Bekâ Şartı: Büyümek

İslam ülkelerinde, Batılı entelektüellerin etkisiyle zihinleri işgal edilmiş sömürge aydınları, hayranları ile birlikte görünür görünmez işbirliği yapmaktadır. Topraklarını işgal eden ve bu toprakların sahiplerine soykırım, zulüm ve katliam uygulayan “müstevlilere” karşı ülkesini savunanlara “terörist örgüt” olarak nitelendirecek kadar idraki iflas etmiş sözde aydınlar var. Durmuş Günay Prof. Dr., Maltepe Üni. Öğretim Üyesi İbn Haldun'un Adalet Çemberi Genelleme Teknoloji, özellikle savaş teknolojisi, büyüdükçe, devletler küçülmekte, sonunda yok olmaları veya asimile olmaları kaçınılmaz hale gelmektedir. Bir devletin varlığını sürdürebilmesi (bekası), büyüme ve teknoloji geliştirme şartına bağlıdır. Bazı olaylar öyle aşikârdır ki aydınlığının şavkından görünmez olur sanki. Son yarım asırdır yaşananlara bakıldığında, gözlerinin önünde olup bitenlere rağmen İslam…

Okumaya devam edin Bekâ Şartı: Büyümek

Kur’an ve Yönetim

İslam medeniyetinin yönetim ufkunun yeniden keşif ve inşası sorumluluğunu daha fazla iliklerimizde hissetmemiz gereken bir vasata doğru yol alıyoruz. Tüm parıltılı haliyle modernitenin bizi getirdiği menzilin, maksudumuza uygun bir menzil olmadığını yaşadığımız her bir hadise ve müşkil günbegün göstermekte. Abdullah TURHAN Dr., Burdur Mehmet Akif Ersoy Üni. Öğretim Üyesi Kur’an Müslümanların hayatını tanzim etmek üzere inzal olmuş vahyi ilahidir. Kur’an akıl, kalp, düşünce, duygu kaynaklarını vahiyle besleyerek; tezkiye edilmiş bir nefisle adil bir toplumsal düzen hedefler. Bir Batılının yerinde tespitiyle “sosyo politik ve ahlaki” bir düzendir bu. Tarih boyunca Müslümanlar bu düzeni tesis etmek için vahyi merkeze alarak, pergel metaforuna uygun olarak karşılaştıkları kültürlerden de…

Okumaya devam edin Kur’an ve Yönetim

Kürevi Ahlaki Çöküntü ve Acı Neticeleri

En çok dikkat çeken tarihteki diğer bir örnek Firavun’dur. Ülkesindeki tüm Yahudilerin erkek çocuklarını öldürterek kadınlarını sağ bırakan bu cani, kendi varlığını korumak adına bu katliamları yaptı. Bugün Siyonist terör rejimi de yaptığı katliamları, kendini savunmak adına meşru göstermektedir. Her bir canlının haksız yere öldürülmesinin asla meşru bir sebebi olamaz. Bunu batı çok iyi bildiği halde, Siyonist ağlarına takılan çok yüzlü yöneticileri bu “meşruiyeti” kabul ediyorlar. Mucahid YILDIZ “Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anne-babası onu Hristiyan, Yahudi ya da Mecusi yapar.” (Buhârî, Cenâiz 92; Ebû Dâvut, Sünne 17; Tirmizî, Kader 5) Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)'in bu ifadelerine göre insan dünyaya İslam fıtratı üzerine gelmiş…

Okumaya devam edin Kürevi Ahlaki Çöküntü ve Acı Neticeleri

Reelpolitik ve Fetişizm Bağlamında Devlet

İsrail’e yaptırım uygulayamayan devletlerin halkları sokak eylemleriyle kendi devletlerini eleştirip politik manevra almaya zorlarken, devlet yöneticileri bu eylemlere sessiz kalıyor. Bu sessizliğin alt metninde devleti oluşturan burjuvanın, sıkı sıkıya eklemlendikleri Siyonist lobiler karşısındaki acziyeti yatıyor. Bu da bilhassa Türkiye gibi devlet fetişizmi olan doğu ülkelerinde var olan “devlet” algı ve anlayışında dramatik çözülmeler yaratıyor. Böylelikle Müslüman halk nezdinde devlet, Müslüman lider ve yöneticilerin koltukları altındaki “kutsal” teşkilat değil, kurucu ve sürekli unsurları itibarıyla küresel sistemin bir parçası olarak kendini hatırlatıyor. Şehnaz FINDIK İNAN Siyasal iktidarın güvenli bulmadığı limanlar terörize edilmiş korsanlarla doludur. Devletler bu korsanların varlığını, savunma ve silahlanma meşruiyeti olarak kullanırlar. Güvenlik, askeri harcamalar…

Okumaya devam edin Reelpolitik ve Fetişizm Bağlamında Devlet

Postkolonyal Afrika Devleti

Temeli sömürgeci merkez gücün çıkarlarını korumak hatta mümkünse bu çıkarları yerelde maksimize etmektir. Şiddet ve sömürme eğilimi barındıran bu yapay idarenin tesis edilebilmesi ve kalıcı hale gelmesi için yapılması gereken öncelik ise ele geçirilen topraklarda hüküm süren gelenekle ilişkili otoriteyi ve idareyi devre dışı bırakmaktır. Serhat ORAKÇI Dr., Haliç Üni. Öğretim Üyesi Günümüzde 1.5 milyar insanın yaşadığı Afrika topraklarında politik sınırları belirlenmiş 54 farklı devlet yer alırken bu devletler büyüklü küçüklü 1.500’ün üzerinde etnik topluluk barındırmaktadır. Geneli 1960 sonrası bağımsızlık kazanan bu devletlerin en temel ortak özelliği ise sömürgeciliğe maruz kalmaları (Liberya ve Etiyopya hariç) ve kolonyal güçlerin etkisinde benzer süreçlerden geçmiş olmalarıdır. Elbette Afrika…

Okumaya devam edin Postkolonyal Afrika Devleti

Film Sektörünün Manevi Değerlerimizle İmtihanı

Filmler yapımcı, yönetmen, senarist, müzik, oyuncu, sahneci gibi paydaşların ortak çalışmalarının bir ürünüdür. Söz konusu paydaşların ülkemizi ayakta tutan değerleri hakkıyla öğrenmesi, medeniyet birikimini fark etmesi büyük önem taşıyor. Yapımlara gerçeklik ve kalite kazandıracak olan faktör budur. Kemal KAHRAMAN Dr., Tarihçi-Yazar Son yıllarda ülkemizde film endüstrisinde ve dizi yapımlarında önemli bir sıçrama yaşandı. Yerli diziler dünyanın her yerinde gösterime giriyor, izlenme rekorları kırıyor.  Hollywood'un, Bollywood'un en büyük rakibi olduğu söyleniyor. Büyük bir ekonomik değer ifade eden sektörde çok sayıda meslek elemanı yetişiyor. Yapım şirketleri kuruluyor veya gelişiyor. TV kanallarında her gün yeni bir dizinin başlamasına şahit oluyoruz. Dizilerin bu kadar günlük yaşamın parçası haline gelmesi,…

Okumaya devam edin Film Sektörünün Manevi Değerlerimizle İmtihanı

Gönüllü Teslimiyet-Kültürel Hegemonya

Kapitalist sistemin ömrünün bu kadar uzun olmasının başat aktörü olan kültür ve gönüllü taşıyıcısı olduğumuz bu hegemonya karşısında bağışıklığımız yok denecek kadar az. Bugün İsrail’i İsrail yapan en önemli unsurlardan biri kısacık devlet hayatları içerisinde bir Kültür Üniversitesine sahip olmaları denilebilir. Gözde ÇİMEN Türkiye artık kendisine yeni bir hikâye yazmalı. Yeni bir değerler sistemi içerisinde yol almak istediğine dair emelleri şayet var ise dünyanın içinde bulunduğu, ağırlıklı olarak Amerika-Batı merkezli kültürel hegemonyaya karşı doğru hamlelerde bulunmalı. Zira bugün kültürel iktidar kavramı, Türkiye’nin gündemine önemli bir sorun alanı olarak giriyor. Bu anlamda itirazımı bu kavrama yönelik yapmak isterim. Çünkü sosyal yaşantımızdan, evimize seçtiğimiz koltuk takımına, hangi…

Okumaya devam edin Gönüllü Teslimiyet-Kültürel Hegemonya

Devlet Yahut İmparatorluk Vârisi Olmak

Her alanda olduğu gibi İmparatorluk idareleri iktisadi cephede de sömürgelerinden mümkün olduğu kadar yararlanmak ister. Bunun için de tacirlerini ve iş adamlarını kullandığını söyleyen Maksudoğlu, Osmanlı idaresinde ise, Türk· asıllı kayda değer tacir olmadığını belirtir. Ticaretin Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar gayrimüslim tebaanın elindedir. Nihal PAKIRDAŞI Zihnin dünyayı anlamlandırması için kavramlara ihtiyacı vardır. Kavramlara bir nevi zihnin yakıtlarıdır diyebiliriz. Düşünce dünyamız, zihnin kavramları yorumlama şekline göre biçim alır. Dil ise, zihindeki kavramları dışa yansıtan vasıtadır. Her ne kadar şair, bazı duygu durumlarında insanoğlunun halini anlatmada; “kelimelerinse kifayetsiz olduğunu” itiraf etse de “gönülden gönüle gider yol gizli gizli” sırrının mahremiyetine hürmet edip “ya ben öleyim mi söylemeyince”…

Okumaya devam edin Devlet Yahut İmparatorluk Vârisi Olmak

Ulus-Devlet Karşısında Ahlaki Yönetimsellik*

*Bu yazı Wael Hallaq’ın “Kur’anî Anayasacılık ve Ahlâkî Yönetimsellik: İslâmî Toplum ve Yönetimin Kurucu İlkeleri Üzerine İlave Notlar” başlıklı makalesinin son kısmından müteşekkildir. Makalenin aslı için bk. “Qur’ânic Constitutionalism and Moral Governmentality: Further Notes on the Founding Principles of Islamic Society and Polity”, Comparative Islamic Studies, C: 8, S: 1-2 (2012): 1-51. Makalenin Türkçe tercümesi için bk. Ahlaki Yönetimsellik: Şeriat, Anayasa ve Ulus-Devlet, der. Abdullah E. Mollaoğlu ve Tuğrul Kütükcü, Pınar Yayınları, İstanbul, 2023, 63–123. Wael Behcet Hallaq Mütercimler: Abdullah Enes Mollaoğlu, Tuğrul Kütükcü Michel Foucault, iktidar üzerine yazdığı bir dizi makalelerinde,[1] diğer konuların yanı sıra, on altıncı yüzyıldan sonra Avrupa’da ortaya çıkan yeni bir…

Okumaya devam edin Ulus-Devlet Karşısında Ahlaki Yönetimsellik*