Kudüs kutsaldır, mübarektir, berekettir ve bereket getirir. Ben bunu Kudüs ile ilgili çalışmaya başladıktan sonra hayatımın her aşamasında görüyorum, elhamdülillah. O yüzden ilgili ayeti buraya ekliyorum ki üzerinde daha fazla düşünelim ve Rabbimizin muradını anlamaya çalışalım.
Elif ATABAŞ
Kudüs Araştırmaları Blog Sorumlusu

Şimdilerde tam zamanlı anne ve ev hanımı…
Eckhart Tolle “Şimdinin Gücü” kitabında böyle tanıtıyor uzun yıllar bankacılık yapmış olan eşini. Bu ifade şimdilik bir köşede dursun.
Pandemi ile hayatımıza bambaşka bir pencere açılmış, evlerimize açılan bu pencere ile her türlü derse katılma imkânı bulmuştuk. Üniversite eğitimimi Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde ekonomi alanında Almanca dilinde tamamladım. Bilmem o yüzden, bilmem içimde bitip tükenmeyen okuma aşkından mıdır bilinmez, ilgimi çeken her eğitime katılmaya başladım. Baş rolleri ise emekli vaize kıymetli hocamız Fatma Bayram ve Ortadoğu uzmanı Zahide Tuba Kor almıştı kısa sürede. Günlerimi ve akşamlarımı dolduran eğitimlerin biri bitiyor, diğeri başlıyordu. Bu esnada büyük oğlum ilkokula gidiyor, küçük oğlum ise öğle saatleri az da olsa uyuduğu için kendime alan açılıyordu.
Hikayemin biraz daha evveline gidecek olursam, evlendikten sonra evin ve çocukların tüm ihtiyaçlarını giderip akşamları da kendime vakit ayıracağımı zannederdim. Bunun gerçekten bir zan olduğunu şu an çok daha iyi anlıyorum. Neyse ki Fatma Bayram hocamızın dersleri sayesinde beş dakika bile vakit bulduğumda, okuyup yazabileceğimi, insanın bu şekilde denemelerle konsantrasyonunu artırabileceğini öğrendim. Önemli olan insanın sevdiği şeyi yapmasıydı çünkü. Şimdi çocuklar evde tabiri caizse top patlatsalar, yanlarında o günkü okumamı yapabiliyorum, hem de büyük bir zevkle. Böylelikle her akşam yorgun argın bir halde hiçbir şey yapamamazlıktan ve devamında ertesi gün o gönül yorgunluğu ile aynı planları tekrar tekrar yapmaktan kurtulmuştum.
Aldığım online derslerle, aslında tarihi ne kadar da çok sevdiğimi anladım. O gün bu gündür Zahide Tuba Kor hocanın tüm online eğitimlerini takip ediyorum. Viyana’dan yüksek lisans ile mezun olmuş, işimden ise annelik tarafım ağır bastığı için istifa etmiştim. Pandemi ile hayatıma giren dersler sonucunda, tarihe olan ilgimi keşfetmemle bu alanda doktora yapmaya karar verdim. Ankara Sosyal Bilimler Enstitüsü benim için bu konuda biçilmiş kaftandı. Hem Ortadoğu hem de Kudüs alanında lisansüstü programları vardı. Evde bu niyetlerle önce dil sınavına hazırlanmaya karar verdim. Bir yandan da online İngilizce konuşma dersi alıyordum. Çünkü doktora eğitimi İngilizce idi. Tam sevdiğim ve karar verdiğim bir yolda ilerlerken, eşimin işi nedeniyle yurt dışına çıkmamız gerekti. Hızlı bir toparlanma ile yeni evimize ve bu güzel şehir Saraybosna’ya yerleşmiştik. Ama doktora programı ne olacaktı şimdi? İlk günler buradaki şartları araştırıp, yine yoğun bir şekilde İngilizce çalışmalarıma devam ettim. Lakin tam olarak istediğim alanda çalışamayacağımı anlayınca, bu niyetimi Türkiye’ye dönüşe ertelemeye karar verdim. Ama içim dolup dolup taşıyor ve öğrendiklerimi paylaşma ihtiyacı hissediyordum. Ardından bir blog açmaya karar verdim. Madem bildiklerimi paylaşmak istiyordum, bloğumda katıldığım derslerin ödevlerini, Ortadoğu’ya dair notlarımı ve Balkanlar’ın bu güzel şehirlerinde gördüğüm ecdad yadigarı eserleri paylaşabilirdim.
Tüm bunları neden mi anlattım? Bir köşeye koyduğumuz tam zamanlı anne ve ev hanımı ifadesine gelelim. Bu sözü okuduğumda kendimi bir başkasına bu şekilde tanıttığımı hayal ettim. Ama nedense bu cümleyi kurarken içinde ve içimde bazı şeyler eksik kalıyordu. Bunu bana ve benim durumumda olan annelere yani çalışmayıp anneliği tercih edenlere hissettiren faktörler elbette ki bir bahsi diğer. Tüm bu yaşanmışlıkların sonunda tecrübelerim doğrultusunda geldiğim nokta ise herkesin iş tanımını gönül rahatlığı ile yapabilmesidir. Ve bunun illa da 9-18 arası gerçekleşen bir mesai olmak zorunda olmadığıdır. Tüm bu hikayemi bir kişiye dahi olsa örneklik teşkil etmesi, “çalışan” ve “çalışmayan” herkesin istediği ve sevdiği bir alanda yaptığı hiçbir gayretin boşa gitmeyeceğini anlatmak için paylaştım. Benim özelimde bu sevilen alan İnsicam dergisinin de bu ayki konusu olan, Kudüs oldu.
Kudüs kutsaldır, mübarektir, berekettir ve bereket getirir. Ben bunu Kudüs ile ilgili çalışmaya başladıktan sonra hayatımın her aşamasında görüyorum, elhamdülillah. O yüzden ilgili ayeti buraya ekliyorum ki üzerinde daha fazla düşünelim ve Rabbimizin muradını anlamaya çalışalım.
İsra Suresi, birinci ayet: “Kulu Muhammed’i geceleyin, Mescidi Haram’dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksâ’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O’dur.”
Hayatımın ve ajandamın tam ortasında yazan Kudüs takvimimde öncelikli olarak oluşan niyetler ise şu şekilde:
- Kudüs Tarihini öğrenmek.
Eğitim dili olarak Türkçe’den sonra İngilizce ve Arapça kaynaklar ilk tercih olmalıdır. Şimdilerde çok moda olan İbranice öğrenmek meselesine de değinmeden geçemeyeceğim. Suna Durmaz hocamızın ifadesi ile bu alanda İngilizce ve Arapça’dan sonra İbranice öğrenilmeli, günümüzde İbranicenin tam anlamıyla bir propaganda dili olarak kullanıldığı unutulmamalıdır.
En son çıkan ve oldukça kapsamlı 4 kitap, derya deniz iki blog ve her an elimizin altında bulunabilecek bir uygulamayı, bu alanın meraklıları için eklemek istiyorum:
- Zahide Tuba Kor: https://ortadogugunlugu.blogspot.com/
- Kudüs Araştırmaları Platformu: https://kudusarastirmalari.org/
- Mehmet Esmer: Kudüs Rehberi: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.kudusrehberi
- Kitaplar:
Hece Dergisi Kudüs Özel Sayısı
Mehmet Esmer: Mescid-i Aksa Rehberi
Abdulfettah el-Awaisi: Mescid-i Aksa’nın Özgürlüğü İçin Stratejik Planlama
Nuh Arslantaş, Eldar Hasanoğlu: Kudüs: Vahiyle Kutsanan Şehir
- Her fırsatta Kudüs’ü ziyaret ederek bu davaya sahip çıkmak,
- Bu konuda Taha Kılınç Hocamızın üç yazısı çok önemli:
Kudüs’e gitmek şarttır
http://m.gencdergisi.com/9129-kuduse-gitmek-sarttir.html
Kudüs nasıl gezilmez?
https://www.yenisafak.com/yazarlar/taha-kilinc/kudus-nasil-gezilmez-2045115
Çıkış nerede?
https://www.yenisafak.com/yazarlar/taha-kilinc/cikis-nerede-2041456
- Kudüs’e her gün vakit ayırmak. Yunus Suresi’nde geçen Musa (a.s)’ın şu güzel duasını da hatırlayalım:
﴾84﴿ Mûsâ “Ey kavmim!” dedi, “Eğer Allah’a iman ettiyseniz, gerçekten O’na teslim olduysanız, artık yalnız O’na güvenip dayanın.”
﴾85﴿ Onlar da şöyle karşılık verdiler: “Yalnız Allah’a dayanıp güvendik. Rabbimiz! Bizi o zalimler için imtihan aracı kılma!
﴾86﴿ Merhametinle bizi o inkârcılar güruhundan kurtar.”
Bugün hâlâ, Kudüs’te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi’nin anahtarları iki Müslüman ailenin elinde bulunmaktadır. “Tarih boyunca toplumlar arası çatışmalara neden olan “kutsalın paylaşımı” sorunu konu edinildiğinde, herhalde Kudüs’teki Kamame Kilisesi’nden çok daha açık ve çarpıcı bir “örnek alan” bulmak mümkün değildir. Hristiyanlık inancının evrensel merkezi olan bu ibadetgâh, bir yandan çeşitli mezhepleri bir araya getirirken, diğer taraftan yüzyıllar boyunca aynı mezhebe inanan gruplar arasında dahi şiddetli çatışmalara yol açmıştır. 1186 yılında Kudüs Haçlıların elinden alındıktan sonra, çeşitli Hristiyan cemaatleri arasında tartışmayı önlemek maksadıyla anahtarlar Nuseybeh ailesine verilmiştir. Osmanlı devleti kadimden gelen bu uygulamayı değiştirmeden devam ettirmiştir. 1831 yılında İbrahim Paşa, koruyuculuğu Nuseybeh ailesi ile Yudeh ailesi arasında paylaştırmıştır. Şu anda Yudeh ailesi anahtarları elinde tutmaktadır, Nuseybeh ailesi ise kapının açılmasından sorumludur” (Avcı, Yasemin; Yazıcı Özdemir, Ömür, Kudüs Kamame Kilisesi: Hristiyanlığın Merkezinde Osmanlı Mirası ve Statüko Meselesi, CTAD, Yıl 15, Sayı 29 (Bahar 2019), s. 35-58.)
Bu örneği her daim hatırda tutmak da yarar var. Taha Kılınç hocanın çoğu konuşmasında dile getirdiği gibi, bugün Kudüs’ün fethini isteyen biz Müslümanlar, onun barış ve sükûnet içinde yönetilmesini sağlayabilecek miyiz? Bunun için hazır mıyız?
Tam zamanlı anne ve ev hanımı olarak ben bu hazırlığın neresinde olabilirim diye başladığım bu yolculukta, Rabbim beni ve bu yolda gayret gösteren her Müslümanı muvaffak eylesin inşallah.