde İmam Gazâlî’nin tasavvuf hakkındaki görüşlerine yer vermek istiyorduk. Bu konuda, İhyâ başta olmak üzere pek çok eser veren büyük âlimin görüşlerini böyle bir yazıya sığdırmanın imkânsızlığı açıktır. Sayısız akademik çalışma yapılmış ve halen tüketilemeyen bir hazineden bahsettiğimizi, kendi doktora çalışmamız esnasında bizatihi tecrübe etme imkânı bulmuştuk. Buna rağmen bu denemede, kodlama yöntemiyle en önemli konulara işaret ederek daha sonraki yazılarımızda bunları tek tek ele almak muradımızdır. Böylece, yıllar önce Nimetullah Akın Hocam’ın…

Okumaya devam edin İmam Gazâlî’den Sezai Karakoç’a Uzanan Manevi Köprü: İhyâ ile Diriliş

GAZÂLÎ’DEN GİDEN BİR YOL YUNUS’A

Mevlana Farsça yazdığı mesnevisiyle, Yunus Türkçe dillendirdiği şiirleriyle, Gazâlî -kendisi farisi olmakla birlikte, daha çok ilim dili olan- Arapçayla hep aynı hakikat bahçesinin hikmetlerinden güller dermişlerdir. Mülayim Sadık Kul Biz Yunus’u ilk defa analarımızın mırıldandığı ‘‘Sordum sarı çiçeğe‘‘ mısralarıyla duyduk. Derinlemesine ne anlama geldiğini bilmeden de ilk öğrendiğimiz ilahiler arasına katıverdik. Derken gün gelip yolumuz Kur’an Kursu’na düştüğünde, Yunus repertuarımıza “Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu”, “Dolap niçin inilersin” ve “Biz dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun” gibi ilahiler de giriverdiler. Bu mısraları/ilahileri manasından çok ritmine ve Yunus’a ait olduğu için dost meclislerinde hep birlikte söylediğimizi hatırlarım. İmam Hatip yıllarımızda bu şiirlerin yerini daha…

Okumaya devam edin GAZÂLÎ’DEN GİDEN BİR YOL YUNUS’A