Şiir, Şairini Aşar

Şair, şiirini yazdıktan, yayınladıktan sonra şiirin ilham kaynağını söyleyebilir. Bu açıklamalar şairin tabiattan, toplumdan kopmadığını, gerçekçi bir hayat yaşadığını gösterir. Şair, ilham kaynağını açıklamakla (o bir şarkı, film, olay ise) diğer insanlardan farkını da söylemiş olur. Böylece sanatçı kişiliğin farklı bir boyutta yaşadığı ortaya çıkar. Kâmil YEŞİL      -Karakoç’un şiirdeki kastı ve bir aşk, Naat ve Münacat şiiri olarak Sürgün Ülkeden... şiiri- "El- mânâ fi batn-ı şair" diye bir Arap atasözü vardır. "Şiirin mânâsı şairin karnındadır" demektir. Bu sözden de anlaşılıyor ki bir şiiri bütünüyle anlamak mümkün değildir. Şiirin anlaşılmasının önünde birden fazla engel vardır. Dil ve söz varlığı farkı, ima ve ihsas edilen hususların…

Okumaya devam edin Şiir, Şairini Aşar

(Gül Muştusu’ndan)

... Yetiş ayağının tozu olduğumuz peygamber Yetiş her zaman diri olan varlığınla Yetiş yak lâmbamızı Yetiş aydınlat karanlığımızı Yetiş yeşillendir çöllerimizi Yetiş dirilt insanımızı Seni sevenin ismiyle yetiş bize Yetiştir bize Günahlarımızı kül edecek ateş harmanını Verim yağmuru insin ülkemize Mekke'ye Medine'ye Şam'a Kudüs'e Bağdat'a İstanbul'a Semerkand'a Taşkent'e Diyarbekir'e Yetiş Peygamber imdadı yetiş Yetiş Allah'ın izniyle Yetiştir erlerini Diriliş bayraklarını taşıyan Şehit gömleklerini peşin giymiş Ateşten, sudan geçer gibi geçen Allah önünde her varı yok gören Dağların üstünde erip Kentlere şafaklar gibi ağan Küçük askerlerini Gül diksinler diye yeni topraklarına İnsanın ta gönlüne Yetiştir erenlerini Allah'ım Âmin (1969) Sezai Karakoç (Gün Doğmadan, syf. 403-404)

Okumaya devam edin (Gül Muştusu’ndan)

Kaybolan Ruhun Derin Yarası

Bir şehrin ruhunu oluşturan manevi unsurlar; o şehirdeki yapılar, sokaklardır. Özellikle kadim şehirlerdeki medeniyeti, o şehirlerdeki cami, kilise, tiyatro, sinema gibi yapılardan hareketle öğreniyoruz.   Betül ZEYREK Öğretmen-Yazar Mekâna Sinen Ruh: Sezai Karakoç’un Şiir ve Hikâyelerinde Şehir ve Medeniyet isimli eser, Fikri Kula’ya ait bir tez çalışmasının kitaplaşmış hali. Fikri Kula; 1992 yılında Üsküdar’da dünyaya gelmiş. 2014 yılında Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimini de yine Marmara Üniversitesi’nde Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde 2016 yılında tamamlamış. Kula, halen aynı üniversitede doktora eğitimine devam etmektedir. Ayrıca Nisan 2017 yılı itibari ile Aksaray Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde görev yapmaktadır. Turkish…

Okumaya devam edin Kaybolan Ruhun Derin Yarası

She Has No Equal In Turkey

Alıntı: Sezai Karakoç Çev. Aişe Aslı Sancar Yusuf Yazar She Has No Equal In Turkey She awakes before the sunrise Her tongue swells, her heart bleeds She Works from dawn ‘till dusk, becoming enlightened How fortunate if you can understand her grief She pities the poor working women Her knees tremble at the thought of harming someone’s heart She is fragile, from crystal, she has no equal in Turkey An unknown Mariam, not form marble, but sacred If you look into her eyes you will melt like snow If yu wave your hand she will shake from the draft She appears like a deer seeking…

Okumaya devam edin She Has No Equal In Turkey

Sezai Karakoç

Sezai Karakoç kalabalıkların, sahnelerin adamı değildir. Hâtıralar’da bahsettiği gibi, bir yakınının ifadesiyle “vitrin”i yoktur. O yazdıklarını yaşayan, onları hayatında ete kemiğe büründürmüş, sanki tarihin derinliklerinden bugüne düşmüş çağdaş bir erendir. Osman ARI “Evrim günlük sularla  Devrim irinle kanla  Bizse dirilişi gözlüyoruz  Bengisu bengisu kayna ve çağla”[1]∙ Tarihte toplumların kritik anlarında bir şahsiyet gelir, fikir ve düşünceleriyle, yazı ve sözleriyle topluma yön verir, topluma yeni bir ruh üfler. Etkileri yaşadığı dönemle sınırlı kalmaz, fikir ve düşünceleri uzun yıllar toplumu etkilemeye, topluma yön vermeye devam eder. Bu şahsiyetler, Allah’ın o topluma bir armağanıdır. Sezai Karakoç da (1933-2021) Türk düşünce, tefekkür ve edebiyatı için böylesine önemli şahsiyetlerden birisidir.…

Okumaya devam edin Sezai Karakoç

Sezai Karakoç’ta Şiir Sanatı’ndan Fikirler Meydanına Atılım Evresi Üzerine

Benim burada ileri sürmek istediğim “şey”, Sezai Karakoç’un temel özelliklerinden bir tanesi olmak bakımından görülmelidir. Cumhuriyet Türkiye’sinde kendisinden önce başlamış bir bilincin sürdürücüsü olmak sevgi ve bilinciyle sürekli çalışmış bir genç adam, daha aile ocağında başlamış bir sorumluluk duygusu taşımasıyla; henüz ilkokulda iken öğretmenlerinin gözünde yektâ bir öğrenci (ve “talebe”deki “talep eden” fıtri gelişiyle) bir gelecek vadettiği, Hâtıralar kitabında öz yaşam sürprizlerinden de anlaşılmaktadır. Lise ve üniversite yıllarındaki gelişmelerle birlikte iyice kavranabilecek bir şey; yetenek ve kişilik uyumudur. Kâmil Eşfak Berki Bunca eserin müellifi, bir Sezai Karakoç'un eserlerine yazma öncesini merak etme hissi ile bakacak olsaydı onu genişçe ve derinlemesine okusaydı bir düşünce adamı olduğunun…

Okumaya devam edin Sezai Karakoç’ta Şiir Sanatı’ndan Fikirler Meydanına Atılım Evresi Üzerine

Mehmet Erdoğan: “Sezai Karakoç’un Mirası, Şahsiyeti ve Davasıdır”

Din, tarih, coğrafya, medeniyet, kültür, dil, siyaset, ekonomi, ontoloji, insan ve çevre faktörlerini birlikte ve harmanlayarak değerlendirir. Amacı ve neticeyi de asla atlamaz. Böylece bir konu hakkında veya olayla ilgili yorum yaptığında büyük bir zihnî dolaşım yaşayarak sebep ve sonuca yaklaşır. Söyleşi: Mustafa ÖZEL S: İsterseniz önce kısaca sizi tanıyalım? – 1961 yılında Rize’de doğdum. İmam-hatip lisesi ve ilâhiyat fakültesi mezunuyum. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nda sırasıyla imam-hatip, musahhih, uzman, idareci ve müşavir olarak 26 yıl çalışıp, 2018 yılında emekli oldum. Özel bir yayınevinde uzaktan editörlük yapıyorum. Geçmişte Ayane dergisini çıkardım (1988-1990), bazı gazete ve dergilerde gençlik-edebiyat ve kültür-sanat sayfaları hazırladım, bazı dergilerin…

Okumaya devam edin Mehmet Erdoğan: “Sezai Karakoç’un Mirası, Şahsiyeti ve Davasıdır”

Üstad Sezai Karakoç’un Kronolojik Hayat Hikâyesi-3

Hiç edebiyat yapmaya girişmedim. Hadiseleri adeta belgesel notlar gibi kaleme aldım. Allayıp pullamadım. Hatta hislerime, hayallerime fazla yer vermedim. Fahretttin GÜN Fotoğraf: Şehnaz FINDIK             1960: Askerlik görevine başlar. Askerliğin ilk altı ayını Ankara Yedek Subay Okulu’nda, kalan bir yılını da Ağrı Karaköse’de tamamlar…             Ağrı-Karaköse Sezai Karakoç’un zaten yakından tanıdığı doğu insanıyla bu kez hemhal olmasına, onların yaşadığı zor koşulları yakından tanımasına vesile olur ve kültürümüz açısından onun birikimine çok şey katar. Kısacası Ağrı, Doğu bölgemizin ihtişamı, ağır ve zorlu hayat koşulları, tabiatın albenisi onun şair gönlünde yoğun izler, yoğun çağrışımlar bırakır.             1961: Aralık ayının başındı aylık izni de alarak…

Okumaya devam edin Üstad Sezai Karakoç’un Kronolojik Hayat Hikâyesi-3

Ufku Selamlamak

Zamanlı varlık olan insan, fıtratını koruyabilse, bütün zamanlarda bilgiye, manaya ve bakışa nüfuz edecektir. Oradan aldığı feyzle kâh Yunus Emre’nin külahını giyip devrana duracak, kâh Akşemseddin’in sarığına sığınıp kesbî ve vehbî ilimlerde temayüz edecek yahut da Mimar Sinan’ın kavuğunu giyip hünerler gösterecektir. Bilal KEMİKLİ Prof. Dr., Uludağ Üni. İlahiyat Fak. Resim: Selvigül Kandoğmuş Şahin Sezai Karakoç, “Şehzadebaşında Gün Doğmadan” isimli şiirinde, gün doğmadan Şehzadebaşı camii avlusunda oturacak bir yer aradığını, sonuçta soğuk bir taşa oturduğunu zikrederek okuyucuyu bir kıssanın şahidi eder. Şair, orada bir yer bulmuştur, sonra başını avuçlarına alarak derin bir düşünceye dalmıştır. Mesela kuşların kanatlarını toplamakta, bir kervana katılmakta ve şiirden mest olan…

Okumaya devam edin Ufku Selamlamak

Bir Şiirden Yola Çıkmak: Kandan Elbiseler Giymek

Tanrı ölümsüz, sevgili hayatta olduğuna göre bu dizelerin patikasında muhtemelen bir anne yürümüş olmalıdır. Ne de olsa anne sesiyle, sözüyle olduğu kadar sükutuyla da öğreticidir. Anneler dışında kimin ellerinin içinde ışık vardır ki? Annesi melek olmuş bir şair ancak böyle konuşur. Hüseyin AKIN Yazar-Şair Kendinden bir şeyler kattın Güzelleştirdin ölümü de Ellerinin içiyle aydınlattın Ölüm ne demektir anladım Üstat Sezai Karakoç şiirinde ikinci tekil şahıs hep gizemlidir. Kolay kolay dile gelmez ve aşkın bir zaman, aşkın bir mekânın içerisinden kopup gelir. Onun müdavim bir okuyucusu olarak belki de her dizesiyle benim kapımı çalan anlam bana öyle gelmektedir. “Sen” ne büyük bir samimiyet ne derin bir…

Okumaya devam edin Bir Şiirden Yola Çıkmak: Kandan Elbiseler Giymek