Dünya havacılık tarihinin en büyük 4.faciası olarak kabul edilen bu kazanın yaşandığı ormana bir anıt mezar dikilerek ölen 346 kişinin isimleri mermere kazınmıştır.
Ömer Faruk DELİKTAŞ

Sultan 2.Mehmed’in Fatih unvanı ile asırlarca anılacak olmasına sebep olan İstanbul’un fethinden evvel yaptırmış olduğu Rumelihisarı’nın yanı başında oluşmuş bir mezarlık vardır. Ekseriyetle Aşiyan veya Rumelihisarı Mezarlığı olarak anılan mezarlıkta birçok meşhur zevatın kabirleri var. Bunlar arasında hemen hemen hepimizin aklına ilk olarak şair ve edebiyatçıların buradaki mezarları gelse de bu mezarlıkta emsali olmayan, enteresan bir mezar taşı var.
Takvimler 3 Mart 1974 tarihini gösterdiğinde Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Paris-Londra seferini yapacak Ankara isimli uçağı 167 yolcusu ile Paris’e inmiştir. Orada 50 yolcu indirip, Paris’ten de Londra’ya 117 yolcuyla uçacaktır. Ancak British Airways grevde olduğundan dolayı Fransa-İngiltere arasındaki rugby maçı için Paris’e gelmiş yolcular Londra’ya dönecek uçak bulamamışlardır. 117 yolcusu olan THY uçağı Londra’ya gitmek isteyenlere ilaç gibi gelmiştir. Paris’ten aldığı 218 yolcuyla 335 yolcu ve 11 mürettebat, toplam 346 can uçuşa geçtiler. 11 mürettebattan en genci 29 yaşındaki hostes Rona Altınay’dı.
Yolculuk yaptıkları uçak dönemin en revaçta olan Amerikalı McDonnel firmasının yaklaşık 400 yolcu taşıyabilen uçağıydı. THY bu firmadan 3 tane uçak satın almış ve uçaklara İstanbul, Ankara, İzmir isimlerini vermişti. Ve uçak ilginç teknik özelliklerinin yanı sıra bagaj kapısının içeriden dışarıya doğru açılması itibarıyla da diğer uçaklardan ayrılıyordu. Üstelik kapının hassas bir kilit düzeni vardı ve kapatılırken aşırı zorlanması, kilitlenmeyi sağlayan demir menteşelerin zarar görmesine sebebiyet verebiliyordu. Dahası, uçağın kontrolünü sağlayan ve hayatî önemi haiz hidrolik sistemler de bagaj kapısına yakın konuma yerleştirilmişti. Bu kapağın uçak havadayken açılması, sistemlerin devre dışı kalması ve dolayısıyla uçağın düşmesi gibi bir felaketi doğurabilirdi. Nitekim daha öncesinde bir uçakta aynısı yaşanmış fakat pilot hemen iniş yaparak kazayı önlemişti.
Ancak bu sefer korkulan oldu ve uçak kalkışından kısa süre sonra arıza vererek kapının patlaması ve hidrolik sisteminin de bundan etkilenerek patlamasıyla birlikte Paris yakınlarındaki ormanlık alana düştü. Havada patlayan uçak ormanlık alanda çok büyük bir bölgeye dağılmıştır. 2 sene sonra yayınlanan kaza raporunda tüm ceset parçalarının 20.000 parça olduğu belirtilmiş ayrıca kapıyla beraber uçaktan fırlayan 6 kişinin 15 km geride cesetleri bulunmuştur. Adli Tıbba kaldırılan ceset parçalarından kimlik tespiti yapılarak her bir kişi için üzerinde isimlerin yazıldığı kutular halinde Paris’te definleri yapılmıştır. Kazanın ertesi günü İmam, papaz, haham ve Budist rahipler tarafından kendi inançlarında dualar edilmiş ve Müslümanlar için cenaze namazı kılınmıştır.
Uçağın düşmüş olduğu haberi Türk televizyonlarında verilirken Rona’nın evinden annesi Seniha Hanım’ın feryatları işitilir. Daha sonrasında Rona Altınay’ın Teşvikiye’de oturduğu sokağa ismi verilmiştir. Dünya havacılık tarihinin en büyük 4.faciası olarak kabul edilen bu kazanın yaşandığı ormana bir anıt mezar dikilerek ölen 346 kişinin isimleri mermere kazınmıştır.
Düşen uçaktan tek parça halinde hiçbir ceset bulunamadığı için Türkiye’de temsili mezarlar yapılmıştır. Rona Altınay içinse bu kazaya ithafen Aşiyan Mezarlığı’nda burun kısmı toprağa doğru bakan yani düşen bir uçak şeklindeki mezar taşı yapılmıştır. Görmüş olduğum enteresan mezar taşlarından biri olan bu uçak mezar taşının sol kanadında Rona’nın doğum tarihi, sağ kanadında ise vefat etmiş olduğu tarih kazınarak uçağın gövde kısmına da ismiyle birlikte bir fotoğrafı eklenmiştir.
Mezarının hemen ön kısmında da hayrat niteliğinde bir çeşme yaptırılmıştır.