Yoga ve Seküler Maneviyat

Özellikle dernek olarak faaliyet gösteren yerlerde meditasyon yapmak istediğinizde ise durum farklıdır. Burada çeşitli “aşkın güç” isimleri ya da bildiğinizden farklı yaratılış inançlarıyla karşılaşabilirsiniz. Her hareket ve duruşta, yoganın Hindu/Budist öğretileriyle gelişmiş felsefi metaforları kullanılmaktadır. Kişiye manevi, ruhsal, bedensel ve zihinsel “şifalanma” vaat eden yoga ve benzeri spiritüel akımlar, kendilerine bir alıcı kitlesi elbette buluyor ve bulmaya devam etmektedirler.

Nur Meryem ÖZBEK

Yoga, Budizme ve Hinduizme dayanan köklü bir geçmişe sahip dini bir ritüeldir. Modern dünyada tanınma serüveni, başka bir ifade ile yaygın hale gelmesi, zihinsel ve bedensel sağlığa yönelik bir uygulama olarak kabul edilene kadar belli aşamalardan geçmiştir. Elbette bu, yoganın dini bir ritüel olduğunu, inançsal köklere dayandığını değiştirmemektedir. Bu bakımdan, yoga içerisindeki ritüellerin, kişinin yalnızca bedensel sağlığına değil ruhsal sağlığına da iyi gelmesi için uygulandığını bilmekteyiz. Yoga öğrenilirken bu yolda olan kişilerin uyması gereken kurallar bulunur. Bu kurallar, Hinduizm ve Budizm kökenlidir. Hinduizm kutsal kitabı Bhagavadgita’da bir yoginin ve yoga yolculuğunda olmanın anlamı üzerinde detaylıca durulmuştur. Yoga, bu kutsal kitapta tanrı Brahma’ya ulaşmak için uygulanılan, yaşanılan bir bağdır. Yoga bağıyla Brahma’ya ulaşmak için yapılan hareketler Brahma’ya bağlanılırken gerçekleştirilen bir tapınma biçimidir. Aynı zamanda Raja Yoga gibi yoga türlerinde, kişilerin hayatlarında yoga öğretilerini yaşayarak bütünleşmeleri çok önemlidir. Beslenme biçimleri, cinsellikleri, yaşam tarzları tamamıyla değişmelidir. Kişiler, yoga öğretisine kendilerini adadıklarında var olan tüm kimliklerinden arınmayı öğrenirler.

 Bedensel hareketlere en çok ağırlık veren yoga çeşidi hatha yoga uygulanırken, onu pilates gibi uygulamalardan ayıran ve sadece egzersiz olmaktan çıkaran temel noktalar bulunmaktadır. Örneğin, her yoga ritüelinin sonunda “shavasana”(ceset) pozisyonunda beden serbest bırakılır ve kasların gevşemesi sağlanmaya çalışılır. Amaç, sadece bedenin değil, zihnin de gevşemesidir. Bu nedenle ceset pozisyonunda kişiye her şeyi geride bırakması ve zihnini boşaltmasına dair telkinler yapılır. Burada bir diğer nokta, imgelem yoluyla kişinin kendisini manevi bir yolculukta, en saf ve yüce duygularla bir olduğunu hissederek yogasını tamamlamasıdır. Tüm hareketlerin sonunda sağlık, bedenin her uzvu, insanın öz varlığı kısacası her şey için yaratıcı bir güce teşekkür edilir. Burada yaratıcı güç diyorum çünkü eğitmenlerin belirli bir dini ritüel yaptırması resmi olarak yasaktır. Bu nedenle Brahma’ya teşekkürler diyemez. Aynı zamanda her inançtan kişinin yoga yapabileceğini söyledikleri için son kısımda, Müslüman olan “Allah’ım teşekkür ederim” diyebilir.

Özellikle dernek olarak faaliyet gösteren yerlerde meditasyon yapmak istediğinizde ise durum farklıdır. Burada çeşitli “aşkın güç” isimleri ya da bildiğinizden farklı yaratılış inançlarıyla karşılaşabilirsiniz. Her hareket ve duruşta, yoganın Hindu/Budist öğretileriyle gelişmiş felsefi metaforları kullanılmaktadır. Kişiye manevi, ruhsal, bedensel ve zihinsel “şifalanma” vaat eden yoga ve benzeri spiritüel akımlar, kendilerine bir alıcı kitlesi elbette buluyor ve bulmaya devam etmektedirler.

Kendisini dini bir inanca bağlı hissetmeyen kimse, manevi tatmin sağlayabilmek ve dünyaya anlamlı bir şekilde bakabilmek adına spiritüel akımlarla daha yakından temas kurabilmektedir. Yalnızca dini bir inanca sahip olmayan kişiler değil, aksine belirli bir inanca sahipken bu tarz oluşumların içerisine girip hayata bakışını değiştiren çok insan görebilirsiniz. Yalnız bu temas kişilerin maneviyatı, seküler(dünyevi) bir şekilde deneyimlemelerine neden olmaktadır.

Maneviyat, metafiziksel bir alana işaret etmektedir. Fizik/madde ötesindeki/metafizik, başka bir ifade ile mana alemi kastedilmektedir. Kişinin içsel olarak kendisini bağlı hissettiği aşkın bir varlıkla hayatını anlamlandırdığı bir durumdur. Burada birbiriyle ilişkili anlam bütünlüğü vardır; birey, dünyadaki sorunlarla baş ederken bu manevi bütünlüğe sığınır, ondan güç bularak sorunlara çözümler üretir. Maneviyat, kişinin dünyayla baş edebilmesinde inanç temelli içsel bir gücün verdiği moraldir. İşte bu güç, günümüzde yoga gibi spiritüel akımlar aracılığıyla sekülerleştirilmektedir. Kutsal olan manevi alandan arındırılmaktadır. Bağımlılıklardan kurtulmak gerektiği işlenir. İlk olarak kişi, tüm kimliklerini geride bırakarak başlar. Tüm anlam dünyasını baştan yapılandırmak için bu gereklidir. Yoga sutralar (bir yoginin el kitabı olarak okutulur), ve içerisindeki temel öğretiler öğretilir. Burada Hinduizm ve Budizm öğretileri yer alır. Yoga yaparken kişi bedenine çok iyi odaklanır, öyle ki beden ruhsal şifalanma için tapınak işlevi görür. Ruhsal yükselme için bedene ihtiyaç vardır. Hatta en ileri boyutta tantra yoga ile ruhsal yükseliş sağlanabilir. Tanrı Shiva ve Shakti’nin simgelemiş olduğu erkek ve kadın figürlerin, bu kişinin birleşiminden oluşan evren bu yoga türünün temel inancını oluşturur. Yapılan her hareket felsefi bir anlama karşılık gelmektedir. Kişiler burada reenkarnasyon, karma gibi inançlarla karşılaşır. Bu inançlar Hinduizm dersi veriliyor gibi anlatılmadığı için, bunların Hindu inanç sistemine ait kavramlar olduğu çoğu kişi tarafından dikkat edilmemektedir. Beden, zihin temizliği arınma ve şifalanma olarak kişiler bu öğretileri öğrenirler.

 Yoga öğrenmeye başlayan kişiler kendi inanç sistemleri dışında bir anlam dünyasıyla karşı karşıyadırlar. Ama yoga gibi spiritüel akımlar, bir yerden bağlanmayı sevmezler. Kişilerin tüm yaşam tarzlarını kapsamayı isterler. Pek çok ticari getirisi olan şifalanma kampları ve ürünleri bulunur. Dünyada bu ticaretten faydalanan yoga merkezleri çoktur. Her yıl Hindistan’da yogi günlerinde büyük Shiva (Tanrı) büstü önünde toplanıp yoga yapmaktadırlar. Wild Wild Country bir Osho belgeseli olarak, yoganın seküler maneviyatın geliştirilmesinde nasıl aracı olduğuna iyi bir örnek teşkil eder. Belgeselde yoga gurusu Osho, 20.yüzyılın yeni bir inancı olarak yoganın/meditasyonun ne tamamıyla spiritüel ne de tamamiyle materyalist bir inanç olduğundan söz eder. O, bu inancı seküler ruhsallık olarak tanımlar.  Bu, kişinin kutsallıktan arındırılmış, dünyevileştirilmiş, eklektik hale getirilmiş ruhsal bir inancı yaşamasıdır.

Tanrı’nın Brahma/Baba/Allah olup olmaması önemli değildir. Kişiler Brahma’dan “om” kelimesindeki kerameti, Allah’tan da dua ederek teslimiyeti öğrenebilmektedirler.

Bu bir seçim olduğunda, kişinin inançsal anlamda yoga ve öğretilerini, Hinduizmi ya da Budizmi veya yeni tanrı inançlarından birini seçmelerinde bir sakınca yoktur. Ferdler, seçimlerinde özgürdür. Lakin yoga gibi spiritüel akımların dünyanın dört bir yanında; kişisel gelişim, beden sağlığı, çocuk ve hamile yogası adı altında örgütlenmeleri; kurumlaşmaları, ülkelerin resmi okullarında ders olarak verilmesini talep etmeleri, yoga federasyonunun her yıl binlerce yoga eğitmeni mezun edip resmi okullarda hak talep etmeleri dolandırıcılıktır. Beden sağlığı adı altında yoga öğretilerinin ve felsefesinin yaygınlaştırılması dolandırıcılıktır. Kişisel gelişim adı altında eklektik inanç anlayışını yaygınlaştırmak dolandırıcılıktır.

Bu eklektik ve seçmeci inanç durumu, kalıcı ve uzun soluklu bir maneviyat tatminine kişiyi götüremez. En başında, anlamsal olarak kişinin hayatı algılama şeklinde zıtlıklar meydana getirir ve birey bununla sonuna kadar devam edemez. Çünkü kendi içsel bütünlüğünün parçalandığını fark edecektir. Bu, nihayetinde anlamsızlıkla sonuç bulacak bir durumdur. Oysa insan anlam üreterek yaşayan/yaşaması gereken bir varlıktır.