Mamosis ve Ötesi: Türkiye’den Doğan Yapay Zekâ Başarı Hikâyesi

Yapay zekânın tüm bu potansiyeli içinde, onun insanlıkla en derin ve en anlamlı bağı kurduğu alan, şüphesiz sağlık sektörüdür. Teknolojinin gücü ve rasyonel doğası burada insan hayatına dokunarak bir şifa ve umut aracına dönüşüyor.

Oğuzhan ÇEVİK

Mamosis Yapay Zeka Sağlık Yazılımları Kurucu Ortağı

Yapay zekâ, kökleri 20. yüzyılın ortalarına dayanan, makinelerin insan benzeri zihinsel yetenekler sergilemesini amaçlayan bir bilim dalıdır. İlk dönemlerinde daha çok teorik tartışmalar ve basit hesaplama yetenekleriyle sınırlı olan bu alan, bilgisayar gücünün artması ve “makine öğrenmesi” gibi devrimci modellerin geliştirilmesiyle kabuk değiştirdi. Dün satranç oynayan bilgisayarlar bilim dünyasını hayrete düşürürken, bugün yapay zekâ, izlediğimiz diziye göre yenisini öneren platformlardan karmaşık finansal verileri analiz eden algoritmalara kadar hayatın her katmanını yeniden şekillendiren bir güce dönüştü.

Gelecekte ise yapay zekâdan beklentiler daha da büyük. Tam otonom araçların trafiği devraldığı, hastalıkların henüz ortaya çıkmadan tahmin edildiği ve kişiye özel eğitimin standart hale geldiği bir dünya artık hayal değil. Ancak bu parlak gelecek tablosu, beraberinde ciddi riskleri de barındırıyor. Veri mahremiyeti, algoritmik önyargılar, iş gücünde yaşanacak dönüşümler ve en önemlisi, kontrolsüz bir yapay zekânın getirebileceği öngörülemez sonuçlar; insanlığın bu teknolojiyi geliştirirken üzerinde düşünmesi gereken en temel ahlaki ve felsefi sorulardır. Bu dengeyi kurmak, yapay zekâ çağının en büyük imtihanı olacaktır.

Yapay zekânın tüm bu potansiyeli içinde, onun insanlıkla en derin ve en anlamlı bağı kurduğu alan, şüphesiz sağlık sektörüdür. Teknolojinin gücü ve rasyonel doğası burada insan hayatına dokunarak bir şifa ve umut aracına dönüşüyor. Sağlık hizmetleri, doğası gereği yoğun bir veri akışı, karmaşık analizler ve anlık kritik kararlar gerektirir. Bir hekimin yıllar süren tecrübesi ve sezgisi paha biçilmezken, yapay zekâ bu tecrübeyi destekleyen, yorulmak bilmeyen bir yardımcı olarak devreye giriyor. Milyonlarca tıbbi veriyi saniyeler içinde tarayarak hastalık desenlerini ortaya çıkarıyor, radyoloji görüntülerinde insan gözünün kaçırabileceği mikroskobik detayları fark ediyor ve genetik kodları analiz ederek kişiye özel tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine olanak tanıyor. Bu sayede teşhis süreçleri hızlanırken, isabet oranı da artıyor ve bu durum milyonlarca hasta için yeni bir umut anlamına geliyor.

Sağlık alanındaki bu teknolojik atılım, Türkiye’de de yeni nesil girişimlerin doğmasına zemin hazırlıyor. İnsan hayatına dokunan, yenilikçi çözümler üreten bu girişimler hem yerli teknoloji ekosistemini güçlendiriyor hem de küresel ölçekte dikkat çekiyor. İşte, bu akımın başarılı örneklerinden biri olarak Mamosis, kanser teşhis yazılımları geliştiren yerli ve milli bir şirkettir. İlk ürünü, meme kanserinde mamografi görüntülerini analiz ederek lezyonları tespit eden bir yapay zekâdır. Bu teknolojinin temel amacı, radyologların iş yükünü hafifleterek onlara ikinci bir “dijital göz” sunmak ve erken teşhis oranını en üst seviyeye çıkarmaktır. Sistem, şüpheli lezyonları büyük bir hassasiyetle belirleyerek doktorların daha hızlı ve doğru kararlar vermesine yardımcı olmaktadır.

Yapay zekâ gibi çığır açan teknolojiler, beraberinde yeni nesil bir yatırımcı profilini de ortaya çıkardı. Artık yatırımcılar, sadece kısa vadeli finansal getirilere değil, aynı zamanda geleceği şekillendirecek bir vizyona, sağlam bir teknolojiye ve toplumsal bir probleme çözüm sunan projelere yöneliyor. İşte, bu yeni dönemde hem ticari potansiyel vadeden hem de insanlığa fayda sağlayan Mamosis gibi yapay zekâ girişimleri, kitle fonlaması gibi yenilikçi modellerle doğrudan halkın desteğini alarak büyüyor.

Mamosis, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) lisanslı kitle fonlama platformu Fonangels aracılığıyla yatırımcılarla buluştuğunda, bu yeni yatırımcı ilgisinin ne kadar güçlü olduğu kanıtlandı. Platformda yatırıma açıldıktan sonra rekor bir hızla fonlanarak, dünyanın en hızlı fonlanan girişimlerinden biri oldu. Bu başarı, projenin potansiyeline ve Türkiye’deki yatırımcıların teknolojiye olan güvenine işaret eden tarihi bir adımdır.

Bu tür rekor başarılar, teknoloji ve toplumsal faydayı birleştiren yeni nesil girişimler için sadece bir başlangıçtır. Yerli ve milli imkanlarla geliştirilen bir teknolojinin, küresel bir vizyonla dünyaya açılarak insanlığın ortak sorunlarına çözüm sunması, artık bu toprakların girişimcileri için ulaşılabilir bir hedeftir. Bu gibi başarı hikayeleri, daha büyük bir gerçeğe işaret etmektedir: Yapay zekâ, doğru ellerde ve insanlığın faydası için kullanıldığında sadece ekonomik bir değer yaratmakla kalmaz, aynı zamanda en temel sorunlarımıza çözüm üretebilecek bir güce dönüşür. Teknolojinin geleceğini şekillendirirken, bu gibi başarı öyküleri; insan zekâsının ve vicdanının, geliştirdiği araçlara anlam ve umut katabileceğinin en somut kanıtı olarak önümüzde duruyor.