İnsan Vakfı tarafından Suriye’de İdlib’in kırsalındaki Endülüs Köyüne inşa edilen Mülayim Tekin İlk ve Ortaokulu’nun açılışı Aralık 2021’de yapıldı. Projenin ortaya çıkışı, inşa süreci ve İdlib hakkında okulun açılışında ve projenin yürütülmesinde katkıda bulunan İnsan Vakfı Kurumsal İletişim Sorumlusu Yunus Berk ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Yunus Berk, İnsicam dergisi için Mülayim Tekin İlk ve Ortaokulu’nu, İdlib’i ve Suriyeli mazlumları anlattı.
İNSİCAM

S: Endülüs Köyüne okul inşa etme fikri nasıl ortaya çıktı?
İnsan Vakfı olarak yıllardır Suriye’deki mazlumlara elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Mayıs 2021’de İdlib’te bir “İyilik Kermesi” açmıştık. Bir çeşit mağaza gibiydi. Bu mağazayı açtıktan sonra birçok ihtiyaç sahibi insan buradan faydalandı. Daha sonra bizim ortak kuruluş, orada bazı köyler olduğunu söyledi. Buralara da yardım götürelim dedik. Atkı-bere kampanyamızdan gelen hediyeleri buralarda dağıttık. Derken bir köye vardık. Bu köy Endülüs Köyüydü. Endülüs Köyünde eğitim kurumu ve çadır sıkıntısı vardı. Diğer köylerde en azından oturmuş bir düzen vardı ama bu köy tamamıyla fakirleşmiş bir köydü. Biz, ilk olarak buraya bir briket ev projesi yapmaya karar verdik. Halkın daha rahat yaşaması için öncelikli ihtiyaç olarak briket ev yapmayı düşündük. Kararımızı verdik. Bundan hemen sonra briket ev projesi başladı ve bu briket evleri bitirdik. Evler tamamlandı. Tabii bizim için de çok zor bir deneyim oldu. Düşünsenize biz alışmışız sıcak evlerimizde oturmaya, evde yapacak çok şeyimiz var, dışarı çıkıp istediğimiz yere gidiyoruz ama onların hayatı soğuk bir dört duvar arasında. Hatta dört duvara bile sahip olmayan binlerce insan var. Biz bu insanları çadırdan alıp, onlara 1+1 odaları, tuvaleti, duvarları ve çatısı olan sıcak bir yer inşa edebildik. Ama yine de Suriye’de yaşamak başlı başına zor. Daha sonra bu proje için burada bulunduğumuz süre zarfında bir okul gördük. Rastgele dolaşırken gördüğümüz bu okulda çocuklar derme çatma bir yerde eğitim görmeye çalışıyordu. Meraktan içeri girip bir baktık. Okul dediysem delik deşik çadırların içerisinde oturmuş çocuklar var. Çadırın içi ancak 150’ye yakın öğrenci alabiliyor. Delik ve dar çadırlar üstelik içeri soğuk giriyor. Bir düşünün okulun şartları böyle. Çocukların da hiçbir şeyleri yoktu. Biz tüm bunları görünce dedik ki biz buraya bir okul inşa edelim.
Türkiye’ye dönünce Endülüs Köyünün merkezine bir okul açmaya karar verdik. Hamd olsun, bu okul projesi Kasım 2021 gibi tamamlandı. Aralık ayında açılışımızı gerçekleştirdik. Şu anda 900 öğrenci eğitim görecek burada. 150 kişiden 900 öğrenciye çıkarmış olduk eğitim alan öğrenci sayısını. Sınıflara girdikleri zaman Türkiye’den gönderdiğimiz sıralar, sobalar ve araç gereçleri var artık. İnsan Vakfı bu ihtiyaçların tamamını üstlendi. Öğretmenleri ve okulun giderleri de dâhil. Elimizden geldiğince buradaki mazlum halkın yanında olmaya gayret edeceğiz inşallah.
S: Köydeki izlenimleriniz nelerdi? Ne gibi eksiklikler var İdlib’te?
Türkiye’de yaşayan bir çocuk için balon, sokakta gördüğü alelade bir oyuncaktır. Görünce birçoğu istemez, tepki bile vermez. Ne ki ya, bir balon? Oradaki çocuklar ise balon görünce çok mutlu oluyorlar. En ufak bir şey onları çok mutlu ediyor. Bir çikolata onlar için çok şey demek. Halk orada gerçekten çok fakir. Ne kadar yardım ederseniz edin onların çalışacağı bir yer olmadığı için kendi hayatlarını kazanamıyorlar. Yardımlar ise temel ihtiyaçlar düzeyinden öte gitmiyor. Her gün bombalara maruz kalıyorlar. Bir hayalleri yok, çoğunun bir mücadelesi bile yok. Kalmamış çünkü. Ellerinden tutmadıkça kalmayacak da. Elimizden geldiğince hep ne yapabiliriz diye düşünerek gitmeye çalışıyoruz.
S: Okurlarımız “Bizler bu insanlar için neler yapabiliriz?” diye sorsa…
Bir çocuğun yüzündeki küçücük bir gülümsemeye ortak olsunlar derim. Temel ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Babaları olmayan birçok yetim var Suriye’de, hayatta kalma mücadelesi veren anneleriyle birlikte sizi bekliyorlar. Kışın ayaklarında terlikle gezen çocuklar da var. “Elimizden ne gelir ki zaten” demeden, çok-az hesap yapmadan topyekûn bir hareketle oralara umut olmamız gerekiyor. Elimizden gelen neyse sürdürülebilir bir yardımla oralara dokunmak gerekiyor. Suriye çok büyük ve çoğu mazlum İdlib’e akın etmiş, buraya sığınmış durumdalar. Sığınan bu insanlara kardeşlik nazarıyla bakmamız gerekiyor. Müslümanlar olarak yapabileceğimiz her şeyi yapmalıyız. Suriye’nin İdlib kırsalının Endülüs Köyü, bizler için başlangıç ve hareket noktası olduysa sizler de bir başlangıç noktası belirleyip faaliyetler yapabilirsiniz.
Bakın, okul açılışında üç kez bomba patladı. Şahsen ben çok korktum. 900 öğrenci avluda bizi beklerken ve açılış neşesiyle doluyken patlayan bu bombalar hepimizi sarstı. Çocukların “Allahu Ekber!” diye bağırışları yankılandı. Okulumuzu bombalayacaklar korkusuyla ağlayan bir çocuk hepimizin yüreğini yaktı. Düşünsenize, zar zor bir okulunuz olmuş ama beş dakika içinde bir bomba düşebilir ve okulunuzu yıkabilir. Bu sebeple hayalleri kaybolan çocuklarla duygudaşlık yapmalıyız. Onlara umut olmalıyız. Sıcak bir oda, çikolata ve okul… Sıcak bir gülüş… Çok da bir şey istemiyorlar aslında.
S: Bu çocukların Türkiye’de olması daha iyi olmaz mıydı? Yuvalarında, İdlib’te daha mı mutlu çocuklar?
Bu çocuklar Türkiye’de elbette daha güvenli olurlar. Ama insan kendi memleketinde yaşamalı ve kendi topraklarını ihya etmeli. Orada kalanlar zaten gelmek istemeyen halk. Bizim memleketimiz burası, burada ölürüz burada yaşarız diyorlar. Aileleri bu çocukları burada doğurmuş, burada büyütmüş. Çocuklara sorunca İdlib’i sevdiklerini söylüyorlar. Memleketi burası çünkü. Çocuklar toprağından kopmak istemiyor. Türkiye’de de dışlanmak, öteki olmak istemez kimse. Esasen herkes kendi evinde kendi vatanında kalarak mücadele vermeli değil midir? Müslüman, Müslümanın elinden tutar. Suriye’ye hiç adım atmamış olan ülkemiz insanları, ötekileştirme ve ayrıştırma yapanların çoğunluğunu oluşturuyorlar. Oradaki yaşam şartlarını bir görseler… Kalanların kendi memleketleri için ölmeyi bile göze aldıklarını görmeleri lazım. Biz zorda kalanlara dokunmalıyız, ötekileştirme ve ırkçılık bizden değildir.