Gazze’den Gazveye Bir Esaretin Öyküsü

1947’deki 181 sayılı Birleşmiş Milletler’in paylaşım planına göre Gazze, Arap devletine bırakıldı. 1948 Arap-İsrail Savaş’ından sonra şehrin yönetimi Mısır’a verildi. Gazze’nin nüfusu İsrail tarafından ele geçirilen yakın şehir, kasaba ve köylerden kaçıp gelenlerle birlikte büyük oranda arttı. 1957 yılında Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır Gazze’de eğitim seçeneklerinin ve yerel hizmetlerin geliştirilmesini, konut yapımını ve yerel kolluk kuvvetlerinin oluşturulmasını da içeren bir dizi reform politikasını açıkladı.

Celil BOZKURT

Doç. Dr., Düzce Üni. Akçakoca Bey Siyasal Bilgiler Fak.

il

Tarih İçinde Gazze

Gazze, Akdeniz’in güney doğu kıyısında bulunan 365 km² yüzölçümündeki Gazze Şeridi’nin en büyük şehridir. Bölge nüfusunun yaklaşık 2.375.000 olduğu tahmin edilmektedir. Bölgenin kuzeyinde bulunan Gazze’nin nüfusu, 2017 verilerine göre büyük çoğunluğu Müslüman Araplar olmak üzere yaklaşık 600 bindir. Gazze, tarih boyunca Filistin’deki idari birimlere bağlı kalırken ticari münasebetlerini daha çok Mısır’la gerçekleştirdi. Şehir, Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti zamanında İslam Devleti’ne bağlandı (634). Uzun bir süre Müslümanların kontrolünde bulunan Gazze, Haçlı saldırıları sonunda Kudüs Kralı III. Baldwin’in eline geçti (1149). Hittin Savaşı’ndan sonra Selahaddin Eyyubi tarafından geri alınan şehir, yeniden İslam topraklarına dâhil edildi. Moğolların Abbasi Hanedanlığı’nı yıkmasından sonra işgale uğrayan Gazze, Memluklerin Ayncalut Savaşı’nda Moğolları bozguna uğratmasından sonra (1260) Memluk idaresine bağlandı. Gazze, Memluk idaresinde imar edilerek önemli bir kültür ve sanat merkezi haline getirildi. Şehir, Yavuz Sultan Selim’in Memlukleri yenip Mısır’ı fethetmesiyle birlikte Osmanlı Devleti’ne bağlandı.

Gazze, Osmanlı döneminde diğer Filistin şehirleri gibi Şam’a bağlı kaldı. Günden güne nüfusu artan şehir, Remle nahiyesiyle birlikte Yafa’nın kuzeyine, yani bugünkü Tel Aviv’e kadar uzanan Gazze sancağını oluşturuyordu. 1649 yılında Gazze’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, “Bu sancak gayetü’l-gaye mâmur ve âbâdandır” sözleriyle tanıttığı şehirde 11 cami, iki hamam ve 600 dükkânla 1300 ev bulunduğunu ve bu binaların taştan yapıldığını, sancağın yedi zeâmet ve 107 tımarının olduğunu kaydetmiştir. 1783-1785 yılları arasında bölgeyi dolaşan Fransız seyyahı Kont M. Constantin François Volney, Gazze’yi Mısır ile Suriye arasında bir ayırım noktası olarak tanımlarken, nüfusunun 2000 civarında olduğunu, çoğunluğu Müslümanların teşkil ettiğini ve Yahudilerle Hristiyanların azınlıkta kaldığını vurgulamıştır.

Gazze, 1904 yılında düzenlenen idari taksimata göre doğrudan Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olan Kudüs Mutasarrıflığı’na bağlandı. Bu dönemde bölgede teşkil edilen kazalar Gazze, Yafa, Bi’rüssebi ve Halîlürrahman’dır. Birinci Dünya Savaşı, Gazze’nin hazin kaderini de belirleyen gelişmelere sahne oldu. Osmanlı ordusu, Filistin ve Kanal Cephesinde İngilizlere karşı mücadele etti. Dördüncü Ordu Komutanı Cemal Paşa’nın 1915 Şubatında Mısır’ı İngiliz işgalinden kurtarmak için yaptığı Birinci Kanal Harekâtı başarılı olamadı. Paşa’nın 1916 Temmuz’unda başlattığı İkinci Kanal Harekâtı da Osmanlı ordusunun yenilgisiyle sonuçlandı. İngiliz ordusunun başlattığı karşı saldırı sonunda Osmanlı ordusu, Elariş’e çekilmek zorunda kaldı. Türk ordusu, 23 Nisan 1916’da Katya’da İngiliz ordusunu durdurmasına rağmen 3-5 Ağustos 1916 tarihinde Romani’de İngiliz ordusuna yenildi. Böylelikle İkinci Kanal Harekâtı sona ererken Ormanlı ordusu, Gazze’ye kadar sürecek olan bir çekilme hattına girdi.

Gazze Savaşları

İngilizler, 26 Mart 1917 tarihinde Gazze-Birüssebi hattında mevzilenen Osmanlı birliklerine saldırdı. Büyük direniş gösteren Türk birlikleri, ertesi gün İngilizleri büyük kayıplar verdirerek geri püskürttü. Fakat günlerce düşman donanması ve uçaklarının bombardımanına maruz kalan Gazze ve Yafa’da büyük mal ve can kayıpları yaşandı. Dördüncü Ordu Komutanlığı, “mıntıka-i harb” olmasından dolayı Gazze ve Yafa’yı sivil unsurlardan tahliye etme kararı aldı. Gazze, 28 Mart’ta tahliye edilerek buranın kontrolü askeri makamlara devredildi. 9 Nisan’da da Yafa, sivil unsurlardan tahliye edildi. Cemal Paşa, iki şehirden yaklaşık 10 bin Yahudiyi Filistin’in kuzeyine sürgün etti. Sürgünün önemli nedenlerinden biri de Filistin’in geneline yayılan ve İngilizlere çalışan Yahudi casusluğuydu.  İngiliz ordusunun 17 Nisan 1917 tarihinde Gazze-Birüssebi hattındaki Osmanlı savunmasını kırmaya yönelik ikinci girişimi de başarısız oldu. Bu başarısızlığın ardından İngiliz ordusunda General Archibald Murray’in yerine General Edmund Allenby, Mısır Seferi Komutanlığına getirildi. İngilizler, ilk kez İkinci Gazze Muharebesi’nde kimyasal gaz kullandı. General Allenby komutasındaki İngiliz ordusu, 31 Ekim 1917’de başlayan Üçüncü Gazze Muharebesi’nde Gazze- Birüssebi hattında bulunan Osmanlı ordusunun savunma hattını kırdı. 31 Ekim’de Birüssebi ve 7 Kasım’da da Gazze, İngiliz işgaline uğradı. Filistin’in anahtarı hükmünde olan Gazze’nin düşmesinden yaklaşık bir ay sonra İngilizler, 9 Aralık günü Kudüs’ü işgal etti.

Manda Döneminde Gazze

Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda kutsal topraklarda yaklaşık 400 yıldır süren İslam hâkimiyeti son buldu. Savaş sonunda Gazze ve diğer Filistin şehirleri, Milletler Cemiyeti tarafından İngiliz mandasına bırakıldı. 1948 yılına kadar sürecek olan manda döneminde Gazze, yeni yapılan yerleşim yerleriyle daha da büyüdü. Bu süreçte uluslararası kuruluş ve misyoner grupları, Gazze’nin imarında etkin rol aldı. Diğer taraftan, İngiliz Manda idaresinin organize ettiği Yahudi göçleriyle Filistin’de Yahudi nüfusu ve emlakı Arapların aleyhine artmaya başladı. İngiliz desteğini alan Yahudiler, bu süreçte kurumsal anlamda bir devlet örgütlenmesine girdi. İngilizler, 1948 yılında Filistin mandasını Birlemiş Milletler’e devrettiğinde geriye İsrail’in resmen ilanı kalmıştı. 

Arap-İsrail Savaşlarında Gazze

1947’deki 181 sayılı Birleşmiş Milletler’in paylaşım planına göre Gazze, Arap devletine bırakıldı. 1948 Arap-İsrail Savaş’ından sonra şehrin yönetimi Mısır’a verildi. Gazze’nin nüfusu İsrail tarafından ele geçirilen yakın şehir, kasaba ve köylerden kaçıp gelenlerle birlikte büyük oranda arttı. 1957 yılında Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır Gazze’de eğitim seçeneklerinin ve yerel hizmetlerin geliştirilmesini, konut yapımını ve yerel kolluk kuvvetlerinin oluşturulmasını da içeren bir dizi reform politikasını açıkladı.

1967 yılında gerçekleşen Altı Gün Savaşı’nda İsrail Ordusu’nun Mısır Ordusu’nu yenmesinden sonra Gazze Şeridi’yle beraber Gazze şehri de 27 yıl sürecek olan İsrail hâkimiyetine geçti. 1970’lerden itibaren şehirde Filistinliler ve İsrailli kuvvetler arasında 1987’de ilk intifada ile sonuçlanan kanlı çatışmalar yaşandı. Gazze, bu ayaklanma sırasında direnişin sembolü haline gelirken şehirdeki ekonomik koşullar da günden güne kötüleşti.

1993 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin arasında yapılan Oslo Barış Anlaşması’ndan sonra İsrail kuvvetleri şehirden çekildi ve Gazze’nin idaresi Filistin Ulusal Yönetimi’ne devredildi. Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Ulusal Yönetimi, bölgenin idari merkezi olarak Gazze’yi seçti. Filistin Ulusal Meclisi, ilk oturumunu Mart 1996’da Gazze’de yaptı. 28 Eylül 2000 tarihinde başlayan Aksa İntifadası’ndan sonra Gazze, farklı tarihlerde İsrail’in hava saldırılarına uğradı.

İsrail Ablukası

Hamas’ın 2007 yılında Gazze Şeridi’ni ele geçirmesinden sonra bölgede Hamas Hükümeti kuruldu. Bu gelişme üzerine Gazze, İsrail tarafından abluka altına alındı. Filistin İnsan Hakları Merkezi, İsrail‘in 27 Aralık 2008 – 18 Ocak 2009 tarihleri arasında Gazze’ye düzenlediği saldırılarda 960’ı sivil toplam 1.434 kişinin öldüğünü açıkladı. İsrail 22 Kasım 2009 tarihinde Gazze’den kaynaklanacak saldırılara karşı önleyici amaçlı olarak şehirdeki belli noktalara savaş uçakları ile saldırı düzenlediğini açıkladı. İsrail uçakları, 9 Ocak 2010 tarihinde Gazze Şeridi’nin orta kesimlerine füze saldırısı düzenledi.  Deyr El-Balah’ın doğusuna, düzenlenen saldırıda üç Filistinli öldürüldü.

Mavi Marmara Saldırısı

İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delmek ve Gazze halkının temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 27 Mayıs 2010 tarihinde Mavi Marmara gemisini yola çıkardı. Bu gemiyle birlikte Kıbrıs açıklarında bekleyen 5 yardım gemisi, 30 Mayıs’ta Gazze’ye doğru harekete geçti. İsrail savaş gemileri, uluslararası sularda seyretmekte olan yardım gemilerinden, rotalarını Aşdod’a çevirmesini istedi fakat yardım gemileri bu talebi reddetti. Bunun üzerine İsrail, gemilere denizden ve havadan komando çıkarttı. Altı gemiden beşi, büyük bir olay olmadan İsrail tarafından ele geçirildi. 800 yolcusu bulunan Mavi Marmara gemisinde ise 10 yolcu gemiye çıkan İsrailli komandolar tarafından katledildi. Türkiye, bu olay üzerine İsrail’le olan diplomatik ilişkilerini kesti. Türkiye, ilişkilerin normalleşmesi için İsrail’den üç şartı yerine getirmesini istedi. Bunlar, İsrail’in resmen özür dilemesi, saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenmesi ve İsrail’in Gazze ablukasını sona erdirmesiydi.  İsrail, olaydan 3 yıl sonra Türkiye’den resmi özür dilerken saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine 20 Milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti.

Gazze Gettosu

İsrail, 2011 yılından itibaren Hamas’ın direnişini bahane ederek Gazze’ye hava ve kara saldırıları düzenlemektedir. İsrail kuvvetlerinin 2012 yılında Gazze’ye yaptığı sızma harekâtı, Hamas tarafından engellendi. İsrail’in 2014 yılında Gazze’deki sivillere yönelik olarak bir kara, hava ve deniz harekâtı düzenledi. Saldırı sonucunda on binlerce Filistinli Birlemiş Milletler kontrolündeki altı okula sığınmak zorunda kaldı. Gazze’de sivil asker ayrımı yapmayan İsrail, aynı yıl içinde yaralı sivillerin tedavi gördüğü Şifa Hastanesi’ni bombaladı. Saldırıda ondan fazla çocuk katledildi.

İsrail, yıllardır sürdürdüğü saldırı ve tecrit politikasıyla Gazze’yi bir açık hava hapishanesine çevirmiş durumda. Gazze, bir esir şehir olarak İsrail zulmüne direnmeye devam etmektedir. Filistinli Müslümanlar için Gazze savunması, sadece bir direniş değil, aynı zamanda gazve hükümde bir cihat anlayışıyla sürmektedir.

Kaynakça

Celil Bozkurt, Türk Kamuoyunda Filistin Problemi, IQ Kültür Sanat Yayınları, 2008.

Celil Bozkurt, Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin-Suriye Cephesi’nin Çöküşü, Altınordu Yayınları, 2019.

Mustafa Bilge, “Gazze”, İslam Ansiklopedisi, Cilt 13, 1996, ss. 534-536.