Göçmenlik ve Buğulu Cam

Göçmen ülkesi Almanya’da ‘yalnızlık, yoksulluk ve kimlik’ gibi alanlardan kaynaklanan sıkıntıların aşılması için sadece çözüm bekleyen değil, aktif katılımlarla teklif ve tenkitlerimizi her türlü çözüm masalarına taşımak için çok ama çok acele etmeliyiz ki, bu sıkıntılar daha da kangrenleşmesin. Muhsin CEYLAN Gazeteci Almanya’yı iktidar veya muhalefet siyasi ve mali destekli sosyal medya başta merkez medyadaki paylaşım ve haberlerden değil, yarım asra yaklaşan bir zamandır onun içinde yaşayan birinden okumaya ne dersiniz? 83 milyonluk Almanya’da, yoksulla zengin, doğuyla batı, kırsalla kentli, gençle yaşlı ya da kimlik, inanç veyahut da cinsiyetle ilgili tartışmasız, habersiz ve bunlarla ilgili araştırmaların açıklanmadığı, akademik analizlerin yapılmadığı gün yok gibi. Yeni yerlisi…

Okumaya devam edin Göçmenlik ve Buğulu Cam

Umut Eşitliği: Ben Bir İnsanım!

Hicretin, mücadele etmenin, başkaldırmanın, sistemi değiştirmenin tek yolu ıstırabını çektiğimiz “umut eşitsizliği”ni yenmekle mümkün. Aksi halde bugün Afrikalı, Peştun, Ortadoğulu vesaire milletlerden devletsiz yahut zayıf devletlere sahip olan halklardan birer öcü gibi bahsetmeye bir yüz sene kadar devam edeceğiz. Şehnaz FINDIK  “Aşırı izzeti nefsin büyük cezası her zaman onu suiistimal eden yollara başvurmaktır.” der, Jean-Jacques Rousseau. Aşırı izzeti nefs “şeref” adına konuşur ve “şeref” adına savaşır. İzzetini nefsinin boyunduruğuna kaptırmış kişi, temel motivasyonunu hamasetten mütevellit bir şeref duygusundan alır. Dolayısıyla “öteki” olanın şeref yoksunluğuna kanaat getirir. Bu kimseler, hürriyetin, namusun ve ekmeğin birer onur meselesi olduğuna hükmedip bunlardan vazgeçirilen, varlıkları sömürülen yahut tahakküm altına alınan…

Okumaya devam edin Umut Eşitliği: Ben Bir İnsanım!

Göçmen Meselesine Nereden Bakmalı?

Ülkesindeki zulümlerden ve gayri insani durumlardan kaçarak gelmiş bu insanlara, Avrupa ülkelerinin yaptığı insanlık dışı muamele kabul edilemez. Yusuf ADIGÜZEL Prof. Dr., Sakarya Üni. İletişim Fak. Mültecilik Tercih Değildir. Zorunlu olmadıkça kimse evini yurdu terk etmez. Savaşlar, çatışmalar, istikrarsızlık, açlık, kıtlık ve yoksulluk milyonlarca insanı daha güvenli ve müreffeh bir yer aramaya itiyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre 2021 sonu itibariyle 281 milyon göçmen dünya nüfusunun yüzde 3,6’sını oluşturuyor. Gelişmiş ülkeler her yıl milyonlarca ekonomik göçmen (işçi) alabilmek için çeşitli arayışlara girerken, 26 milyon mülteci ise güvenli bir şekilde hayatta kalacak sığınacağı bir yer arıyor. G8 ülkeleri ve Körfezdeki Arap ülkeleri bir taraftan az gelişmiş veya…

Okumaya devam edin Göçmen Meselesine Nereden Bakmalı?

Göçmen mi Mülteci mi?

Yaşam kalitesi üst başlığında ekonomik, sosyal, kültürel imkânlar kadar can, mal ve inanç güvenliğini koruma gayesi de olabilir. Her ne kadar bunlar başlı başına önemli nedenler olsa da tek bir etkenin göçe neden olduğunu söylemek güçtür. Mehmet Fatih AYSAN Prof. Dr., Marmara Üni. Fen-Edebiyat Fak. Aslında nüfus hareketlerine toplum olarak hiç de yabancı değiliz. Her ne kadar Suriye İç Savaşı ile birlikte Türkiye’nin gündemine otursa da Türkiye’nin tarihi aynı zamanda bir göçler tarihidir. İşte bu nedenle merhum tarihçi Kemal Karpat’ın da vurguladığı gibi göçleri anlamadan Türkiye’nin toplumsal tarihi anlaşılamaz. Milli tarihimize göre Orta Asya steplerinden Anadolu’ya gelen, burada farklı etnik gruplarla uzun zaman içinde iç…

Okumaya devam edin Göçmen mi Mülteci mi?

Nasıl Bakarsanız Öyle Görürsünüz: Aslında Hepimiz Mülteciyiz

Yerinden edilen bugün 80 milyonu aşkın kişinin yarısından fazlası, yasal mülteci olmadığı için gayriinsani şartlarda yaşamak zorundadır. Mülteci konumuna düşmüş kişiler, yetimler, dullar, tüm mağdur kişiler suistimale açık şartlarda hayat mücadelesi veriyor. Ahmet Emin DAĞ Dr., İNSAMER Başkanı Tarihte olduğu gibi günümüzde de geniş insan kitleleri, ırkı, dini, milliyeti veya belli bir sosyal gruba mensubiyeti gibi nedenlerle yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalıyor. Bu insanlar “mülteci”, “ülkesinde yerinden edilen kişi” veya “vatansız” gibi kavramsal statülere tabi tutularak sığındıkları bölgelerde yaşamaya çalışıyorlar. İçinde bulunduğumuz uluslararası konjonktür, kaçınılmaz olarak mülteci üretiyor. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da geniş insan kitlelerinin yer değiştirmesi sonucu düzenlenen 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ne…

Okumaya devam edin Nasıl Bakarsanız Öyle Görürsünüz: Aslında Hepimiz Mülteciyiz

Vazifeler Karşılıklı

Herhangi bir yerde sosyal uyumsuzluk ve entegrasyon problemi yaşandığında da, önerilen çözüm aynıdır: “Ensâr olun! Nitekim hicretten sonra Medineli Müslümanlar…” Oysa bu denklemin eksik bir parçası var. Bu parçayı tespit etmek için, şu soruyu soralım: Hicretten sonra, Mekke’den Medine’ye gelen Müslümanlar, acaba yeni vatanlarında hiç sorumluluk almaksızın, sadece yardım ve lütuflarla mı yaşadılar? Taha KILINÇ Araştırmacı-Yazar Hz. Peygamber ﷺ ve ashabının Mekke’den Medine’ye hicreti, sadece Müslümanların yeni ve özgür bir yurda kavuşmasını sağlamadı; aynı zamanda örnek bir toplumun nasıl tesis edileceği noktasında insanlığın önüne bir numune koydu. Hicretten hemen sonra, bilhassa sosyal uyum ve entegrasyon için alınan tedbirleri dikkatle incelediğimizde, bütün zamanlar ve mekânlar için…

Okumaya devam edin Vazifeler Karşılıklı

Muhammedilerin Yurdunda Kıyıya Vurmak

Öte yandan algının olguya galebe çaldığı şu çağda, söz konusu ülkemize sığınan insanlar olduğunda mağdurluğun mazlumlukla yarıştırılmasına neden hiç itiraz etmiyoruz? Göç eden insanların masumluğunu da suçluluğunu da genelliyor ve ekonomik saiklerle zorlaşan hayatlarımızı bu insanların varlığı üzerinden açıklamaya girişiyoruz. Şehnaz FINDIK İçinde yaşadığımız çağın bir suçu yok. Çünkü zamanın çok daha ötesinde bir kötülükle muhatabız. İnsanlık tarihinin belki de en acımasız çağlarından birinde olduğumuzu söylerken bile elimizde bir sopa tutmaktan geri durmuyoruz. Doğduğun, büyüdüğün ve sevdiğin memleketinden koparılıp dünyanın bambaşka endişelerine savrulmanın ne denli büyük bir yıkım olduğunu anlayamıyoruz. Göçün hayatta kalmak, umut etmek ve yaşamaktan ibaret olduğunu göremiyoruz. İnsan hakları ihlalleri, soykırımlar, açlık…

Okumaya devam edin Muhammedilerin Yurdunda Kıyıya Vurmak

Zorunlu Göç Deneyiminin Mülteci Çocuklara Psikolojik Etkileri

Çocuk gelişiminde rutinlerin ve düzenin önemi büyüktür. Çocuklar dengeli ve tutarlı rutinler sayesinde güven ve bağlanma duygusunu yaşarlar. Sağlıklı bir gelişim için çocuklar değişecek rutin ve düzenlere önceden hazırlanır. Ani değişimler çocuklara zarar verebilmektedir. Zorunlu göç, savaş, baskı ve toplama kampları, çocukların rutinlerinin, düzenlerinin, ortamlarının ve çevrelerinin değişmesine yol açar. Ömer Faruk ŞEKER Göç, insanların gelecekteki hayatlarının bütününü veya bir kısmını geçirmek üzere, geçici veya sürekli bir süre için bir bölgeden başka bir bölgeye yerleşmek gayesiyle yaptıkları yer değişimini içeren sosyal bir değişimin bulunduğu çok boyutlu bir olgudur.1 Zorunlu göç ise savaş, baskı, öldürülme ihtimali gibi kişilerin iradesinin dışındaki nedenlerle oluşan ortamın göç edilecek yerden…

Okumaya devam edin Zorunlu Göç Deneyiminin Mülteci Çocuklara Psikolojik Etkileri

Tülay Gökçimen ile İnsan Hakları ve Mültecilik Üzerine

Tülay Gökçimen, belgesel yönetmeni, insani yardım koordinatörü, yazar, araştırmacı ve Human Movie Team projesinin koordinatörüdür. Savaş, çatışma, işgal ve afet bölgelerinde çektiği çeşitli belgeseller ile bu alanda dikkat çeken çalışmalara imza atmıştır. Bu çalışmalardan bazıları “Camın Ateşle Dansı”, “Kudüs: Biz Burada Kalacağız”, “Haykırış” gibi önemli ve özgün yapımlardır. Özellikle kadın, çocuklar, mülteciler, insan hakları ihlalleri ve dezavantajlı gruplarla ilgili önemli çalışmalar yürütmektedir. Evli ve iki çocuk annesidir. Biz de İnsicam dergisi olarak kendisiyle ve koordinatörü olduğu Human Movie Team ekibiyle "İnsan Hakları" ve "Mültecilik" konularında bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimize Human Movie Team kurucu editörü ve yayın yönetmenlerinden Betül Doğan da katkıda bulundu. İNSİCAM Tülay Hanım,…

Okumaya devam edin Tülay Gökçimen ile İnsan Hakları ve Mültecilik Üzerine

Suriyeliler İçin Geri Dönüş Mümkün mü?

Söz konusu bu durumun gerçek bir sosyolojik durum olduğunu ortaya koyabilmek ve bu durumun sadece Türkiye’ özgü olmadığını anlayabilmek adına Almanya’dan da örnek vermek daha uygun olacaktır. Bilindiği üzere göç, 2015 yılında Türkiye’nin batı sınırları üzerinden Avrupa yönüne doğru gerçekleşti. Abdullah Resul DEMİR Avukat, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı 11 yıl önce başlayan savaş sonrasında birçok Suriyeli, Türkiye başta olmak üzere diğer birçok komşu ülkelere plansız bir şekilde sadece canlarını kurtarabilmek için göç etmek zorunda kalmıştı. Hem kendileri hem de misafir eden ülkeler söz konusu göçün geçici olduğunu düşünmüştü. Çoğu Suriyeli göç etme kararını planlı bir şekilde almamış ve genelde bir gece içerisinde sadece hayatta…

Okumaya devam edin Suriyeliler İçin Geri Dönüş Mümkün mü?