Mavera’da hikâyelerini okuduğum Rasim Özdenören, gazetenin ikinci sayfasında ve üst köşede günlük yazılar kaleme alıyordu. Bir süre şartlar gereği A. Gaffar Taşkın müstearıyla yazmaya başlayınca eminim ki benim gibi hiçbir okur bu kimdir diye bir arayışa girmemiştir. Müslümanca bir perspektif, kendine has bir üslup, konuyu aktarmadaki ustalığı ile gençler olarak bizleri ihya ediyordu.
Şeref AKBABA

Her mevsim yeni bir başlangıçtır. Tabiat yenilenir ve devridaim eder. Sünnetullahtır. Her mevsimin canlılar, özellikle insanların hayatında farklı etkileri ve yeri vardır. Karakışın özlettikleri olduğu gibi, sonbaharın, ilkbaharın da özlettikleri vardır. Özellikle kış mevsimi bahar havasında geçince buna sevinmez, üzülür insanlar. Kendine has hususiyetleriyle yaşanırken tabiat, hayat normal seyrinde devam eder. Kıymet bilirlik bu süreçlerde yaşananlarla ilintili olarak tebarüz eder. Şehre göç edenler, zor şartlarda yaşamış olsalar dahi köy yaşamının tabiatın döngüsüne odaklı mevsimlerini, aylarını, sosyal yaşamdaki etkinliklerini unutamazlar. Tabiat yenilenir, eşya ve yaşamı idame ettiren araçlar değişir, yeni doğumlar ve ölümler olur, ama hayat devam eder. Rahmetli Cahit Zarifoğlu’nun bir kitabına da isim olduğu gibi Bir Değirmendir Bu Dünya ve öğüterek devam eder.
İnsanlık tarihinde bilgi edinmenin, bilgiye ulaşmanın, bilgiyi ulaştırmanın çeşitli evreleri olmuştur. Sözlü iletişimden yazılı kaynaklara, matbaa sürecinden görsel ve sosyal medyaya kadar farklı dönemlerde şartların gerektirdiği araç ve aletlerle bilgi edinmiş, bilgilendirilmiş, ya da bilgiyi aktarmıştır insanoğlu. İlimler tasnif edilmiş, tasnif edilenler farklı kategorilere ayrılmış, formel ve informel olarak öğrenim süreci devam etmiştir.
Her insanın ve eserin toplumdaki etkisi nispetinde mevsimleri vardır. Yazılan eserlerden kimileri klasik olmuş, kimileri de yazıldığı dönem insanını besleyici olmuştur. Kadim kültürümüzde sözlü ve yazılı gelenek devam etmiş, kimi eserler hemen her yörede birey ya da topluluklar halinde okunur olmuştur.
Bir mevsim, bir dönem değil gelecek kuşakların da okuyacakları ve istifade edecekleri eserleriyle yaşayacak olan, bizlerin de yazdıklarıyla üzerimizde emeği olan, Müslümanca bir bakış, duruş ve Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler kaleme alan Rasim Özdenören, edebiyat ve düşünce dünyamızın öncü isimlerinden birisidir.
Büyük Doğu’nun son döneminde çıkan birkaç sayısını, Diriliş’i, Edebiyat ve o dönemde çıkan farklı dergileri de takip eden biri olarak, liseli ve üniversiteli dönemde bizim kuşağın okuduğu düşünce ağırlıklı bir gazete olan Yeni Devir’i severek okuyordum. Aynı dönemde yayınlanan Mavera Dergisi’nde şiirlerini, denemelerini, hikâyelerini okuduğum ustaları, gazetedeki köşe yazılarıyla da takip ediyordum. Gazeteyi her gün beklediğim gibi, Maverayı da her ay hasretle bekliyordum. Köşe yazıları, düşünce odaklı yazılardı. Kimi yazıları kesip saklıyordum. Bu dönemde takip ettiğim yazarların, dergi yayın hayatına son verdiğinde ve gazetede yazılarını nihayete erdirdiklerinden sonra da farklı yayın organlarında okumaya devam ettim. Bu yazılar kitaplaştı ve bugün de aynı tazeliğini koruyarak okunmaya devam ediyor.
Mavera’da hikâyelerini okuduğum Rasim Özdenören, gazetenin ikinci sayfasında ve üst köşede günlük yazılar kaleme alıyordu. Bir süre şartlar gereği A. Gaffar Taşkın müstearıyla yazmaya başlayınca eminim ki benim gibi hiçbir okur bu kimdir diye bir arayışa girmemiştir. Müslümanca bir perspektif, kendine has bir üslup, konuyu aktarmadaki ustalığı ile gençler olarak bizleri ihya ediyordu.
Bu deneme ustasının sonraları bir dergide yayınlanan söyleşisinde Üstad Sezai Karakoç’la tanıştıktan sonra yazmak istemediğini, kendisinin yazmak istediği hususları onun yazdığını düşündüğünü ifade etmesi beni çok etkilemiştir. Farklı şekillerde olsa da, ehl-i ilim, ehl-i kalem ve kelam olanların hayatında benzeri durumları yaşadıklarını okumuş veya dinlemişimdir. Ara verdiği yazı hayatı öncesi ve sonrasında kaleme aldığı ve kitaplaşan özgün edebi metinler, edebiyat ve düşünce dünyamızın köşe taşı sayılacak eserlerdir.
Edebiyat denince sözü ustaya bırakmak gerekir. “Edebiyat, kuşku yok ki, bir kültür ve uygarlık olayıdır. Çeşitli işlevlerinden biri de, ait olduğu uygarlığın inceliklerini, nüanslarını yakalamanıza yol açmasıdır. Alışılmış deyimiyle, daha önce bilmediğiniz ufuklar açar önünüze. Yeni bir mantıkla düşünmeye başlarsınız. Belki de mantığın dışında (fakat mantıksızca değil) düşünmeye başlarsınız. Edebiyat asıl gücünü, işte burada gösterir. Büyük sanat eseri karşısında, birbirinden farklı, birbirini tutmayan yorumlara ulaşılması, fakat her birinin kendi içinde tutarlı görünmesi, biraz da, o eserin, insanı apriori belirlenmiş bir mantığın dışında düşünmeye yol açan yönteminde aranmalıdır. Eserin gücü de, buradan kaynaklanmaktadır. Büyük sanat eseri, her mantık şemasına uyar, ama aynı zamanda uymaz da. Çağlar, anlayışlar değiştikçe, büyük eser de kendi içine yeni anlamlar katarak değişir, yenilenir. Bunu, büyük eserin her yeni yoruma açık bir yanının bulunmasıyla açıklayabiliriz.”(Ruhun Malzemeleri)
Rasim Özdenören ağabeyimize Allah’tan rahmet diliyorum.