Sükût

Gönlümüz öyle ağır bir yük, öyle büyük bir acizliğin altında eziliyor ki ne anlatsak ne söylesek nafile. Kardeşlerinin şehadetine, annelerinin, babalarının şehadet yolculuğuna şahit olan yavrucaklar görüyoruz. Kardeşlerin birbirini teselli ettiği küçücük çocuklar. Korkulu bakışlar, dehşetle bakan masum gözler, acılı anneler, çaresiz babalar… Ya rab sen merhametlilerin en merhametlisisin. Kardeşlerimizi zaferle müşerref eyle. Şehadetle şereflendirdiğin gibi.

Öznur GÖRÜR KISAR

   Filistinli kardeşlerimizin birçoğu şehadet yolculukları ile bize bir diriliş şarkısı fısıldayıp gittiler. Dünyanın en yalnız, en mahzun fakat en izzetli, en şerefli vedası oldu gidişleri. Sanki büyük bir film platosundan en gerçekçi sahneler telefon ekranlarına, TV haberlerine yansıyordu. Dünyanın sessizliğinin başka bir açıklaması olabilir miydi? Gerçek dışı ve hayal ürünü değildi yaşananlar. Müslüman halklar kendince ülkelerinde, sokakta ses olmaya çalışıyor, ülke liderlerinden cılız birkaç sesin dışında kimse katliamı göremiyordu. Göremiyordu evet; görebilmenin şartı gözlerdeki perdelerin kalkması ile mümkün olabilecekti. İnsan olabilme erdemi, merhameti, adaleti sanki bir yerlere gizlenmiş; bir türlü gün yüzüne çıkıp dünya liderlerinin dillerine, eylemlerine uğramıyordu. Zalimliği tescillenenlerden bu yaklaşım, az çok beklenen davranışlar olsa da tepki göstermesi gerekenlerin birer kör ve sağıra dönüşmesi akla hayale sığabilecek türden değildi.

   Hiçbir sükût daha zehirli değildi; bu çağın ki kadar. Hiçbir sükût bu kadar katil ve zalime   benzemedi. Hiçbir sükût bu denli sağır ve kör olamazdı; insan yaratıldığından bu yana. Hiçbir sükût bu kadar kirli, bu kadar ağır, bu kadar zalimce değildi. Hiçbir sükutun kalbi bu denli buz, bu kadar sert ve acımasız olmamıştı. Dünyanın suskun, bütün hasta ruhları ve kalpleri bu zulme ortaktı, kor bir ateşe tutunduklarını bilmeden. Ölümüne bir sükutun parçalarıydılar. Kendi ruhlarının ölümlerini anlayamadan seyrettiler. Kalplerinin atıyor oluşu, onları diri kılamadı.

   Şimdi biz onlarca, binlerce masumun şehadetine şahitlik ediyorken duamız odur ki; kardeşlerimize en kısa zamanda zafer nasip olsun. Sükûta katılan yığınların içerisinde olmaktan beri kılsın bizi rabbimiz. Gönlümüz onların şehadet mertebelerine özenip, daim niyaz üzere olsa da eli kolu bağlı çaresiz bekleyişimiz, aczimiz, gönlümüze çok ağır geliyor.

   Ahir zaman ümmetine en acı çağda yaşamak düştü. Bu çağın tüm kötülük ve pisliğinden yaradana sığınıyoruz. Olan biten onca zulmün şahidi olmak çok acı, aciziz.  Dünyanın tüm zalimliğine, ikiyüzlülüğüne ve ölüm sessizliğine karşı aklımızı yitirdiğimiz, dişlerimizi ve yumruklarımızı sıktığımız dem, bu demler. Duanın gücüne sığınıyoruz. Biliyoruz ki Allah mazlumların kalplerindedir.

   Gönlümüz öyle ağır bir yük, öyle büyük bir acizliğin altında eziliyor ki ne anlatsak ne söylesek nafile. Kardeşlerinin şehadetine, annelerinin, babalarının şehadet yolculuğuna şahit olan yavrucaklar görüyoruz. Kardeşlerin birbirini teselli ettiği küçücük çocuklar. Korkulu bakışlar, dehşetle bakan masum gözler, acılı anneler, çaresiz babalar… Ya rab sen merhametlilerin en merhametlisisin. Kardeşlerimizi zaferle müşerref eyle. Şehadetle şereflendirdiğin gibi.

  Filistin’in eğitimden sorumlu yetkilisi eğitim öğretim döneminin öğrencilerin şehadete kavuşmasından dolayı sona erdiğini açıklıyordu. Bu resmî açıklamanın içimizi yakışı, gönlümüzü kavuruşu ile yanıyoruz günlerdir. Tüm bu yaşananların hepsi, biz evimizde günlük hayatımıza devam ederken, işyerlerimizde çalışıp, çay içip yemek yiyip normal hayatımıza devam ederken, çocuklarımızın gözlerine bakarken, onları severken oldu. Acziyetin başka türlüsüne şahit değildik. Biz biliyoruz ki olmazları olduran Rabbimiz, onlar için en hayırlı olanı dileyecek. İzzetli direnişleri dünya Müslümanlarına örnek, zalimlere korku olacak bundan böyle. Artık müminlerin gıpta edecekleri bir zafer ve destan var. Bu direnişte küffar galip gelse bile, kazanan her şartta kardeşlerimizdir biliyoruz. Tüm dünya Müslümanlarına bir nefes olmak, ölürken bile örnek olabilmek, yol açabilmek, önder olabilmek nasibi ile göçmek bu dünyadan, ne kadar kıymetli. Hamdolsun. Kardeşlerimizin tevekkülüne hayranlığımız, belki bizi kendimize getirir; duamızdır. Küçük dünya dertlerimizin gönlümüze bir yük, ayaklarımıza ayak bağı olduğu o mahcubiyet içerisinden sesleniyoruz. Sizler ile bizi kardeş kılana hamdolsun.

Mevlam size şehadet nimetini tattırdığı gibi, zaferle de müşerref kılsın. Âmin.