Barış Yurduna Hareket: Yüceliş Manifestosu*

Kısırlaşan düşünce dünyamızda eyleme niyetli düşünsel çabanın karşılığı olma bakımından Yüceliş Manifestosu önemli bir çalışma. Yaz aylarında notlar alınarak okunacak kitabın yazarını tartışmaya davet ederek verimli bir çabayı örgütlemek mümkün. Hepimizin derdini dillendirmesi bakımından hepimizin katkı ve eleştirilerine açık bir çalışma olduğunu belirtmek yerinde olur.

Ahmet MERCAN

*Yazar: Temel Hazıroğlu, İz Yayıncılık, 2022, ss. 206.

Barış Yurduna Hareket, Temel Hazıroğlu’nun İnsan Gerçek, Yeni Arayış ve İleri Demokrasi Fikrinin Doğuşu, Katılım Ekonomisi, Yeni Zihin Yeni İktisat eserlerinden sonra okuyucuya sunulan yeni eseri.

Bir eseri tanıtırken yazarı hakkında edinilen bilginin önemine atıf yapmaya gerek yok. Kırk yıldır birlikte arkadaş grubu içinde konuşarak, tartışarak Hazıroğlu’nun öngörü ve çabaları ile oluşan “Yüceliş Fikri” üzerinde durmak gerek. Yaklaşık elli yıldır, düşünen, tahlil eden ve en önemlisi aynı derdi taşıyanlarla derinleşmeyi beceren, hemhal olan değişik bir yazardır Hazıroğlu. Bir açıdan teorisyen, diğer açıdan pratiği kaçırmayan bakış açısıyla öngörülerini ve hedeflerini günlük akışın elinden kurtarmayı başarır. Seksenlerden beri karşılıklı yakın diyalog birlikteliğimizden, onun sabiteler ve değişkenler üzerinde kurduğu teorilerin ve öngörülerin büyük oranda gerçekleştiğine şahit oldum. Temel Hazıroğlu’nun fikri üretimi, emeği önemseyen, ahlakı kaçırmayan duyarlılıkla dün, bugün ve yarını içeren bir tutuma sahiptir. Bu eserde de açıkça anlaşılacağı üzere geçmiş birikimi olumlu ve olumsuz yanlarıyla damıtarak günün ve yarının koşullarına uygun hale getirme çabası öne çıkar. Dünde kalan değeri alır ve yeniden yeni şartların ışığında yürürlüğe koyar. Nurettin Topçu’daki emek ve ahlaki duyarlılığa kayıtsız kalmaz. Sezai Karakoç ile son yıllarda yoğun birliktelikten beslenmesini ihmal etmeden “Yüceliş, Dirilişe dâhildir” iltifatını alabilmiştir.

Yüceliş Manifestosu, “Başka bir dünya mümkün” diyebilen herkesin dikkate alacağı bir eserdir. Kitap beş bölümden oluşuyor. İlk bölümde insan ve toplumu kuşatan temel ilkeleri oluşturan kavramlar yenilenen bir bakış açısıyla işleniyor. İkinci bölümde Tarihin Akışında önemli tahliller yer alıyor. Dört halife sonrası yozlaşan yönetim ve iktidar ilişkilerinin nasıl yeniden inşa edileceği bahsinde, “fonksiyoner şura” bahsi meselenin kalb mesabesinde. Üçüncü bölüm, Yüceliş felsefesini ele alıyor. Dünyaya bencilce sarılmanın ortaya koyduğu sonuçları, küreselliğin yırtıcı arka planını ele alarak meselenin insan algısıyla başlayacağının altı çiziliyor. İnsanın şerefli mahlûkat oluşu, ahlaki temelde birbirine yük olmadan toplumsalı kurmasının önemine atıf yapılıyor. Vahyin, Temel Haklar vurgusuyla insanlığı “var olma” sahasında, irade bahsinde özgür kılmasının altını çiziyor Hazıroğlu. Dünyaya bir yolcu gibi mekânı, zamanı ve insanı incitmeden “emanet bilinciyle” girmenin önemi üzerinde duruyor.

Temel Yasaların yer aldığı dördüncü bölüm, insanı ve insanlığı muhatap alan vahyin öngörülerinin pratikle birlikte işlendiği özgün bir yapıyı içeriyor. Yedi değer yasasıyla insan ve toplum ilişkilerini katılımcı, paylaşımcı ihtiyaç merkezli emek ve sermaye ortaklığı üzerinden önemli bir teklif sunuyor.

Adil ve ahlaki temelde bir BM yapılanmasının temel yasaları olabilecek bu yedi yasa, hakkaniyet ve ahlaki açıdan insanın maddi ve manevi yapısıyla uygunluk arz ediyor. Barış yurdunun dünya hayatındaki imkânı olarak ele alınan yasaların varlığı aynı zamanda Temel Hakları da teminat altına almanın bir imkânı olarak belirliyor.

Özellikle gençlerin ve gençlikle ilgilenen yapıların dikkatle okuyup birlikte tahlil edecekleri bu eser de nihayetinde eleştiri ve katkıdan azade değildir. Bu itibarla ilk eleştiriyi de Kant’ın ödev ahlakını aşma noktasında yazara ulaştırdım.

Eserin doğu batı seçmeksizin hikmet arayışını dostluk ve düşmanlık açmazlarına düşmeden başarması da ayrıca değer taşıyor.

Kısırlaşan düşünce dünyamızda eyleme niyetli düşünsel çabanın karşılığı olma bakımından Yüceliş Manifestosu önemli bir çalışma. Yaz aylarında notlar alınarak okunacak kitabın yazarını tartışmaya davet ederek verimli bir çabayı örgütlemek mümkün. Hepimizin derdini dillendirmesi bakımından hepimizin katkı ve eleştirilerine açık bir çalışma olduğunu belirtmek yerinde olur.