Ya Şam’da ele geçirilen Sednaya hapishanesine ne demeli? Vahşetin ve barbarlığın en akıl almaz, korkunç işkencelerinin yapıldığı, rivayetlere göre Suriye’deki 60’tan fazla hapishaneden sadece biri. Esad rejiminin korkunç cinayetleri ve zulümleri günbegün daha fazla gün yüzüne çıkmakta. Suriye’de binlerce insanın ömrünün yok edildiği, kadın ve çocukların dahi bu cinayetlere maruz bırakıldığı gerçekler artık tüm dünyanın gözleri önünde sergilenmektedir.
Mucahid YILDIZ

Son yüzyılımızın en mühim iki hadisesinden birisi “Aksa Tufanı”, diğeri de “Şam İnkılabı”dır. Yarım yüzyıldan uzun süredir Esad rejiminin zulmünü yerle bir eden bu taarruz, Mekke’nin fethine benzer bir görüntü sergilemiştir. Büyük çatışmalar yaşanmadan, fazla kan dökülmeden, sadece 12 gün gibi kısa bir sürede muhalif güçler Şam’ı da düşmandan temizlemeyi başarmışlardır, elhamdülillah.
Acizane bu ordunun adının ‘İslam Ordusu’ olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Allah Rasulü’nün geçmiş savaşlarda olduğu gibi, Mekke’nin fethinde olduğu gibi emrettiği rükünlara harfiyen uyarak, karşılarına çıkanlara ya da çıkmayanlara zerre kadar zulüm yapmadılar. “Kaçanları görmezden gelin, kimseye zulmetmeyin” emrini bizzat başkomutan Ahmed el-Şaraa (namı diğer Culaani) vermiştir.
Müslümanlığın gereği olan bu şerefli duruşu, 7 Ekim’de “Aksa Tufanı”nı gerçekleştiren Hamas’a bağlı Kassam Tugaylarının şerefli erlerinde de gördük. Küfür ehli, medya ve diğer tüm araçlarıyla katil, tecavüzcü, vahşi, barbar insan gibi asılsız ithamlarla dünyayı kandırmaya çalışsa da yüce Rabbimize şükürler olsun ki buna muvaffak olamadı. Kendi yaptıkları korkunç zulüm ve işkencelerin Hamas tarafından yapıldığına dair en ufak bir delil bile bulamadılar, gösteremediler. Ancak Filistin’in farklı bölgelerinde ve özellikle Gazze’de siyonist rejimin vahşeti, tüm dünyanın gözleri önünde canlı yaşanmaya devam ediyor.
Ya Şam’da ele geçirilen Sednaya hapishanesine ne demeli? Vahşetin ve barbarlığın en akıl almaz, korkunç işkencelerinin yapıldığı, rivayetlere göre Suriye’deki 60’tan fazla hapishaneden sadece biri. Esad rejiminin korkunç cinayetleri ve zulümleri günbegün daha fazla gün yüzüne çıkmakta. Suriye’de binlerce insanın ömrünün yok edildiği, kadın ve çocukların dahi bu cinayetlere maruz bırakıldığı gerçekler artık tüm dünyanın gözleri önünde sergilenmektedir.
Suriye’de olduğu gibi, Müslümanların baskı altına alınarak adalet ve hak yolundaki kıyamlarının engellenmesi için birçok bölge ülkesinde benzer zindanların bulunduğundan kimsenin şüphesi olmasın. Bunların en başında elbette siyonist İsrail gelmektedir. Ortadoğu’da halkın özgürce yaşayamadığı herhangi bir ülkeye bakıldığında, benzer Sednaya’ların orada da bulunduğu muhakkaktır.
Bu bölgenin biraz daha doğusuna gittiğimizde, hâlâ Hindistan işgali altındaki Keşmir’de Mossad destekli Hint ırkçı rejimine karşı cihad eden yiğitlerin esir edildiği zindanların, Sednaya’dan hiç de farklı olmadığı görürüz.
Yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. 1979’da İran’da İslam Devrimi yapıldığında, insanları dehşete düşüren istihbarat örgütü Savak’ın meşhur Evin hapishanesi boşaltılmış ve burada yapılan işkenceler tüm dünyaya anlatılmıştı. Ancak ne yazık ki İran rejiminin aynı hapishanede muhaliflerine yıllardır benzer zulümleri yaptığını duymaktayız. Suriye’de idareyi ele geçiren Müslümanlar, Sednaya’yı müzeye çevireceklerini bildirdiler. İnşaallah bu sözlerine sadık kalırlar. Bu, her Müslümanın canı gönülden arzuladığı bir durumdur.
Aynı şekilde, ceberut bir diktatörün darbe ile yönetime el koyduğu ve halkın ilk defa seçtiği bir başbakan olan Muhammed Mursi’nin idamla yargılandığı Mısır’da da durum farklı değildir. Bilindiği üzere, daha sonra Muhammed Mursi mahkeme sırasında hayatını kaybetmiştir.
İsrail siyonist rejiminin işkencehaneleri ise tüm dünyadaki vahşet dehlizlerine örnek teşkil etmektedir. Dünyanın neresinde bu zulüm ve işkenceler yapılıyorsa, orada mutlaka bir siyonist danışman bulunduğundan hiç şüphemiz olmasın.
Şimdiye kadar Suriye’deki gelişmeler hepimizin yüzünü güldürüyor. Evvela İslam dünyasında, saniyen tüm insanlık için Aksa Tufanı ile birlikte bir umut kaynağı olmuştur.
Suriye halkının ataları sayılan Asurlular hakkında, Roger Garaudy’nin İlahi Mesajlar Toprağı Filistin isimli kitabının 16. sayfasındaki şu ifadeler, Şam İnkılabı’nın insanlara karşı tavrını görünce daha çok dikkatimi çekti: “Asurlular gerçekten mağlub ettikleri kavimlerin saraylarını ve kalelerini yıkıyorlardı, ama mabedlerine, dillerine ve kültürlerine dokunmuyorlardı. Dahası onlardan mirası devralıyor ve yayıyorlardı.”
Geride bıraktığımız yüzyıllık yakın tarihte, başta kendi memleketimiz olmak üzere Müslüman halk, bizdenmiş gibi görünenler tarafından aldatıldı. Sonuçta yine Batı’nın sömüren, çalıp çırpan ve zulmeden sistemine teslim edildi. İnşaallah aynı sükût-u hayali Suriye’de yaşamayız.