Prof. Dr. Mustafa Bilge:
“İslami doğrultuda eğitim yapan, ama sadece İslami okullarda değil, üniversitelerde vesairede eğitim yapan Müslüman çocuklara yardımcı olmak, mali açıdan eksikliği olan aile çocuklarına yardımcı olmak ve böyle bir nesil yetiştirebilmek idi İbnü’l Emin’in vakfiyesi. Tamamen eğitim üzerine odaklanmış bir vakfiyedir.”
Reyhan ÖZSOY

İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal Vakfı, Biyografi Enstitüsü ve İstanbul Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği, İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal’ın vefatının 66. yıl dönümü anma programına katılan konuşmacıların, İbnü’l Emin’in fikrî ve hükmî şahsiyetine dair konuşmalarından bir derleme yapmak istedik.
Biyografi Enstitüsü’nün bir çalışması olan İbnü’l Emin Videoları Serisi için hazırlanan kolajın ilk gösterimi de bu anma programında yapılmıştır. Seçkimizde, İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal’ın hayatını tematik olarak ele alan bu video serisinden izlere de yer verdik. Anma programı ve video serisinden yola çıkarak, İbnü’l Emin’in nevi şahsına münhasır yönlerini Prof. Dr. Abdullah Uçman’ın anlatımıyla tanımaya başlayalım.
“İbnü’l Emin, hakikaten eskilerin tabiriyle “nevi şahsına münhasır”, çok farklı bir şahsiyet. Tabii onun doğduğu, yetiştiği ortam, bugünden çok farklı bir ortam. Osmanlı kültür ve medeniyet hayatının son dönemlerinde, 1871 yılında dünyaya gelmiş. Onu tanıyanların değerlendirmelerinden öğrendiğimiz kadarıyla, sinirli bir nizaca sahip, çok alıngan bir kişi; ama bütün bunlarla beraber de çok hassas bir kalbi olan bir kişilik… Herkesten, çevresinden saygı ve hürmet bekliyor. Hatta 1935 yılında yaş haddinden emekli olduktan sonra birisi gelmiş ve onunla röportaj yapacak. “Vaktinizi nasıl geçireceksiniz?” diye bir soru soruyor. Hemen hiddetleniyor, “Boş geçirecek vakit mi var?” diye böyle hiddetlerini beyan etmiş… İbnü’l Emin’in söylediği bir söz vardır: “Önemli olan güzel yaşamak değil, (kendisinden sonra) ölümünden sonra hayırla yad edilmektir.”
İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal’ın hayatına dair kısa bir pasajı da programın sunucusu Fatih Demir’den dinlemekteyiz. Kendisi İbnü’l Emin’i şu şekilde takdim etmektedir:
“Devlet adamı, tarihçi, biyograf, bibliyograf, hat ve ebru sanatı uzmanı, mûsikîşinas İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde,17 Kasım 1871’de İstanbul’da dünyaya gelir. Babası Mühürdar Emin Paşa’nın teşvikiyle din, tarih ve edebiyatla meşgul olur. Devrin önemli hocalarından dersler alır. Zekâsı, hafıza gücü ve çalışkanlığı ile ömrüne yeri doldurulamayacak eserler sığdırır. İki dönemi birbirine bağlayan bir köprü vazifesi görür. Onu tanıyanlar için Bingül Emin yaşayan bir tarih ya da edebiyatımızın bir hülasasıdır.”
İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal’ın fikri hayatına yönelik bütüncül bilgiyi ise video serisindeki anlatımıyla Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk bizlere vermektedir:
“Şiirleri söz konusu olduğunda divan edebiyatı etkisindedir. Özellikle Abdülhamit döneminde, Tanzimat sonrasında divan edebiyatının bir yükselişini görüyoruz. Tanzimat’ın ilk dönemlerinde çok ilgi görmemekle beraber, özellikle Abdülhamit döneminde biraz da Muallim Naci’nin tesiriyle şairler ve yazarlar divan edebiyatı vadisinde eserler vermişlerdir. Bununla beraber İbnü’l Emin’in divan edebiyatına yönelmesinde bir geleneğin devamı olması, yani bir saray ve konak geleneğinin bir parçası olması da etkili olmuştur. Ayrıca halk şiiri tarzında da hece ölçüsünü kullanarak yazdığı şiirler söz konusudur. Şiirin yanında, döneminde özellikle Servet-i Fünun edebiyatının etkisiyle de çeşitli roman denemelerine giriştiği, bunları gazetelerde neşredip arkasından kitap haline getirmesi söz konusudur. Bu noktada yazdığı en önemli metin ‘Sabih’ adlı romandır. Küçük yaşlardan itibaren Arapça, Farsça ve Türkçeyi çok iyi derecede bilmesi ve bunu yazı sanatı halinde ifade edebilmesi, onun edebiyatta da başarılı olmasında, ayrıca daha sonra kaleme alacağı biyografi türünde metinlere yönelmesinde de etkili olacaktır. Bu sanatın dili başta edebiyat olmak üzere biyografi kitaplarında, Son Asır Türk Şairleri’nde, Son Sadrazamlar’da başta olmak üzere yazdığı eserlerde de bu dilin yansımalarına usta bir şekilde kullanılmasını görmemiz, takip etmemiz mümkündür.”
Anma programına da bilfiil katılan Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, salonda yaptığı kısa bir sunumla İbnü’l Emin ile İstanbul Üniversitesi arasındaki ilişkiye değinmektedir:
“İbnü’l Emin ve İstanbul Üniversitesi deyince konuyu aslında iki ana başlık altında değerlendirmek gerekir. Birincisi, sağlığında, özellikle Edebiyat Fakültesi hocalarının Tarih ve Türk Dili Edebiyatı Bölümü hocaları başta olmak üzere, pek çok konuda danıştığı, fikir aldığı, hatta belge aldığı, çalıştıkları konularda belge temin ettiği önemli isimlerin başında İbnü’l Emin gelmiştir. Onun konağına, o meşhur Dar’ül-Kemal olarak nitelendirilen konağına devam edenler arasında İstanbul Üniversitesi hocaları da bulunmaktadır… İkinci önemli husus, devamlı suretle zikredilen ve İstanbul Üniversitesi bünyesinde muhafaza edilen İbnü’l Emin evrakı, İbnü’l Emin’den kalan eşyalardır. İbnü’l Emin, vefatından önce, 1949 yılında bu eşyaları, kitapları, eşi benzer olmayan had defası ve bugün antika değerinde olan ev eşyalarını İstanbul Üniversitesi’ne bağışlamıştır.”
Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’un sunumunun ardından, anma programının sunucusu Fatih Demir, İbnü’l Emin’in cömertliğini şu şekilde vurgulamaktadır:
“Eli sıkıydı, yemezdi, içmezdi ve giyme kuşama para harcamazdı ama bir ömür boyu sabırla, cömertlikle topladığı kitapları üniversiteye ve biriktirdiği altınları yalnız hayır işlerine bağışlayacak kadar asil bir cömertlik göstermiştir.”
Son olarak, İbnü’l Emin’in hayır işlerindeki cömertliğini destekleyen bir diğer isim ise Prof. Dr. Mustafa Bilge olmuştur. Onun, İbnü’l Emin’in vakfiyesine dair söylemi şu şekildedir:
“İslami doğrultuda eğitim yapan, ama sadece İslami okullarda değil, üniversitelerde vesairede eğitim yapan Müslüman çocuklara yardımcı olmak, mali açıdan eksikliği olan aile çocuklarına yardımcı olmak ve böyle bir nesil yetiştirebilmek idi İbnü’l Emin’in vakfiyesi. Tamamen eğitim üzerine odaklanmış bir vakfiyedir.”
İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal Vakfı, Biyografi Enstitüsü ve İstanbul Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği, İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal’ın vefatının 66. yıl dönümü anma programından derlediğimiz bilgiler, İbnü’l Emin’in şahsi ve fikri hayatına dair anekdotlar sunmaktadır. Bu anekdotlar, Mahmud Kemal İnal Efendi’nin bir bilgi ve hikmet hazinesi olduğunu açıkça göstermektedir. Eserleri ve fikirleri, yaşadığı dönemdeki birçok aydına rehberlik etmiş, onların yolunu aydınlatmıştır.
Başta İbnü’l Emin Mahmud Kemal İnal olmak üzere, kültür hayatımıza şekil veren ve katkı sunan şahsiyetlerimizin ruhları şâd, Fâtiha’larımız hediye olsun.