Lâmı Cimi Olmayan Çizgiler

Aycın’ın çizgilerinde karanlığı yaran Mescid-i Aksa’yı görüyoruz. O, zifiri karanlıklar içinde parıltısını hiç kaybetmeden duruyor. Ve olaylar, onun önünde gerçekleşiyor. Kimi zaman Hanzala’yı görüyoruz, kimi zaman kendine silah doğrultan bir adamı, kimi zaman da direnişçileri…

Mükerrem MERT

Adaletin ve vicdanın yüzyıllardır yenik düştüğü bir meydandır, Kudüs. Kudüs meselesi yalnızca din meselesi değil insanlık, ahlak, hukuk ve karakter meselesidir de. Kudüs’ün özgürlüğü, dünya hukukunun özgürlüğüdür. Tutsaklığı ise dünya hukukunun tutsaklığıdır. Bu zulmü görmezden gelmek, insanlığa yapılmış bir hakaret ve adalete sıkılan bir kurşundur. Zulüm karşısında susmak, muhakkak bir insanlık suçudur. Her kim elinde ne iş varsa, onunla bu insanlık suçuna karşı durmalıdır. Kalemi olan sözüyle, sazı olan mızrabıyla, fırçası olan çizgisiyle, yumruğuyla, fikriyle zulmün her türlüsüne atışta bulunmalıdır.

“Bir taş at.

Bir taş daha at.

Bir şiir ateşle.

Bir yumruk yükselt.

Sesini yükselt.”

Tim Blunk

Bu taşlardan biri de, İbrahim Demirci şiirleri eşliğinde yayımlanan Hasan Aycın’ın “Kudüs Ey Ey” adlı karikatür albümüdür.

Çağlar boyu insanlık için siyah kötüyü, beyaz ise iyiyi sembolize etmiştir. Sanatçılar cenneti, melekleri, peygamberleri aydınlık; cehennemi, şeytanı, kötüleri karanlık olarak tasvir etmiştir. Orta çağda insanlar cehennemin ve kötülüklerin yer altında olduğuna inanmıştır (Çatal, 2021:151). Örneğin Hieronymus Bosch’un “Dünyevi Zevkler Bahçesi” adlı eseri böyledir. Orta çağdan kalma birçok gravür ve minyatürlerde de böyledir. İslam anlayışında ve Kur’an-ı Kerim’de de iyinin ve kötünün sembolü olarak siyah ve beyaz kullanılmıştır:

“O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, ‘İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın’ denilir.” (Âl-i İmrân/106)

“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.” (Bakara/57) Albümde yer alan kompozisyonlarda etkili bir kontrast kullanımı ile karşılaşmaktayız: Siyah ve beyaz. Bu kontrast, doğru ve yanlış, gerçek ve hayal, diri ve ölü gibi zıt kavramları anlatmada bir dil olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda perspektif yaratma ve arkada-önde ilişki kurmada da bir olanak sağlamıştır. Çizgiler kontrast dışında denge, boşluk, ritim,

vurgu gibi diğer tasarım ilkelerini (Şen, 2018: 776) de yansıtmaktadır. Figürlerin gösterişsiz olması, dikkati konuya ve fikre çekmektedir.

Aycın’ın çizgilerinde karanlığı yaran Mescid-i Aksa’yı görüyoruz. O, zifiri karanlıklar içinde parıltısını hiç kaybetmeden duruyor. Ve olaylar, onun önünde gerçekleşiyor. Kimi zaman Hanzala’yı görüyoruz, kimi zaman kendine silah doğrultan bir adamı, kimi zaman da direnişçileri…

Karikatürlerde, İsrail’in arkasındaki güçleri, kirli anlaşmaları, çocuklara doğrultulan silahları, zulüm karşısındaki sessizliği anlatan konuların da işlendiğini görmekteyiz.

Karikatüristik ironiyi ise daha çok Siyonist askerlerin tasvirlerinde görüyoruz: Minik bir kuş büyüktür (>) Siyonist askerden. Ellerindeki silahlara rağmen taşlardan korkup kaçan İsrail askerleri, Hasan Aycın’ın çizgilerinden kurtulamamıştır. Bu ironik azarlama, şaşkın mimikler ve ürkek vücut dilleri ile de desteklenmiştir. Çizgilerde en çok dikkat çeken, Hanzala’nın yüzünü bize dönmesidir. Filistinli Naci el-Ali’nin yarattığı hep on yaşında bir kahramandır Hanzala. Naci el-Ali, yüzünü saklayarak dünyanın sessizliğini protesto eden Hanzala’nın, Filistin özgürlüğe kavuşana kadar yüzünü göstermeyeceğini söylemiştir. Fakat ömrü buna yetmemiştir (Okray, 2021: 208). Buna rağmen, çizgileri Naci el-Ali’ye yakın olan Hasan Aycın, Hanzala’nın yüzünü bize gösterir. “Yüz, duyguların vitrinidir. Sevinç, hüzün, tedirginlik, korku, utanma, heyecan, şaşkınlık, öfke… hepsi orada sergilenir.” (Mert, 2020: 107). Aycın Hanzala’nın kızgın, kararlı ve cesur ifadesiyle gizemli duygularını dünyaya açar. Aycın’ın çizgilerinde Hanzala artık ellerini arkada bağlamak yerine bir taş almış ve zulmün, sessiz kalanların, silahların önüne geçmiştir. Dikenli olduğu söylenen saçlarını da Hasan Aycın güneşe yani uyanışa, ümide ve sabaha benzeterek yeni bir yorum getirmiştir.

Bu yalın çizgilerde birçok sembole de rastlıyoruz. Direniş, taşlarla ve yumruklarla; özgürlük ve şehadet, kuşlarla; kararlılık ve direnişçi ruh, köklerle; tutsaklık dikenli tellerle, Siyonizm korkulukla sembolize edilmiştir.

Bu gürültülü ve derin karikatürler kendi kendimize birçok soru sorma ihtiyacı doğurmaktadır. Aycın’da bu soru işaretlerinin sancısını hissettirme gayesi olduğu düşünülebilir. Aycın için çizmek, amaç değil yüce amaca hizmet eden bir araç olmuştur. Onun karikatürlerinde hedefi olmayan çizgi yoktur. Çok sayıda çizgiyle gevezelik etmektense birkaç çizgi ile öz olana değinmektedir. Hasan Aycın, boşa kurşun atmayan bir sanatçıdır.

KAYNAKÇA

AYCIN, H. ve DEMİRCİ, İ. (2018). Kudüs Ey Ey, İz Yayıncılık, İstanbul.

ÇATAL, S. (2021). Cehennemin Yer Altı ile Şeytanın Yer altı Tanrıları ile Özdeşleştirilme Durumuna Başlıca Mitolojiler Üzerinden Bakış. Akademik Açı, 1(2), ss. 147-160.

KOMİSYON, (2017). Kur’an Yolu Meâli, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara.

MERT, M. (2020). Ne Dedimse Kendime. Nüve Kültür Merkezi Yayınları, Konya.

OKRAY, Z. (2021). Kuşaklar Arasındaki Köprü: Canfeza ve Gaza. Bilgi Sosyal Bilimler Dergisi , 23 (1), ss. 195-221.

ŞEN, E. (2018).  Tasarım İlke ve Öğelerinin Minyatürde Kullanımı. İdil Sanat ve Dil Dergisi, 2018, 7(46), ss. 775-781.