Gazze “İnsan”ı Savunuyor

Bugün bütün dünyada kalbiyle irtibatı kesilmemiş her dinden, her kültürden, her fikirden insan Gazze’yi kendi davası biliyor ve İsrail karşısında taraf oluyor. Bunun sebebi saldırıya uğrayanın ve kayıtsız şartsız savunulması gerekenin ‘insanlık’ olduğu gerçeğidir.

Gökhan ÖZCAN

Yazar

Gazze’yi sadece belli bir bölgenin, etnik olarak Arap olan belli bir grup insanın meselesi olarak görenler dünyanın şu anda ne yaşadığına dair en ufak bir fikre sahip değiller. Gazze şu anda insanlık demek ve terörist/siyonist devlet israil sadece Gazze’de yaşayanlara değil, doğrudan insanlığa saldırıyor. Dolayısıyla Gazze’de yaşayan yiğit insanların binlerce can vererek savunduğu şey de sadece vatanları değil, bütün bir insanlıktır.  Gazze’de yaşananların ve israil’e karşı verilen destansı mücadelenin mâşerî vicdanda bulduğu karşılık da zaten bunu gösteriyor. Bugün bütün dünyada kalbiyle irtibatı kesilmemiş her dinden, her kültürden, her fikirden insan Gazze’yi kendi davası biliyor ve İsrail karşısında taraf oluyor. Bunun sebebi saldırıya uğrayanın ve kayıtsız şartsız savunulması gerekenin ‘insanlık’ olduğu gerçeğidir.

Büyük ekseriyet insanlık safına geçerken, neden bazı insanlar bu gerçeği göremiyor peki? Bir kısmı israilli olduğu ve israil’i desteklediği için… Bunlara söylenebilecek bir şey yok, çünkü hakikatle bağları tamamen kopuk böylelerinin. Bir başka kısmı, yaşanan vahametin az çok farkında olmasına rağmen menfaatleri gereği israil’i desteklemeyi ya da öyle görünmeyi gerekli görüyor. Böyle menfaatperestlerin bir şahsiyet sahibi olduklarını söyleyebilmek mümkün değil; kendi menfaatleri için insanlığın ayaklar altına alınmasına itiraz dahi edemiyorlar çünkü. Daha başka bir kısım insan da kafalarındaki kodlar, önyargılar, ezberler sebebiyle ya mesafeli ya da doğrudan karşıt duruyor bu meseleye. Bu son grup daha ziyade meselenin ‘yerli’si olması gereken bölgelerden çıkıyor. Mesela bizim ülkemizden, Arap coğrafyasından, üçüncü dünyadan… Kendi kafalarındaki kimlik krizlerini bu meseleye yansıtıyor ve çocuk, kadın, yaşlı, hasta denmeden soykırıma tabi tutulan bu mazlum insanları ötekileştiriyorlar. Öldürüldüğü, zulme maruz bırakıldığı, zihinsel konforlarını bozduğu için bu insanlardan gizli açık nefret edenler bile var bu tür insanların arasında.

Kalbi körleşmesinin nasıl bir şey olduğunu gösteren ibret verici bir manzara bu!

Elinde silah olmayanın ağır silahlar kullananla, üstünde çatısı olmayanın havadan ölüm yağdıranlarla, yiyecek bir parça ekmeği, içecek bir damla suyu olmayanlarla yaptığı katliamları partiler yaparak kutlayanlarla savaşı bu! İnsanî duruşunu hiç bozmayan vakar abidesi bir halkla, her türlü kötülük sınırını aşan ve caniliğiyle gurur duyan sırtlanların savaşı! İnsanlığın kalbinin hangi tarafta attığı o kadar aşikâr ki! Böyle apaçık bir tabloda yerini, tarafını, safını bulamayanlar, göğüslerinin sol yanında kalp yerine kara bir leke taşıyor olmalı.

Gazze, bütün hesaplarını kötülük üstüne yapan israil ve işbirlikçisi, hatta belki komuta merkezi olan karanlık küresel güçlerin karşısında insanlığın temel değerlerini temsil ediyor. Zulme maruz kalıyor ama zulmetmiyorlar. Kötülük görüyor ama kötü olmuyorlar. Dünyanın gördüğü en ağır mağduriyetler karşısında yapayalnız bırakılıyorlar ama davalarından, vatanlarından, değerlerinden, imanlarından ve insanlıklarından asla vazgeçmiyorlar. Menfaatleri için kalplerinden vazgeçmiyorlar. Düz yolda depresyona giren yeni insan numunelerine benzemiyor, inançlarını, güzelliklerini, tevekküllerini terk etmiyorlar. Her şeye rağmen, yakılıp viraneye dönüştürülmüş, her yanı tehlikelerle dolu, kaçacak yeri kalmamış şehirlerinde, takatlerinin yetmediği yerde bile her yıkılanı düzeltip yerine koymak için çalışıp didiniyor, hayatlarına, geleceklerine, hayallerine sahip çıkıyorlar.

Onları medyaya, sosyal medyaya düşen kısacık videolardan içimiz parçalanarak izleyen bizim gibi çaresiz dünyalılara, büyük insanlıklarıyla çarenin nerede olduğunu gösteriyor, insanlığın acziyet girmeyecek yerlerini görünür kılıyorlar. Yılmıyor, yorulmuyor, dirayetlerini kaybetmiyor, geleceğe inanmaktan asla geri durmuyorlar. Ufak tefek engellere takılıp istikametlerini kaybetmiyorlar. “Hasbinallah ve ni’melvekîl…” diyor ve bunu kalpleriyle söylüyorlar.

Bütün dünyada meydanları, caddeleri, istasyonları, üniversite bahçelerini ve hemen hemen bütün sosyal mekanları “Özgür Filistin” sesleriyle dolduran ruh işte bu ruh! İnsanlık Gazze’de yeniden nefes alıyor. Son yüzyılda erozyona uğrayan temel değerlerini, insanca güzellikleri yeniden tecrübe ediyor. Maddiyatın yıkıcı taarruzlarına karşı maneviyatla ayakta kalınabileceği hakikatini keşfediyor. Kötülükle iyi kalarak, çirkinlikle güzel kalarak mücadele edilebileceğine, kötülerin iyilik karşısında, güzellik karşısında, insanlık karşısında asla kazanamayacağına dair unutulmaz dersler alıyor.

Gazze halkı topyekûn ‘İnsan’ı savunuyor ve insanlık da bunun farkında. Farkında olmayanlar, yazık ki insanlıklarının da farkında değil!