Kendi yaşamının kendisine de zaman zaman ilginç geldiğini ifade eden Karpat, 85 yıllık ömründe neredeyse boş zamanı olmadan yaşamış ve dağı delmedeki ısrarını hiçbir vakit kaybetmemiştir.
Betül ZEYREK
Eğitimci-Yazar

Bazı insanları dünyada iken tanımak, anlattıklarından, tecrübelerinden faydalanabilmek, yaşadığı dönem hakkında bilgi sahibi olmak açısından oldukça önemli ve değerli. İsmini ilk kez Dağı Delen Irmak kitabında duyduğum Sayın Kemal Haşim Karpat da bu simalardan biri. Okuduğumuz ya da araştırdığımız kitaplar hakkında bilgi sahibi olduğumuz isimleri şimdiki dönem ile değil de yaşadıkları dönem ile birlikte değerlendirirsek, daha doğru bir kanaate varmış oluruz diye düşünüyorum. O dönemi göz önüne aldığımız zaman, kitapta anlatılanlar hayli etkiliyor, üzüyor ve sarsıyor. Bu gibi değerli bilim insanlarını tanımak, o zaman elzemleşiyor. Kemal Karpat ile tanışmama vesile olan hocam, Sayın Mustafa Özel’e minnet duymam gerekiyor. Sayesinde Kemal Karpat gibi pek çok değerli ismi öğrendim, pek çok sima ile tanışma fırsatı buldum.
Elimdeki kitap, yaşamı tarih olmuş değerli bir insanın hatıratı. Bu eserin basılması da tıpkı eserin başkahramanı Karpat gibi sıkıntılı ve zorlu süreçler sonrası gerçekleşiyor. Ortaya çıkması için hem maddi hem manevi çok fazla çaba sarf edilen Dağı Delen Irmak, basımı sırasında ciddi sıkıntılar yaşıyor. Basımı durduruluyor, engellenmek isteniyor. Daha sonra ilk baskısı 2008 yılında İmge Kitabevi tarafından yapılıyor. Sonraki yıllarda Kemal Karpat kitapları Timaş Yayın Grubu tarafından basıma hazırlanmaya başlanıyor. Bu eserin ikinci baskısı Haziran 2010 yılında, elimde bulunan beşinci baskısı ise Ocak 2021 yılında İstanbul’da Timaş tarafından basılıyor.
Bu hatırat kitabında büyük emeği geçen ve söyleşiyi hazırlayıp hocanın hayatını bizlere aktarmada önemli görev üstlenen Sayın Kaan Durukan ve nehir söyleşileri yapan ve artık hayatta olmayan Emin Tanrıyar isimlerinden kısaca bahsetmek isterim.
Emin Tanrıyar, Eğitimci, gazeteci, yazar (D. 1952, Adana – Ö. 25 Eylül 2010 / Datça / Muğla). Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Bir süre İngilizce öğretmenliği yaptı. 1983’te gazeteciliğe başladı. Nokta dergisi haber müdürü, Tempo ve Ekonomik Trent dergilerinin yayın yönetmeni oldu. TV’de “Ateş Hattı” programını hazırladı. Muğla’nın Datça ilçesine yerleşti. 2010’da orada öldü. Dağı Delen Irmak, Kemal H. Karpat Kitabı (söyleşi, 2008) adlı bir eseri vardır.
Kaan Durukan, akademik, araştırma-inceleme, felsefe kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Kemal Karpat Hoca’nın öğrencisi ve aynı zamanda kendisi ile birlikte pek çok bilimsel faaliyetin de farklı sorumluluklarını üstlenmiş bir akademisyendir. Bu eserin aslında oluşması, öğrencisinin hocasına, “hatıratınızı kaleme almalısınız, herkes bu zorluklarla mücadeleyi bilmeli, okumalı” ısrarı ve ikna etmesi sayesindedir. Sadece Kemal H. Karpat değil, daha pek çok hocaya da bu gibi önerilerde bulunmuştur Durukan. Kemal Karpat külliyatına da elinden gelen katkıyı sunmuştur.
Kemal Haşim Karpat, 1923 Romanya-Dobruca doğumlu, 1946’da T.C. vatandaşlığına geçmiş, 1950’den bu yana ömrünün büyük bölümünü ABD’de geçirmiş bir tarih profesörü. Romanya’da azınlık, Türkiye’de muhacir ve Amerika’da göçmen olarak devam eden yaşam serüveni, 20 Şubat 2019 tarihinde (Madison, Wisconsin) ABD’de son buluyor.
Diğerlerinden bir farkı var Sayın Karpat’ın -kendi deyimiyle- “dağı delmeye azmetmiş bir ırmak” o. Yaşadığı bu sıkıntılar süresince birbirinden değerli ödüllerin de sahibi olarak engelleri aşmanın azimle ve kararlılıkla, pes etmeden yoluna devam etmekle gerçekleşeceğini de göstermiştir.
Karpat, yaşadığı bölgenin çok kültürlü olduğundan bahsederek, fikir dünyasının gelişiminde bu çevrenin ve özellikle de babasının etkili olduğunu dile getiriyor. Kökeni itibari ile de sıkıntılar yaşıyor, ötekileştiriliyor. Yaşamından kesitleri anlatırken bu ötekileştirmenin ondaki hayal kırıklıklarını da okumuş oluyoruz. Bu gibi yaşanan olumsuzlukların kendisini yıldırmadığını, bilakis başarısını arttırmada yardımcı olduğunu anlatıyor, sorulan sorulara cevap verirken bu durumu bulduğu her fırsatta dile getiriyor.
Ayrıca sözlü kültüre verdiği önemi de okuyoruz satır aralarında. Bunun için mücadele edilmesi gerektiğinden, yoksa unutulup gideceğinden dem vuruyor. Annesinin bahsinin geçtiği yerlerde, halk hekimi olduğunu anlattıktan sonra ondan öğrenmediği merhemler ve ilaçlar için duyduğu pişmanlığı da dile getiriyor.
Hem dini inançlarına bağlı kalmaya çalışmış hem de modern yönünü geliştirmeyi başarmış bir entelektüel olarak karşımıza çıkıyor ilerleyen sayfalarda Karpat. İki dünya ile de iç içe olmasının ona kazandırdıklarından, hayat görüşünü nasıl etkilediğinden ve sosyal dünyasının hangi yönde geliştiğinden bahsederek entelektüelliğin tek başına bir şey ifade etmediğini; aynı zamanda toplumundan haberdar olması gerektiğini dile getiriyor.
Ayrıca kendisini demokrat olarak ifade ederek, herkesin her konuda fikir beyan edebilmesine yönelik bir ideoloji benimsediğini ifade eden Kemal Karpat, Türklüğe ve Türkiye’ye olan sevdasını da her fırsatta dile getiriyor. Farklı ülkelerde, farklı üniversitelerde Türklük üzerine, Türkçe üzerine çeşitli projelere katılıyor, birçoğunu kendisi yönetiyor. Özellikle yakın dönem tarihi ile ilgileniyor oluşu, adının çokça duyulmasını sağlıyor. Dönemin olaylarına olan hâkimiyeti, yaşananı sürekli takip etmesi, geçmişte yaşananı yeniden incelemesi ve aktüel politika ile sürekli bağlar kurması, aranan isim olmasını sağlamış ve görüşüne sık sık başvurulmuştur. (ABD’de Beyaz Saray’a davet edilmesi gibi.)
Kendi yaşamının kendisine de zaman zaman ilginç geldiğini ifade eden Karpat, 85 yıllık ömründe neredeyse boş zamanı olmadan yaşamış ve dağı delmedeki ısrarını hiçbir vakit kaybetmemiştir. Yayımlanan onlarca makalesi, kitapları, düzenlediği ve zaman zaman da başkanlık yaptığı konferansları, üyesi olduğu akademik kuruluşları göz önünde bulundurursak yaşamındaki doluluğu daha iyi anlayabiliriz. Merak edenler için bu bahsettiğim konular başlıklar halinde kitabın sonunda yer alıyor, istediğiniz kaynağa ve bilgiye, makaleye, kitaba oradan ulaşabilirsiniz.
Kitabın dili oldukça hafif ve net anlaşılır olduğu için okuyucuyu yormuyor. Resimlerle zenginleştirilmesi ile daha keyifli hale geliyor. Hatırat olarak ortaya çıkan bu eser, otobiyografi olarak da düşünülürse Kemal Karpat’ı tanımak isteyen tüm dostlara bu eseri okumalarını önerebilirim.
Beni rahatsız eden bir iki husus, olumsuz yönde bir görüş oluşturmama sebep oldu; oldukça fazla kaynak taraması var lakin bazı kaynaklara baktığım vakit bir tarihçi tarafından kaynak olarak kabul edilemeyeceği kanaatine vardım. Ayrıca insanlarla yaşadıklarını yüzeysel anlatmış, hayatının neredeyse son altmış yılında (altı yıl süren evliliği dâhil) insanlarla ilişkilerinin hiçbir ayrıntısını anlatmamış. Dolayısı ile diyebiliriz ki yaşamını yüzeysel, bazı düşüncelerini ise derinlemesine ele almıştır.
Aldığı ödüllerden birkaç tanesini ekleyerek Kemal Karpat ile olan muhabbetimi sonlandırıyorum.
- “TBMM Onur Ödülü” 8 Aralık 2009.
- “Hizmet Madalyası Ödülü” (Türkiye ve Türk Tarihine Katkılarından Dolayı), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 11 Eylül 2006.
- “2005 Yılı Üstün Hizmet Ödülü” (Yılın Yazar Fikir ve Sanatçıları), Türkiye Yazarlar Birliği, İstanbul, 2005.
- “Türk Araştırmaları En İyi Kitap Ödülü” İstanbul Üniversitesi, 1999.
- “Türkiye Bilimler Akademisi Ödülü”, 1996.