Kimdir bilmiyorum ama benim kahramanım o botu gönderen kişi. O botun elime geçmesine vesile olan kişi. Ayaklarına taş değmesin.
Salih KAPLAN

Hanım benden önce uyanır sabah namazına. Beni sabah namazına o uyandırır her gece. O gece, her zamankinden daha önce uyandık beraber. Hem sabah namazı için de değildi bu defa. Memleketim Kahramanmaraş’a, baba evine gelmiştik ara tatil vesileyle. Gece 04:17 idi. Depreme baba evinde, ana ocağında yakalanmıştık.
Ömrümün en uzun bir dakikasını yaşadım. Sevgili eşim ile tek bir şeye odaklanmıştık: Canparem Aybükemize. Çok defa deprem tatbikatına katıldım. Ancak hepsinden farklı bir durumda yakalandık bu defa depreme. Uykulu gözler ile ve yanımızda 1.5 yaşındaki kızımızla…
Kendimizi dışarı attık ve güvenli olduğunu düşündüğümüz bir alana geçtik. Gün ağarınca hasarın boyutunu fark ettik. Sokaklarında büyüdüğüm cadde ve çarşılarında ortaokul öğrencisi iken simit satıp ayakkabı boyacılığı yaptığım şehir yok olmuştu.
Dediğim gibi ikametgâhım farklı bir ilde idi ve kısa süreliğine memlekete gelmiştik. Kızımıza ayakkabı almamıştık, aldığımız bez bitmişti. Temin edebileceğimiz açık bir yer bulmak imkânsızdı. 3.gün bir yardım tırından 23 numara bir bot ve 6 numara bir bebek bezi aldım. Botu kızımın ayaklarına geçirdiğimde kızım sanki ilk defa yürüyen heyecanlı kuzular gibi oradan oraya zıplayarak koşmaya başladı. Kızımın bu mutluluğuna ömrümün geri kalanını verirdim.
Kimdir bilmiyorum ama benim kahramanım o botu gönderen kişi.
O botun elime geçmesine vesile olan kişi.
Ayaklarına taş değmesin.