Gençler, belki de bu ahlaksız ve seviyesiz videolarla aile duvarlarını aşmanın, eğitimin sıkıcılığından kaçmanın, toplumun ahlak baskısını yırtmanın keyfini yaşıyorlar. Kendilerini o fenomenlerin yerine koymak istedikleri çok aşikâr.
Seyfullah ŞENEL
Yazar, Medeniyet TV Genel Yayın Yönetmeni

Biz gençken meşhur olmak çok daha “basit ve kâle alınmayan” bir olguydu. Artık meşhur olmak yerini fenomenliğe bıraktı ve bu bir ‘statü’ olmaya başladı. Fenomenlik, gençler arasında çok daha kıymetli fakat bir o kadar da basit bir yerde duruyor. Fenomenliğin en önemli basamağında ise “Youtuberlık” var.
Kimi Youteberlar kendi hayatlarını anlattıklarını söyledikleri ama aslında hiçbir şeyin anlatılmadığı filmle “meşhur” Cem Yılmaz’ı çok geride bırakabiliyor. Kimileri yedikleri acı biber videoları ile milyonlarca kez izlenebiliyor. Kimileri çocuklarının kundaktan itibaren yaptıkları her haltı “ayyy bak prenses ne yaptı” diyerek izlettirebiliyor. Kimi sözüm ona anne ve baba, 3 yaşındaki çocuğuna “waaaovv müthişsin aslanım” diye Harlem’den çıkmış bir aksan ile gaz vererek milyonlara ulaşabiliyor. Kimileri normalde evinizin ufak bir odasını boyayabileceğiniz kadar makyajı suratına boca edip “bu hafta ayazda kalmış mart kedisi” makyajıyla sizlerleyim diyebiliyor.
Bu saydığımız “youtuberların” milyonlarca takipçileri var, videoları milyarlarca kez izleniyor ve inanılmaz büyük paralar kazanıyorlar.
Çocuklar ve gençler bu fenomenleri neden gözlerini kırpmadan izliyorlar? Bu ilginin derinlemesine analize ihtiyacı var. Çocuklar belki de yüzlerce çeşit oyuncağın, abur cuburun, yiyeceğin, ürünün kullanıldığı renkli videoları keyifli buluyorlar ya da belki o çocuklar gibi olmak istedikleri için seyrediyorlar.
Gençler, belki de bu ahlaksız ve seviyesiz videolarla aile duvarlarını aşmanın, eğitimin sıkıcılığından kaçmanın, toplumun ahlak baskısını yırtmanın keyfini yaşıyorlar. Kendilerini o fenomenlerin yerine koymak istedikleri çok aşikâr. Sokakta veya okulda on çocuğa youtube kanalın var mı diye sormanız yeterli. Bir zamanlar “ya topçu ya popçu” kavramı yerini youtuberlığa bıraktı.
“Sanki ne olacak canım!” demeyin… 80’li yıllarda tek kanallı siyah beyaz TRT’de haftada bir yayınlanan Dallas, adeta ahlaksız bir dizi olarak yorumlanırdı; bugün ise Dallas’ı yeniden izleseniz, en muhafazakâr dizinin yanında bile daha muhafazakâr kaldığını görürsünüz.
Toplum ve ahlaki değerleri internet eliyle hızla değişiyor ve farkına varsanız da, varmasanız da, bu değişim aileyi, toplumsal yapıyı ve inancı temelden tehdit ediyor.
Meselenin daha da kötü yanı, anne-babalar, çocuklarının bu videoları izlemesinden mutlu oluyorlar. Yemeğini yemeyen çocuğa, ağlayan çocuğa, yaramazlık yapana hemen cep telefonundan bu videoları dayıyor ve etkisini de anında görüyorlar. Bu kafaya sahip olmalarındaki yeni atasözlerimizden biri de şu “çocuğumun sokakta ne yaptığını bilmemektense, evde masa başında video seyretmesi daha iyi canım”
Nedeni her ne olursa olsun, televizyondan daha tehlikeli hale gelen YouTube izleme bağımlılığı ve Youtuberların birçoğu, toplumu ve toplumsal yapıyı çok ciddi şekilde dinamitliyorlar. Pek farkında olmasak da Türkçesi bozuk, zihin dünyası kısırlaştırılmış; yaşayan ölüye dönüştürülmüş, okumayan, sorgulamayan, bomboş fenomenleri kendisine rol model edinen bir nesil tehdidi altında bulunuyoruz.
Bazılarımız bu nesle hadi canım “z nesli de neymiş” diye burun kıvırsa ve görmezden gelse de onlar üzerimize bir çığ gibi düşmeye hazırlanıyorlar.
Çocukların YouTube’da giderek daha fazla vakit geçirdikleri bir gerçek. Özellikle 2-12 yaş arası internet erişimi olan çocukların YouTube içeriklerinin tüketicisi konumunda oldukları anlaşılıyor. Youtube kanalları için içerik üreten bir sektör oluşmaya başlamış durumda. Sektör verilerine göre YouTube için üretilen içeriğin büyük çoğunluğu kız çocuklarına yönelik. Kız çocuklarına özel evcilik, makyaj, el becerisi içerikleri hazırlanırken 5 yaşında ki kız çocuklarının Anneleri onları çekerken makyaj videoları çektiği ve bunların da milyonlarca kez izlendiğini görüyoruz. Erkek çocuklara sunulan içerikler yeni oyuncakların, savaş oyunlarının tanıtımından veya ilginç, şaşırtıcı bilgilerden oluşuyor.
İyi de, Ne Yapacağız?
Çocuğunuzla birlikte bir parka gittiğinizi düşünün. Özellikle Anneler gözlerini biran olsun yavrularından ayırmazlar. Aman düşmesin, bir yeri incinmesin, kötü niyetli biri gelip çocuğumu kaçırmasın.
Youtube da tıpkı böyle bir oyun parkı aslında…
Çocuğunuzun incinmemesi için, YouTube ve benzeri bir çevrimiçi video deposuna erişimi varsa, ne izlediğini, ne izletildiğini incelemek zorundasınız.
Videoları denetlerken çocuğunuzun karşı karşıya kaldığı içeriklerden nasıl etkilendiğini gözlemleyin. İçeriğin fayda sağlamaktan ziyade zarar verdiğini düşündüğünüz anda gecikmeden müdahale edin. Bağırarak, korkutarak, parmak sallayarak veya azarlayarak değil karşınıza alıp bir yetişkin gibi konuşarak.
Çocuğunuzla izlediği içerik üzerine konuşun ve fikir alışverişinde bulunun. YouTube çocuklar için artık bir oyun parkı, çizgi film veya animasyon cennetiyse çocuğunuzun bu alanda düşüp ayağını burkmaması veya tanımadığı biri tarafından kandırılmaması için onu yalnız bırakmayın.