Tarikat Lobileri: Vahşi Osho

Ritim ve ses arttıkça üzerlerindeki tül de gider ve geriye sadece sarhoş bir çıplaklık kalır. İşin sanat kısmı bunun neresinde diye düşünürken,  “Yeni Dinsel Hareketler Üzerine” henüz araştırma yapmış olan arkadaşım, bunun sanat değil, Osho tarikatına mensup insanların videosu olduğunu söyleyince arka planınını anlamaya başladım.

Gözde ÇİMEN

Yıllar önce, Çağdaş Sanat Sergi fuarları arasında dünyada önemi ve şöhreti büyük olan İstanbul Bienalini gezerken, bir serginin sadece sergi olmadığını gördüğüm bir durumla yaşamıştım. Gezenler bilir; bu türden sergi fuarları, dünyanın özgür diye damgalayıp anlamlandırma fırsatını vermekte çok cömert davranmadığı alanların başında gelir. Yine böyle “sanat günlerinden” birinde, adını hatırlamadığım bir sanatçıya ait video kesiti izlerken gördüğüm manzaranın rahatsız ediciliğinden dolayı odadan çıkar gibi olduğum anda arkadaşımın uyarısıyla durdum. Videonun içeriği kısaca şöyleydi: bir grup kadın ve erkek, üstlerinde transparan beyaz bir kıyafetle önce hafifçe sonra daha hareketli bir şekilde dans etmeye başlıyor. Müzik, ritmini ve ses seviyesini artırır, artırır, artırır… Ritim ve ses arttıkça üzerlerindeki tül de gider ve geriye sadece sarhoş bir çıplaklık kalır. İşin sanat kısmı bunun neresinde diye düşünürken,  “Yeni Dinsel Hareketler Üzerine” henüz araştırma yapmış olan arkadaşım, bunun sanat değil, Osho tarikatına mensup insanların videosu olduğunu söyleyince arka planınını anlamaya başladım.

Bu dinin ruhani lideri, asıl ismi Bhagwan Shree Rajneesh olan, Amerika’dan ayrıldıktan sonra Osho ismini alan ünlü Hint Gurusu. Amerika’nın 80’li yıllarına damga vurmuş skandallar kralı. 40 yıl önce Amerikan devletinin davaları baskıları ile dağıtılmış olsa da, bu tarikatın etkileri ve izleri hala tartışılmaya ve yaşatılmaya devam ediyor.  Hindistan’da 20 kişi ile başladığı yolculuğu zamanla stadyumları dolduran 20 bin kişilere kadar ulaşacak büyük güce sahip bir dini lider. İnsan ve para akışı için hedef kitle, toplumun kaymak tabakasıdır: dünyevi hayattan sıkılmış entelektüeller, aile bağları zayıf sevgi arayışı içinde olan zengin çocukları ve modern zamanın serencamı içerisinde kıvranan ruhu kesik insanlar. Bahgwan tarikatını bu boşlukları istismar ederek spiritüalizm, kapitalizm ve seksüellik üzerine hayat yolculuğu inşa etme iddiasında. Yüksek sesli müzik eşliğinde dans ve cinsel haz, topluluğun olmazsa olmazı.  Zamanla müritleri arasında büyük bir ikon ve rock yıldızı gibi olmuştur artık. Öyle ki, Hindistan’daki şöhretini duyan Batılılar, ziyaret için bulunduğu yere akın etmeye başlar. Gittikçe büyüyen bu ezoterik tarikat, Hindistan’da tehdit olarak görülmeye başladıklarını hissettiği anda Amerika’ya göç etmeye karar verir. Oregon’da sakin emekliler kasabası olarak bilinen Antelop bölgesi, Rajneesh’lerin gelişiyle artık eski huzurlu günlerine veda etmiştir. Sahip oldukları para gücüyle beraber yerleştikleri çiftlikte dış dünyaya kapalı ve bağımsız bir şehir hayatı kurarlar. Kendi tarım arazilerinden, elektrik hatlarına, banka ve  alışveriş merkezlerinden, havaalanı pistine kadar bir komün yaratmışlardır.

Yeni kurdukları bu şehirde, kendine yeten topluluk haline gelip öğretilerini tüm dünyaya rahatlıkla yaymaya devam edebileceklerdir. Tarikat o kadar büyük bir topluluk haline geliyor ki, aralarında Hollywood’un önemli isimleri dahi bulunmaya başlıyor. Osho’nun müritlerine sağlamak istediği temel hedef, herkesin cinsel açıdan özgür olması ve cinselliğin de bu anlamda özgürce dönüştürülmesidir. Bu dönüşüm de ancak açık cinsellik, açık evlilik ve dinin nirvana noktası olan ensest ilişki ile mümkündür. Eski sakin ve huzurlu günlerini özleyen kasaba halkı zamanla şahit olduğu, tuhaf seslerin çıkarıldığı şeytani cinsel ayinlerden haberdar oldukça iki grup arasında çatışma çıkmaya başlar. Tarikat, kasabada bulunduğu süre içerisinde yerel halka silah doğrultmadan, cinayete teşebbüs, seçimlere hile karıştırma, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, hatta ABD tarihinin en büyük biyolojik terör saldırısı olan toplu zehirleme vakalarına ve gayri meşru dinleme skandallarına karışınca artık basın ve televizyon önünde bu grubun meşruluğu sorgulanır hale geliyor. Dikkatleri üzerine çektikten sonra ise bu tarikat için sonun başlangıcı için start verilmiş oluyor. Üst üste açılan davalar ve bunlara verilen cezalar sonucunda tarikat hem üst düzeyken dağılır hale geliyor hem de Bhagwan kaçtığı ülkesine, yani Hindistan’a geri dönmek zorunda kalıyor. Müritleri arasındaki bağlılık yok olmadığı için de Osho ismiyle Hindistan’da yeni bir oluşum gibi bir süre daha yoluna devam ediyor.

Evini, ailesini terk edenler, sahip olduğu her şeyden vazgeçenler, modern zaman bunalımı içinde yolsuz kalıp yol bulduğunu zannedenler ve daha nicesi… Osho, boşluk hissi ve anlamsızlık girdabında kendini ve yaradılış maksadını bulmaya yönelen, arayış içinde olan insanların nasıl büyük tuzaklara düşebileceği trajedisinden sadece biri. Cinsel açıdan her türlü istismara maruz kalsalar da, eski müritlerinden sonucunda iyi bir amaca hizmet ettiklerini, kendilerine inandırıldığını duyabilirsiniz. Sevgi, saygı meditasyon diye çıkılan yolun sonunda kendinden olmayan herkese canavarlaşır yok etmeye çalışan bir grup haline gelmelerini sorgulayacak irade ise yok denecek kadar az.

Hikayenin İstanbul’daki sanat sergisi kısmına tekrar dönecek olursak, kitapları hala çok satan, yoga ve meditasyon dünyasının muteber gurusu Osho; geçmiş skandallarının üstünden atlayarak propagandasını yapmaya devam ediyor. Bir sergi salonunda sıradan dans videosuyla tanıştığım bu tarikatın Türkiye’de de müritleri mevcut. Beyoğlu’nda bulunan bu tarikata giriş ücreti ise bir hayli yüksek. Arkadaşımın bir kerelik ücretini verip içeride neler oluyor merakını öğrenci bütçesinden dolayı geri çevirmiş olsam da yarım kalan ajanlığımıza üzülmedim değil. Ama geç kalmış sayılmayız; kim bilir daha kaç sanat sergisinde sermaye güçlerinin eliyle propagandalara maruz kaldık ve kalmaya devam ediyoruz.