GENÇLİK HAZİNESİ

Kendinizi öyle yetiştirin ki sizi kırpmaya gelenler sizde kendini fark etsin. En önemli kilitlerin anahtarının; sizin zihninizde, sizin eylemlerinizde, sizin kalemlerinizde, sizin ilminizde olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın.

Ayşegül SUBAŞI

Çizgi: Hasan AYCIN

Neydi o veciz söz,

“Âh GENÇLİK…”

Gençlik, her konuda sonunun muhakkak kendisine bağlandığı, zamanlar içerisinde en çok imrenilen, içindeyken değerini bilenin az olduğu, elinden akıp gidince hasretinin çekildiği, insanoğlunun en kıymetli hazinesi olan zamanın içindeki en görkemli dönemdir.

Gençlik, yeni dünyalara ve yeni hayatlara uçmak için kanat sahibi olmaktır bir anlamda. Çok az insan hayatını o kanatlarını kırptırmadan devam ettirir. Geri kalanlar ise etrafı elinde bahçe makası ile kanatlarını kırpmak isteyen ve kurdukları düzene göre oluşturdukları kalıpları dayatan insanlarla dolu bir ömür geçirmek durumunda kalır. Böyle bir hayat elbette insanın isteyebileceği bir şey değildir. Bu durum, insanı, sadece etrafındakileri memnun etmek için kendi ideallerini ve potansiyelini görmeden, keşfetmeden, o görkemli dönemden geçip gitmesine ve sonra da hep gençliğine hasret kalmasına neden olur. Oysa bu dönem insan hayatı için değerlendirilmesi ve geliştirilmesi gereken en önemli dönemdir.

O yüzden ben de diyorum ki;

“EY BÜYÜKLER! (anneler, babalar, öğretmenler…)

Karşımızdaki potansiyeli doğru bir şekilde yönlendirmek bizim en temel sorumluluğumuzdur. Bu yönlendirmeyi yaparken çok hassas olmalıyız. Zira bu niyetle yapacağımız eylemler sonucunda ya bir nesli öncü yaparız ya da ziyan ederiz.  Gençler için yapabileceğimiz en güzel şey, onları çok iyi gözlemlemektir. Bunu Hz. Zekeriya edası ile bir çiçek yetiştirir gibi özenle, dikkatle, ilgiyle yapmalı, güneşini ve suyunu tam alması gerektiği şekliyle vermeliyiz. Yetişkinler olarak, Zekeriya olma sorumluluğunu en güzel bir şekilde alalım ki Meryem’ler yetiştirebilme hayalimiz fiili dua olma yolunda adım olsun.

Allah Resulünün (SAV) İslam toplumunu inşa etmesi için gençlere önem verdiğini, en önemli savaşlarda yine gençlere güvendiğini, her daim gençlerin dilinden anlayarak isteklerini dinlediğini ve onları doğru yönlendirdiğini aklımızdan çıkarmayalım. Biz 21. yy gençliğini yetiştirirken bu düsturu örnek almayı ihmal etmemeliyiz.

Peki, gençlerimiz ne yapmalı? Onlara düşen bir görev yok mu?

Var tabi ki.

Göz aydınlığımız, GENÇLER!

Kendinizi öyle yetiştirin ki sizi kırpmaya gelenler sizde kendini fark etsin. En önemli kilitlerin anahtarının; sizin zihninizde, sizin eylemlerinizde, sizin kalemlerinizde, sizin ilminizde olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın. Koca çınar ağacını küçücük bir tohuma gizleyen Allah sizlerin özüne kim bilir neler gizlemiştir. Sorumluluk almaktan, verilen görevi hakkı ile en güzel bir şekilde yerine getirmekten, yeni işler denemekten hiçbir zaman geri durmayın. Zira zaman durup dinlenecek bir zaman değil; aksiyon alacak, kitleleri harekete geçirecek, dünyaya söz söyleyecek zamandır.

Necip Fazıl’ın da dediği gibi;

“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…’zaman bendedir ve mekân bana emanettir!’ şuurunda bir gençlik…”

Yani; imanlı, donanımlı ve aksiyon sahibi bir gençlik.