Meryem Güney ile Katı’ Sanatı Üzerine

1965 yılında İstanbul’da doğan Meryem Güney hattat Hasan Çelebi den Rik’a ve Nesih meşk etmiş, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, Türk İslam Sanatları Merkezi Katı’ Atölyesi’nde Dürdane Ünver ve Müjgan Başköylü hocalardan Katı’ icazet ve sertifikasını almıştır. Birçok özel koleksiyonda eseri bulunan Güney, aynı zamanda Kültür Bakanlığı sanatçısı olup, evli ve dört çocuk annesidir.

İnsicam dergisi olarak Meryem Güney ile Katı’ sanatının incelikleri, uygulanışı, tarihi ve Türkistan’dan Anadolu coğrafyasına uzanan serüvenini sizler için konuştuk.

İstifadenize.

İNSİCAM

  1. Kıymetli Hocam, nedir katı’ ? Nereden gelmiştir gönül soframıza?

Katı’, medeniyetimizin önemli bir parçası olan kitaplarımızı süsleme sanatlarından birisidir. Türk İslam Sanatları içinde önemli ve etkileyici bir yere sahiptir. Katı’ Arapça kökenli bir anlamda olup sözcük anlamı “kesmek”tir. Kâğıt veya deri üzerine çizilen bir motif veya yazının özel kesiciler yardımıyla kesilip çıkartılarak başka bir yüzeye yapıştırılması suretiyle elde edilen süslemelerdir. Dikkatlice yapılan oyma işleminde iki eser birden elde edilir. Oyulan parçaya “dişi”, oyularak çıkarılan kısma “erkek” oyma denir. Kullanılan malzemelerin başında doğal veya su bazlı boyalarla renklendirilmiş ve terbiye edilmiş iyi cins kâğıtlar, ebru ve fazla kalın olmayan fantezi kâğıtlar, oyma işlemi için ucu kıvrık küçük makas, kretuar ve bisturi üzerinde kesim yapılan mat cımbız, altın mühre fırça ve uygun boyalar gelir. Katı’, sanat tarihçilerine göre İslam dünyasının Orta Asya’dan gelmiş ve 15. yüzyılda önem kazanmıştır. Bu yüzyılın ilk ve en önemli sanatkârı Timur hükümdarı Hüseyin Baykara (Mirza)’nın himayesinde çalışan Heratlı Abdullah Katı’ Herevi’dir. İçinde katı’ sanatının en erken örnekleri bulunan “Fatih Albümü” ve bazı albümlerde sanatkârın eserleri mevcuttur. 16. ve 17. yüzyılda en parlak dönemini yaşayan bu sanat, 18. yüzyıl yarısından sonra gerilemeye başlamıştır. 19. yüzyılda dünyada ki ekonomik buhranlardan etkilenmiş, ciddi eserler verilememiştir. 20. yüzyılda Prof. Dr. Süheyl Ünver’in kişisel gayretleriyle tekrar canlandırılmıştır. Günümüzde ise doğru ve güzel çalışmalar ile yaşatılmaya, geleceğe aktarılmaya devam etmektedir.

2. Sizin katı’ ile tanışmanız nasıl oldu?

Ziyaretine gittiğimiz bir aile dostumuzun evinde gördüğüm üç boyutlu lale, aradığımı bulduğum, ismini bilmeden gönül verdiğim katı’nın ilk örneğiydi. Daha sonra Yıldız Sarayı’nda bu sanatın eğitiminin verildiğini öğrendim ve Dürdane Ünver hocamla tanışarak 2005’te bu sanata başladım. Katı’, sağlığım ve zamanım elverdiği müddetçe icra edeceğim ve öğrencilerimle geleceğe taşıyacağım, en güzele ulaşana dek durmayacağım sırlı bir medeniyet yolculuğu benim için…

3. Kıymetli Hocam, katı’ sanatında uygulanan motiflerin coğrafyamızla alakası hakkında neler söylemek istersiniz?

Süsleme sanatları, bulunduğu coğrafyanın inancını, kültürünü ve zevkini göstermesi bakımından farklılıklar gösterir. Bizim sanatlarımızda, İslam’ın kabulünden sonra insan ve hayvan figürlerinin kullanılmasının yasak olması etkili olmuş; geometrik desenlere, bitki ve çiçeklere ağırlık verilmiştir. Daha önce kullanılan hayvansal ve bitkisel motifler stilize edilmiştir. Soyutlaşan ve özgün bir kimlik kazanan motiflerle katı’ sanatının da içinde bulunduğu kitap sanatlarından mimariye, yaşam alanlarından mezar taşlarına kadar inancımızı ve ince zevkimizi ortaya koyan muhteşem eserler meydana getirilmiştir.

4.         Katı’ sanatı nerelerde uygulanır? Günümüzde farklı uygulama alanları var mıdır?

Kitap süsleme sanatlarımızdan olan katı, cilt kapaklarında, hat levhalarında, el yazmalarında, albümlerde ve hattatların malzemelerini koyduğu yazı çekmecelerinde uygulanmıştır. Günümüzde bunlara ek olarak başta hat sanatı olmak üzere tezhip, minyatür ve ebru ile birlikte tasarlanarak kıymetli tablolar ve objeler şeklinde, yaşadığımız mekânlara değer katmakta ve medeniyetimizin güzelliğini ve zenginliğini gözler önüne sermektedir.

Katı’ Sanatı: Meryem Güney

5.         Size yahut sanatınıza en çok tesir eden eserler hangileridir?

Dönemlerinin zevklerini yansıtan, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde muhafaza edilen “Fatih Albümü” içindeki 15. yüzyıl oymaları, 18. yüzyıla tarihlenen şu anda İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde korunan “Nişapuri Albümü” içindeki bahçe…

Yine 18. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen, Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde muhafaza edilen “Mehmet Selim Divanı”ndaki nefis çalışmalar ve aynı tarz süslemelerin yer aldığı Londra British Library’de muhafaza edilen şiir antolojisinin içinde yer alan vazolu çiçekler… Aynı yüzyılın sonlarına tarihlenen Derviş Hasan Eyyubi’nin yaptığı yazı çekmecesi, en çok beğendiğim eserlerdir.

6.         Katı’ sanatında hoca ve talebe arasındaki ilişki nasıldır? Günümüz katı’ sanatına bu anlamda genç talebeler iştiyak duyuyor mu?

Gelenekli sanatlarımızdan olan katı’da eğitim, usta-çırak ilişkisi şeklindedir. Verimli bir eğitim için hoca ve talebe arasındaki saygı ve iletişim oldukça önemlidir. Sabır ile hocanın eğitimine devam etmek, başarı ile doğru orantılıdır. Günümüzde büyük bir hevesle başlayan gençlerimizin çoğu gerekli sabrı gösteremeyerek eğitimlerini yarım bırakıyorlar, maalesef. Bu sanatın yaşaması için çaba gösterenler madden ve manen desteklenmeli, medeniyet miraslarımızdan birisinin taşıyıcısı oldukları unutulmamalıdır. “Marifet iltifata tabidir.”

7.         Hocam, malumunuz üzere katı’ sanatında Orta Asya’nın önemi ve rolü oldukça büyük. Bu konuda neler söylemek istersiniz

Sanat tarihçilerinin araştırmalarına göre katı’ bir halk sanatı olarak Orta Asya’da ortaya çıkmış, Timur ve Akkoyunlu Türkmenler döneminde gelişmiş, 16. yüzyıldan itibaren Osmanlılarda önem kazanmış ve 17. yüzyılda ülkemize gelen seyyahlar vasıtasıyla Avrupa’ya taşınmıştır. Kâğıdın keşfi ile ortaya çıkan kitap sanatlarından biri olan katı’, Uzakdoğu’da ve İslam sanatı tarihinde önemli ve etkileyici bir yere sahiptir. Günümüze ulaşmış en eski örnekler Orta Asya’da 8. ve 9. yüzyılda Uygurlar tarafından deriden oyulmuş kitap kaplarıdır. Bu, deri ve kâğıt oymacılığının İslam dünyasına kitap sanatları vasıtasıyla girdiğinin de bir kanıtıdır. Türkistan coğrafyası çok önemli sanatkârlar yetiştirmiş ve İpek Yolu vasıtasıyla önce Anadolu’ya sonra Avrupa’ya ulaşan katı’ sanatının ana vatanı olmuştur.

8.         Son olarak, katı’ sanatının inceliklerine dair bu sanata alaka gösteren genç kardeşlerimize neler söylemek istersiniz?

Bizim inancımızı, değerlerimizi, ince zevkimizi yansıtan son derece naif ve zarif, sermayesi sabır olan bir sanattır katı’. Eşsiz medeniyetimizi geleceğe taşıyacak olan göz bebeğimiz gençlerin, günümüz popüler kültüründen kurtularak kendi değerlerinin farkına varmaları için özellikle gelenekli sanatlarımız çok iyi bir vesiledir. Zira katı’, fıtratlarında olan edep, sabır, paylaşma, nezaket gibi hasletlerini geliştirdiği gibi bakış açılarını da geliştirir, daha da güzelleştirir.  Katı’ sanatı, ruhundaki güzellikleri merak eden ve arayış içinde olan gençlerimiz için bir vesile olabilir. Unutmayın ki güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür.

“Allah güzeldir, güzelliği sever”

Vesselam…

Çok teşekkür ediyoruz kıymetli hocam.