Unutulmamalı ki hepimizi üzen olay, aynı zamanda hepimizin ödevidir.
Ahmet MERCAN

6 Şubat tarihinde asrın depremi olarak nitelenen afetle yüzleştik. Millet ve devlet olarak bu afetin üstesinden gelmek için büyük bir çaba harcandı. Yurt içi ve dışından desteklerin gelmesi, bu büyük afetin tesirini azaltma noktasında önemliydi. Her olayda olduğu gibi bu afetin de bir tahlile, değerlendirmeye muhtaç olduğunu belirtmemiz gerekir. Afetin insan zihnine, ruhuna yansıması çeşitlilik arz eder. Metafizik alana yönelmeden önce fiziki mekânda neler yapılmalı ve bundan sonra bu tür afetlere karşı devlet ve toplum olarak nasıl hazırlık yapılmalı diye düşünme vaktidir.
Depremin etkisi geçmeden, hafızamızın unutan yanına yaslanmadan, geleceğe yönelik öngörülerimizi ele alma zamanıdır. Bu tür felaketler için üç boyutlu incelemeye ihtiyaç vardır:
- Deprem öncesi
- Deprem zamanı
- Deprem sonrası
Kahramanmaraş merkezli depremde bir bölgeyi kuşatan, 10 ili ve 13 milyon insanı doğrudan etkileyen, kış şartlarında vuku bulan bu ve benzer olayların verdiği ipuçlarını değerlendirdiğimizde, bir Afet Bakanlığı’na ihtiyaç olduğunu görürüz.
Fay hattında olduğumuzu düşünürsek ve ayrıca sel, orman yangını, fırtına gibi olaylar karşısında envanteri, örgütlenmiş yapısı ve eğitimli insan unsuruyla olaylara müdahil olan yapının ihtiyacı, bu depremle birlikte daha etkili hissedildi.
Ayrıca depreme ve diğer afetlere karşı alınacak önlemlerin sürekliliği, bundan böyle daha da önemli olacaktır.
- Öncelikle, fay hattında yüksek katlı binalar yerine üç katı geçmeyen yapıların her açıdan daha uygun olacağı meselesi karara bağlanmalı.
- Son inşaat yönetmeliği yeniden gözden geçirilmeli ve gelişen yapı malzemeleri ışığında değerlendirmeye alınmalı.
- Betonarme yapıların yerine, bu bölgelerde farklı tarz ve malzemeler, iklim şartları da dikkate alınarak masaya yatırılmalı.
- Yapılan her inşaat sonrası binaların kimlik kartı bir saç levha olarak girişte asılmalı. Bu kimlik kartında; binanın yapım özellikleri temelden çatıya kadar, elektrik, doğalgaz ve su tesisatını da içine alarak belirtilmeli. Bu bilgiler, zemin etüdünde kullanılan malzemenin cinsi ve markasını da içermeli.
- Binayı yapan müteahhit, mühendis ve kontrolü yapan yetkilinin de ismi bu kimlik kartında yer almalı ve yapılan hatalarda eksikliğin kime ait olduğu yargıya açık olacak şekilde, yapım aşamasında bilinmesi sağlanmalı.
Deprem veya başka bir afete hazırlık, yaşanmışlıklar üzerinden bilinçli bir çabayı gerektirir. Deprem anından itibaren sekiz saat içinde, alanda alternatif yaşam alanı kurabilmek için önceden ihtiyaçların belirlenmesi, ulaşımın nasıllığı, insan unsurunun devreye alınması, kısaca depremin yönetilmesi gerekir.
- Bakanlık bundan ötürü önemlidir. Öncelikle depreme karşı eğitimin yanında, en kısa sürede bölgeye varmak için kara, deniz ve hava yollarının kullanılması elzemdir. Kara yollarının tahrip olduğu düşünülürse, helikopter marifetiyle bölgeye insan ve acil ihtiyaçları indirme imkânı hasıl olur.
- Felaketlerde devletin yanında özel sektörün imkanlarından istifade de önceden mevzuatta sağlanmış bir bilinç haline dönüşmesi elzemdir.
- İnsan unsurunun profesyonel yanında büyük oranıyla gönüllü olması kaçınılmazdır. Bakanlık ve STK’ların bünyesindeki insan unsuru, teknik teçhizatı kullanma becerisine ve kurtarma tekniklerini bilme düzeyine taşınıp hazır tutulmalıdır.
- Deprem öncesinde STK’lar ile sağlanan iş birliğinde, her bir dernek ve vakfın insan ve malzeme gücü, önceki saha çalışmaları kayıtlanarak sağlıklı iletişim içinde olmalı ve çeşitli ortak tatbikatlar yapılmalı, teorik ve pratik eğitimler programlanmalı.
- Depremde en önemli konu, ulaşım ve müdahale gücüdür. Deprem anında ilk faaliyet, kurtarma çalışması yapılırken eşgüdümlü olarak yaşam alanı inşasına da başlanmasıdır. Bunun için gelişen teknikler ve farklı malzemeler devreye alınmalıdır. Mesela modüler ahşap deprem evleri, açılacak yarışma ile devreye alınabilir. Bir aileyi barındıracak, çabuk kurulan ve tekrar toplanma imkânı olan, içinde tuvalet ve banyosu bulunan konteynırdan ilhamla, iklim şartlarına uygun evler mümkün.
- Fay hattındaki şehirlerin deprem anındaki toplanma bölgelerinde yapılacak evler için alt yapı, su ve kanalizasyon önceden hazırlanmalı ve deprem evleri bir saat içinde monte edilecek hızla devreye alınmalı.
- Aynı anda, sahra hastaneleri, dokümantasyon merkezi gibi ilgili idari ihtiyaç mekanları kurulmalı.
- Sevk ve idare bir merkezden ancak pratik dikkate alınarak yapılmalı. STK’lar önceden bilinen imkanlar ve becerileriyle yönlendirilmeli ve önleri kesilmemeli, karışıklığa meydan verilmemeli.
- Diğer yandan hasta ve yaralıların tedavisi için Sağlık Bakanlığı ile sağlık konusundaki STK’lar ile iş birliğine girilmeli. Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalı.
- Cenaze işleri ile de Diyanet ile iş birliği içinde kayıt ve defin işlemleri yürütülmelidir.
- Halktan gelen yardımların hızlı ve kargaşaya mahal vermeden, STK’lar eliyle mağdurlara ulaştırılması sağlanmalıdır.
- Deprem bölgesinde oluşturulacak Bilgi Merkezi sayesinde sağlıklı bilgilerle paniğin önüne geçilmeli ve medyaya ev sahipliği yapılmalı.
- Yurt dışından gelen ekiplerin yönlendirilmesi, takibi ve hizmetleri özel bir ekip tarafından yapılmalı.
- Afet Bakanlığı, afet anında bütün bakanlıklarla önceden belirtilmiş mevzuat gereği, ihtiyaç merkezli paylaşıma girmeli ve Afet Bakanlığı’nın olay anındaki konumu, bir üst makam olarak yine önceden yasa ile belirtilmiş olmalı.
- Deprem sonrası rehabilitasyon çalışmaları, eğitim desteği ve moral değerlerin yükseltilmesi bir dizi çalışmayı gerektirir. Bu durum yine devlet ve STK’lar yoluyla ortak çalışmalar üzerinden gerçekleştirilebilir.
- Her afet sonrası bakanlık bünyesinde değerlendirme yapılır. Kamuya yansıyan aksaklıklar, organizasyon eksikliği ve diğer bütün aşamalar masaya yatırılır ve kamuoyu ile paylaşımlar yapılır. Yeni bir çalışmaya daha az kusurla hazırlanmak için iç ve dış eleştirilerin alınıp değerlendirilmesi önemlidir.
- Deprem sonrası kalıcı konutlara geçiş konusu için oluşturulan arşiv, ilgili bakanlık ile paylaşılır.
- Kalıcı konutlara taşınma sonrası modüler yapılar itina ile eksikliği giderilerek toplanır.
Sıraladığımız maddelere başka ilaveler de eklemek mümkün. Ele aldığımız yaklaşımda en önemli kısmın, afet öncesi duruma denk düştüğünü görüyoruz. Bu durumdan da bir bakanlık ihtiyacını hissetmek mümkün. Diğer taraftan devlet-millet iş birliğinin önemi, sağlıklı iletişim ve verimli koordinasyondan geçtiği açık. Afete karşı önleyici tedbirlerin alınması, teknik birikim ve becerilerinin arttırılması, insan unsurunun motivasyon, eğitim ve organizasyonunun önemi kendiliğinden öne çıkmaktadır.
Elbette bütün tedbirlere rağmen can kaybı tamamen önlenecek diyemeyiz. Biz tedbir almakla sorumluyuz. Takdir Mevla’nındır. Bu yazı boşluğa yapıştırılmış bir öneridir. Afetin büyüklüğü, Afet Bakanlığı’nı işaret etmektedir. Hem de bu bakanlığın tepe yöneticileri ve bakanı, bürokratik mevzuatın ağırlaştırıcı etkisine teslim olmayan, araziden yetişen kişilerden olmalıdır.
Unutulmamalı ki hepimizi üzen olay, aynı zamanda hepimizin ödevidir.