Yâ Selâm! Mübarek kıldığın selam şehrin, Aksa için can veren kullarını selamete çıkar. Sen onları ve bizleri her türlü tehlikeden muhafaza eyle. Bâkî âleme göçen kardeşlerimizi, selamınla müjdele. Bu, müjdelerin en büyüğüdür. Selamların en güzeli Sendendir. Selamınla nasiplendir bizi.
Sevanur CANER

Günlerdir bu yazıyı yazmaya cesaret edemedim. Başladım, başladım, yarım bıraktım. Esasında gönlümüzden, aklımızdan ve günümüzden çıkarmamamız gereken acımız; Gazze’yi düşünmeye, kaleme almaya cesaret edemiyorum. Şu kara kara küçük harfler yan yana dizildikçe, vicdanım vücut buldukça yüreğim harlanıyor. İnsan olmama, aciz olmama, çaresiz olmama çarpıp çarpıp duruyorum.
Teslim olduk Allah’ım, aciziz Allah’ım! Gidecek başka hiçbir kapı, hiçbir yönetici, hiçbir lider yok. Güç ve kudret ancak Senin elinde. Hiçiz ama Seni anmakla varız. Ve Sana Senin o güzel isimlerinle sığınıyoruz. Ve Gazzeli kardeşlerimiz için Sana, Senin güzel isimlerinle yakarıyoruz.
Yâ Rahîm! Merhamet sahibi Allah’ım! Merhametine hiç olmadığımız kadar muhtacız. İyi kullarına merhamet eder, ikramda bulunursun. Kardeşlerimize ve bizlere merhamet et. Sorgulanması zor olan ömürden muhafaza eyle.
Yâ Melik! Ey kâinatı renk renk yaratan ve onun sahibi olan Allah’ım! Sen “Ol!” dersin oluverir. Güç ve kudret ancak Senin elindedir. Senin sabrın büyük, biz ise aciz fanileriz. Dayanamıyor ve kulluğumuzdan korkuyoruz. Kâfire “Dur!” de. Hüzünlü kalplerin de sahibi Sensin. Toprağa can veren, karalar içinde rengârenk otlara ve çiçeklere can veren Sensin. Yüreklerimizin hüzünle karardığı şu imtihan günlerini selamete çıkar. Gönlümüze çiçekler açtır.
Yâ Selâm! Mübarek kıldığın selam şehrin, Aksa için can veren kullarını selamete çıkar. Sen onları ve bizleri her türlü tehlikeden muhafaza eyle. Bâkî âleme göçen kardeşlerimizi, selamınla müjdele. Bu, müjdelerin en büyüğüdür. Selamların en güzeli Sendendir. Selamınla nasiplendir bizi.
Yâ Mü’min! Bombalar altında ürken, ancak Sana sımsıkı iman eden minik kalplerin de sahibi Sensin. Korkularımızdan emin eyle bizi. Asıl felaket Sana olan imanı kaybetmektir. Bu iki âlemimiz için de perişanlıktır. İmanımızı kuvvetlendir. Teslimiyetimizi artır. Senden gelecek olan tüm müjdelere kapımızı açtık. Sen müjdelere de “Ol!” dersin olur. Gazze için, Aksa için Senden gelecek olan müjdeye muhtacız.
Yâ Azîz! Sen ki asıl yenilmeyensin. Sen ki açık hava hapishanesi Gazze’yi, dünyanın en büyük mühimmat gücünü elinde tutan kâfirlere karşı üstün ve diri tutansın. Direnme gücü ve kuvveti verensin. Sen ki kalbinde imanı barındıranlara direniş gücü verensin. Senin dilediğin üstün gelir. Sen dile ki Sana iman eden aciz kalplerimiz kâfire karşı üstün gelsin. Evet! biliriz ki bu aciz kullarının üstünlüğü için Sana iman etmek kâfi. Ancak sevgili kulun Hz. İbrahim (a.s.) gibi bunu dünyada da görmek isteriz. Senin gücün, bizi dünyada da ahirette de üstün getirmeye yeter.
Yâ Cebbâr! Sen ki parçalanan hayatların sahibisin. Sevgili kulun Hz. Muhammed’in, (sallalahu aleyhi vessellem) ümmeti olarak dağıldık. Parça parça olan halimizle gül yüzlü peygamberimizi üzmekten hayâ ederiz. Ancak Sen birleştirebilir ve ancak Sen iyileştirebilirsin. Perişanlığımıza ancak ilaç ancak Sendedir.

Yâ Hâfıd! Sen alçaltan, zillete düşürensin. Zalimlik yapan, Senin dininin düşmanı olan kâfir İsrail’i yerle bir et. Zilletlerin de en zilletini yaşat. Bizleri yokluğa düşürmekten muhafaza eyle. Asıl yokluk ve düşkünlük Senden uzaklaşmaktır. Sana isyan etmektir. Gazzeli kardeşlerimizin imtihanı çok büyük, bu durumdan muhafaza eyle. İmanlarını ve Sana olan teslimiyetlerini artır. İnanırız ki sen kuluna taşıyamayacağı yük vermezsin. Nerede sabır imtihanında zorlanan kardeşimiz varsa Sen onun kalbini imanla ve teslimiyetle donat.
Yâ Râfi! Sen ki şeref verensin, yükseltensin. Şereflenenlerin de tüm güzellikleri Sana aittir. Gazze’nin, Aksa’nın şerefli haberini alacağımız o güne şahit yaz bizi. Ve müjdeleyeceğin o gün için bizleri memur eyle.
Yâ Hakem! Hüküm Senin. Hâkim Sensin. Asıl hükmü vereceğin gün gafletimizden, tembelliğimizden sorgulanmaktan muhafaza eyle bizi.
Yâ Latîf! Aciz olan şu dilimiz konuşsa, çaresiz ellerimiz kapına dayansa da kullarının ihtiyaçlarını, en iyi gören ve bilen Sensin. Sen ki kirpik uçlarımıza kadar bilen, şah damarımızdan daha yakın olansın. Sen ki bizi bizden daha iyi bilen ve biz yokken de bizi bilensin. Kullarına şefkatle ve yumuşaklıkla yaklaşansın. İnanıyoruz ki acılarına şahit olduğumuz Gazzeli kullarını katına alırken merhamet edersin. Lütfunun kucağına al bizi. Merhametinle sar bizi.
Yâ Şekûr! Sen ki Sana bir yaklaşana daha çok yaklaşansın. En yakın ve en hayırlı zamanda Aksa’nın ve Gazze’nin kurtuluşu için şükretmeyi nasip eyle. Bir sabah vakti, özgür Aksa’nın kucağında ezanı doyasıya dinlerken sevinçten akan gözyaşımıza değen rüzgârla yüzümüzü üşütmeyi nasip eyle. “Fetihten önce çalışanlarla sonrasında çalışanların mükâfatı aynı değil.” buyurursun. Fethe yakın olan şu günlere memur eyle bizi.