Kırk Kandil -12-

HABBAB B. EL-ERET (R.A.)

Müslüman olduğunu açıktan söyleyen ilk yedi kişinin Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir, Habbab, Suheyb, Bilal, Ammar ve Ammar’ın annesi Sümeyye olduğu ve Mekke müşriklerinin saldırılarına maruz kaldıkları gelen rivayetlerden anlaşılmaktadır.

Rıza SAVAŞ

Prof. Dr., Dokuz Eylül Üni. İlahiyat Fak. Emekli Öğretim Üyesi

İslam’i ilk kabul eden sahabilerden biri.

Temîm kabilesinden olduğu kabul edilen Habbab b. Eret’ın esir olarak Mekke’de Huzaa kabilesinden Ümmü Enmâr isimli kadının ya da oğlu Sabit’in kölesi olduğu, sonra azat edildiği ve Mekke’de yaşadığı rivayet edilmektedir. İslam geldikten sonra Habbab’ın bu dine giren yirminci Müslüman olduğu rivayet edilmiştir.   

İslam’ın ilk eğitimcilerinden kabul edeceğimiz Habbâb b. Eret’in okuma yazma bildiği için yeni nazil olan ayetleri İslam’a girenlere öğretirdi. Taha suresinin ilk ayetlerini bir sayfaya yazıp Hz. Ömer’in kız kardeşi Fâtıma ile kocası Said b. Zeyd’e öğretirken henüz İslam’ı kabul etmemiş olan Ömer içeriye girmiş, dinlediği ayetlerin etkisiyle Müslüman olmak istediğini bildirince Habbab ona Rasulullah’ın gizlendiği yeri söylemiş, o da gidip İslam’ı kabul ettiğini ilan etmişti. 

İslam’ı kabul ettikleri için ağır işkence maruz kalan kölelerden biri de Habbab’dır. Kızgın taşlar üzerinde işkence edilir, demirle dağlanır ve vücudunda kalıcı izler bırakan işkencelere katlanırdı.

Habbab müşriklerin işkenceleri sebebiyle Rasulullah’a; “Bize yardım dilemeyecek, Allah’a bizim için dua etmeyecek misin?” demiş, Rasulullah da geçmiş ümmetler içinde daha ağır işkenceler görenler olduğu halde dinlerinden dönmeyen müminlerin bulunduğunu anlatmış, yakında kurtulacaklarını söyleyerek kendilerine sabır tavsiye etmişti[1]

Müslüman olduğunu açıktan söyleyen ilk yedi kişinin Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir, Habbab, Suheyb, Bilal, Ammar ve Ammar’ın annesi Sümeyye olduğu ve Mekke müşriklerinin saldırılarına maruz kaldıkları gelen rivayetlerden anlaşılmaktadır. Rasulullah’ı, Amcası Ebu Talib, Hz. Ebubekir’i ailesi korurdu. Diğer beş kişiyi koruyan ve savunan kimse yoktu, onlar güneşin altında işkence edilirlerdi.[2]

İslam’a en sert muhalefette bulunan Mekke müşriklerinden As b. Vail, kılıç ve zırh yapıp satan Habbab’tan kılıçlar satın almıştı. Alacağını isteyince, As. b. Vail, Habbab’a “Senin dinine girdiğin Muhammed, cennet ehli için altın, gümüş, elbise ve hizmetçilerin olduğunu söylemiyor mu?” dedi. Habbab da: “Evet, söylüyor” dedi. As b. Vâil: “Öyle ise kıyamet gününe kadar bana mühlet ver, orada senin hakkını ödeyeyim. Ey Habbab! Allah’a yemin ederim ki sen ve peşinden gittiğin Muhammed, Allah katında benden daha üstün olmayacaksınız ve size verilecek nimet benden daha çok olmayacaktır.” dedi, işte bu olay üzerine şu ayetlerin indiği rivayet edilmiştir.[3]اَفَرَاَيْتَ الَّذٖي كَفَرَ بِاٰيَاتِنَا وَقَالَ لَاُو۫تَيَنَّ مَالاً وَوَلَداًؕ  /“Ayetlerimizi inkar eden ve “elbette bana mal ve evlat verilecek” diyen adamı gördün mü?”, “اَطَّـلَعَ الْغَيْبَ اَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْداًۙ  /“O, gaybı mı biliyor, yoksa Rahman’ın huzurunda bir söz mü aldı?”, “ كَلَّاؕ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَداًّۙ / “Hayır hayır, biz onun dediklerini yazacağız ve onun cezasını uzattıkça uzatacağız”, “ونَرِثُهُ مَا يَقُولُ وَيَأْتٖينَا فَرْداً /“Onun sözünü ettiği şeyler sonunda bize kalacak, kendisi de tek başına bize gelecek.”

İlk muhacirlerden olan Habbâb, Medine’de Külsûm b. Hidm’in evine misafir oldu ve Külsûm’ün Bedir Gazvesi’nden önce vefatına kadar onun evinde kaldı. Daha sonra diğer kimsesiz muhacirlerle birlikte Sa‘d b. Ubâde’nin evine geçti. Daha sonra da Suffede ikamet etti.

Habbab, başta Bedir olmak üzere bütün gazvelere katıldı. Hilafeti zamanında Hz. Ömer’i ziyarete giden Habbab’a halife, “Yanıma gel, bu meclise Ammar’dan sonra senden daha lâyık kimse yoktur” diye iltifat etmiş, Habbab da yıllar sonra bile belli olan sırtındaki işkence izlerini göstermişti.

Habbâb b. Eret 37/657 yılında, yetmiş üç yaşlarında Kûfe’de vefat etti ve orada defnedildi. Hz. Ali Sıffîn Savaşı’ndan dönünce Habbâb’ın kabrine giderek cenaze namazını kılmıştır. Muhtemelen orada yaptığı konuşmada şöyle demiştir: “Allah Habba’a rahmet eylesin. O, isteyerek Müslüman olmuş, itaat ederek hicret etmiş, mücahit olarak yasamış ve çeşitli işkencelere maruz kalmıştır. Elbette Allah güzel amel işleyen kimsenin ecrini zayi etmeyecektir.”

Habbab’ın oğlu Abdullah, babasının vefat ettiği yılın sonlarına doğru bir yolculuk sırasında eşiyle birlikte Hariciler tarafından sorguya çekildi. Raşid Halifeler hakkında ne düşündüğünü sordular. Abdullah’ın bu sahabileri övmesi üzerine kendisini ve hamile olan eşini öldürdüler.[4]

Habbab b. Eret, İslam’ın geldiği ilk yıllardan itibaren bu dine bütün benliği ile hizmet etmiş örnek bir Müslümandı.

Allah rahmet eylesin!


[1] Buhari, Sahih, İkrah, 1, Menaḳıbü’l-ensar, 29.

[2] Ebu Nuaym, Marifetü’s-Dahabe.

[3] Meryem suresi, 19/77-80.

[4] Taberi, Tarihu’l-Ümem, V, 81.