-HAYATI-
Adında Han kelimesinin bulunması, atalarının menşeinin Afganistan veya Orta Asya olduğunu göstermektedir. Aile efradının isimleri de bu çağrışımı güçlendirmektedir. Zira Azamgarh bölgesinde, Orta Asya menşeli ve Türk asıllı çok sayıda aile bulunmaktadır.
Prof. Dr. Abdulhamit BİRIŞIK
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Vahîdüddin Han 1925 yılının Ocak ayında Uttar Pradeş eyaletinin önemli şehirlerinden biri olan Azamgarh şehrinde dünyaya geldi. Burası Ganj Nehri’nin kenarındaki Hindularca kutsal kabul edilen Benares/Varanasi şehrine yakın bir konumdadır. Adında Han kelimesinin bulunması, atalarının menşeinin Afganistan veya Orta Asya olduğunu göstermektedir. Aile efradının isimleri de bu çağrışımı güçlendirmektedir. Zira Azamgarh bölgesinde, Orta Asya menşeli ve Türk asıllı çok sayıda aile bulunmaktadır. 2014 yılında bu şehre gidip kasaba ve köylerini gezince bu kanaatim daha da güçlendi. 1929 yılında babası Feridüddin Han vefat etti ve yetişmesi ile annesi Zîbünnisâ Hatun ve amcası Sufi Abdulhamid Han ilgilendi. Kardeşi Abdulmuhit Han, kuzeni İkbal Ahmed Süheyl ve diğer bir kısım aile fertleri eğitimlerini Batı tarzı okullarda almaya başladıysalar da kendisi, o vakitler yıldızı bir hayli parlak olan Medresetü’l-Islâh’a gönderildi (1938). Burada 6 yıl geçirdi. Bu süre onun medresenin tüm müfredatını tamamlaması için yeterli bir süre değildi. Buradan onun medresenin beş yıllık birinci merhalesini tamamladığını ve ikinci merhalenin başında medreseden ayrıldığını anlamaktayız. Zaten Atîk Ahmed Kâsımî de bu hususa işaret etmektedir.[1] Buradaki en önde gelen hocası, sonradan Urduca dokuz ciltlik Tedebbür-i Kur’ân tefsirini yazan ve başka önemli eserler kaleme alan Emin Ahsen Islâhî idi.[2] Bana 1993 yılında kendisi ile görüşmeden önce, hocası Islâhî’yi de görmek ve onunla bir süre görüşmek nasip oldu. O tarihte Islâhî 90 yaşlarında bulunuyordu. Medresetü’l-Islah’a dair de biraz bilgi vermek gerekirse bu kurum Nedvetü’l-Ulemâ ile ilişkilerini koparıp Azamgarh’a yerleşen ve burada eğitim kurumları oluşturmaya başlayan Şibli Numânî ve yakın akrabası Hamîdüddin Ferâhî’nin çabaları ile Azamgarh’a bağlı Saray-ı Mîr kasabasında 1906 yılında kurulmuştu. Kuruluşunda Şeyhü’l-Hind Mahmud Hasan Diyobendî’nin öğrencilerinden Asgar Hüseyin Dihlevî’nin katkısı da büyüktür. 2014 yılında şahsen ziyaret ettiğimiz bu medresenin müfredatı bizzat Şiblî Numânî tarafından hazırlanmıştı ve diğer medreselerden ve modern tarzdaki okullardan farklı idi. Beş yıl süren birinci seviye eğitimde başlangıç niteliğindeki alet kitapları okunurdu, ikinci seviyede ise Kur’an, tefsir, Kütüb-i Sitte, Arap edebiyatı, klasik ve modern felsefe, akaid, kelâm, gazetecilik, coğrafya, tarih, Hintçe ve İngilizce dersleri verilirdi. Müfredat ileriki zamanlarda daha da geliştirilmiştir.[3]
Vahîdüddin Han Medresetü’l-Islah’tan ayrıldıktan sonra kendisini yetiştirmeyi sürdürdü. Özellikle bir eksiklik olarak gördüğü modern ilim ve düşünce alanına yöneldi ve bu alanda okumalar ve araştırmalar yaptı. 1943-1947 yılları arasında ciddi fikrî bunalımlar geçirdiği, hatta intiharı bile düşündüğü kendisi tarafından ifade edilmektedir.[4] Sonra tekrar istikamet kazanıp normal hayata döndüğünü, İngilizcesini alanın bilimsel çalışmalarına nüfuz edecek derecede geliştirdiğini görüyoruz. Büyük oğlu Zaferü’l-İslâm Han Azamgarh 1948 doğumlu olduğuna göre muhtemelen 1947 yılında evlenmiş olmalıdır. Kendisi tarafından Cemaat-i İslâmî’ye girişi, Kasım 1947 olarak ifade edilmektedir.[5] İlk kitabının yazılış hikâyesinden bahsederken de Şubat 1955 tarihinde Leknev’de Cemaat-i İslâmî Hind’in toplantısı için İslâm’ın aklî isbatı hakkında bir konuşma metni hazırladığını, yaptığı konuşmanın çok ilgi uyandırdığını, satılmak üzere getirilen konuşma metninin konuşma sonrasında sıcak kek gibi kapış kapış satın alındığını anlatır.[6] 1947 yılında üyesi olduğuCemaat-i İslâmî’nin Hindistan yapılanmasından 15 Ekim 1962 tarihi itibariyle istifa etmiştir.[7] Hocası Emin Ahsen Islâhî 1937’de Mevdûdî’nin daveti üzerine Dâru’l-İslâm adlı yerde onunla birlikte çalışmaya başlamış, 1941 yılında Cemaat-i İslâmî kurulunca da nâib-i emîr olarak görev üstlenmişti. Muhtemelen Vahîdüddin Han mezuniyeti sonrasında hocasından da etkilenmiş ve Cemaat-i İslâmî’ye üye olmuştu.
Vahîdüddin Han’ın mezuniyet sonrasında kendisine yöneltilen bilimle ve modern düşünce ile ilişkili sorulara tatminkâr cevap verememesi üzerine modern bilim ve modern düşünce ile ilgili okumalar yapmaya başladığından söz etmiştik. Çalışmalarını bu yönde sürdürdükten sonra ilk olarak bu konuyla ilgili -yukarıda da bahsedildiği gibi- bir risale hazırlamış, bunun ilgi görmesi üzerine de geliştirerek ilk kitabı olan Neyi Ahd ka Dervâze Per (Modern Dönemin Eşiğinde) adlı kitabını 1955 yılında tamamlamıştır. 1963 yılında ise özellikle Cemaat-i İslâmî ve Mevdûdî hakkındaki görüşlerini içeren Ta’bir ki Galatî adlı kitabını yazarak 1963 yılında yayımlamıştır. Kitabın başında “Bu kitabı yayımlamanın benim üzerimde nasıl ağır bir etki bıraktığını şöyle anlayabilirsiniz: İsterim ki bu kitap yayımlandıktan sonra beni kimsenin göremeyeceği bir yere gidip gizleneyim ve oracıkta o hal üzere ölüp kalayım”. Vahîdüddin Han ilk kitabının yayımlanmasından sonra bu kitabın kendisini Allah inancı ve ilhad/ateizm hakkında esaslı bir kitap yazması gerektiği yönünde daha da teşvik ettiğinden bahsetmektedir. Konuyla ilgili bilgileri toplamayı sürdürmüş ve 1963-1964 arasında kitabını İlm-i Cedîd ka Çelınç (Modern İlmin Meydan Okuması) adıyla tamamlamış ve 1966 yılında Leknev’de bastırmıştır. Kitap çok ilgi uyandırmış, Arapçaya, İngilizceye, Türkçeye ve daha pek çok dile tercüme edilmiştir. Kitabın Urduca orijinalinin adı sonradan Mezheb aôr Cedîd Çelınç olarak değiştirilmiştir. Benim bizzat müellifinden aldığım nüsha gözden geçirilmiş 5. baskıdır (The Islamic Centre, Delhi 1993, 220 s.). Kendisine büyük bir tanınırlık kazandıran bu kitaptan sonra peşinden dinin gâyesini ve onun insanın hayatında ortaya koyduğu değiştirici rolü ele aldığı el-İslâm adlı bir kitap yazmıştır. Bu şekilde kendisine özgü yeni bir çizgi belirleyen Vahîdüddin Han eser yazmaya devam etmiş ve vefatına kadar irili ufaklı 200 kadar eser kaleme almıştır. Kitaplarının geniş kitlelere ulaşmasında iki oğlunun ve kızının rolü büyüktür. Nitekim Türkçeye Arapça üzerinden İslâm Meydan Okuyor adıyla çevrilen meşhur kitabının Arapçası Ezher mezunu büyük oğlu Zaferü’l-İslâm Han (Kuveyt 1970), İngilizcesi ise kızı Feride Hanım tarafından hazırlanmıştır.[8]
1962 yılında Mevdûdî ile yollarını ayıran ve Cemaat-i İslâmî’nin Hindistan yapılanmasından kopan Vahîdüddin Han, bu defa Nedvetü’l-Ulemâ ve Ebü’l-Hasan Nedvî ile iş tutmaya başlamıştır. Ne var ki bu birliktelik de çok uzun soluklu olmamış, 1970’lerde bu defa Nedvî’nin ve Nedvetü’l-Ulemâ’nın aleyhine yazılar neşretmeye başlamıştır. Aynı durum Cem’iyet-i Ulema-i Hind ve Tebliğ Cemaati için de geçerlidir. Bu kuruluşlar da onun acı eleştirilerinden nasibini almıştır. Muhammed Eşfak Hüseyin 5 ciltlik kitabında tüm bu eleştiriler ile ilgili alıntıları yapmakta ve bunlara yönelik savunuda bulunmaktadır. Bütün bu eleştirilerde onun Hindistan devletine şirin görünme hevesinin yattığı ifade edilmektedir. Zira bu kurumlar, devlet tarafından kara listeye alınmıştı ve haklarında takibatlar yapılmaktaydı.
Vahîdüddin Han, 1970 yılında Delhi’de The Islamic Centre adıyla bir merkez kurdu. Ama bu merkez bir aile şirketi mesabesinde idi ve adında bulunan merkez kelimesi, gerçeği çok yansıtmıyordu. Bununla birlikte merkez ileriki zamanlarda birkaç önemli iş de görmüştür. İngilizce Kur’ân Ansiklopedisi projesi bunlardan biridir ki proje tamamlanarak eser yayımlanmıştır. Aile olarak 1976 yılının Ekim ayında el-Risale adıyla Urduca bir dergi çıkarmaya başladılar. Daha sonra aynı derginin İngilizce ve Hintçe versiyonları da farklı isimlerle neşredildi. İnşai ve ıslâhî bir zihin ortaya çıkarma iddiası ile yayın hayatına başlayan dergide ağırlıklı olarak Mevlânâ Vahîdüddin Han’ın yazıları bulunuyordu ve dergi bir bakıma aylık bülten görevi de görmekteydi. Onun diğer ilim adamları ile kurumlar hakkındaki eleştirilerini bu dergi üzerinden yaptığını görmekteyiz. Vahîdüddin Han bir barış gönüllüsü rolüne soyununca da Ocak 2001 tarihinde kısa adı CPS International olan The Centre for Peace and Spirituality (Barış ve Maneviyat Merkezi) adlı kurum oluşturuldu, misyonu da barış, maneviyat ve inançlar arası uyum konularında çalışmak olarak belirlendi. Yayınlamış olduğu İngilizce Kur’ân tercümesi ve barış ile ilgili İngilizce kitapları, bu kurum üzerinden dağıtıma çıkarıldı veya satıldı. Bu kuruluşun şubeleri de bulunmaktadır.
Mevlânâ Vahîdüddin Han 21 Nisan 2021 Çarşamba günü 96 yaşında iken koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede vefat etti ve Delhi’de toprağa verildi.
[1] bk. Fikr ki Galati, Mektebetü’l-İrşâd, Yeni Delhi 1990, s. 20-25.
[2] bk. Abdulhamit Birışık, “Islâhî, Emin Ahsen” (https://islamansiklopedisi.org.tr/islahi-emin-ahsen)
[3] bk. Abdulhamit Birışık, “Medresetü’l-Islâh” (https://islamansiklopedisi.org.tr/medresetul-islah)
[4] Mevlânâ Vahîdüddin Han, “Rôdâd-ı Sefer”, Mahname er-Risâle, June 1985, s. 36.
[5] Mevlânâ Vahîdüddin Han, Ta’bir ki Galatî, el-Mektebetü’l-Eşrefiyye, Lahor ts., s. 23
[6] Mevlânâ Vahîdüddin Han, Mezheb aor Cedîd Çelınç, s. 8.
[7] Mevlânâ Vahîdüddin Han, Ta’bir ki Galatî, s. 23
[8] Hindistan’da önemli bir aktivist ve sivil toplum kuruluşu yöneticisi olan Dr. Zaferü’l-İslâm Han (d. Azamgarh 1948) aynı zamanda Milli Gazette adlı bir gazete çıkarmaktadır. Zaferü’l-İslâm Han sonraki yıllarda uzun zaman babası ile fikri ayrılığa düşmüş ve muhalif olmuştur. Ama Câmia Milliye İslâmiye’de öğretim üyesi olan kızı Feride Hanım ile ağırlıklı olarak çocuk edebiyatı ile meşgul olan Dr. Saniyesneyn Han, hep onunla birlikte eserlerinin ve fikrinin yayılmasına destek vermişlerdir. Bu yazıyı hazırlarken de kendileri ile görüştüm ve bazı yeni bilgiler talep ettim.