Pakistan, 1947’deki kuruluşundan itibaren Ramazan’ın ne zaman başlayıp biteceği konusunda yaşanan karışıklıklardan dolayı Zülfikar Ali Butto döneminde kurumsal bir adım atmış ve Millet Meclisi onayıyla ayın hareketleri ve dolayısıyla da Ramazan’ın başlayıp bitmesi hususunda Hilal’in gözetlenmesi için 1974 yılında Din İşleri Bakanlığı bünyesinde, Merkezi Ruyet-i Hilal Komitesi “Central Ruet-e-Hilal Committee (مرکزی رویتِ ہلال کمیٹی)” oluşturulmuştur.
Mahmut OSMANOĞLU

Müslümanlar için “rahmet ve mağfiret ayı” olarak bilinen Ramazan, bazı ülkelerde 2 Nisan Cumartesi bazı ülkelerde ise 3 Nisan Pazar günü başladı.
Ramazan ayı tüm Müslüman dünya için ruhi arınmanın yanında sosyal dayanışma ve toplumsal bağların güçlenmesi için önemli bir enstrüman görevi de görüyor.
Biz bu yazımızda Müslüman dünyanın nüfus olarak en kalabalık ülkelerinden birisi olan (2022 yılında yaklaşık 230 milyon kişi) Pakistan’da Ramazan’ı çeşitli boyutları ile anlatmaya gayret edeceğiz.
Pakistan, İngilizlerin Alt Kıtayı terk etmelerinin gündeme geldiği dönemde Müslüman ve Hinduların iki ayrı millet olduklarını öngören ve dini milliyetçilik temelindeki “İki Millet” (Two – Nation Theory) teorisi çerçevesinde Müslümanların dinlerini en güzel bir şekilde yaşayabileceği bir vatan parçası olarak tasarlanmış bir “İslam Cumhuriyeti”dir. Federal bir yapıya sahiptir ve nüfusunun çoğunluğu Müslümandır.
Pakistan’da Ramazan
Her Müslüman ülkede olduğu üzere Ramazan Pakistan’da da hayatın akışını bir aylığına da olsa birçok açıdan olumlu yönde etkilemektedir. Yılın diğer aylarında zayıflayan, Allah’a yakınlaşma, ibadetlere odaklanma, Kur’an tilaveti, sosyal dayanışma, diğerkâmlık, hayırseverlik vs. gibi bazı olumlu ve faydalı hasletler, yeniden kendisini güçlü bir şekilde hissettirmektedir.
Ramazan bağlamında sadece Pakistan açısından değil, tüm Müslümanlar için önemli bir nokta, Ramazan’ın ne zaman başlayıp ne zaman bittiği ve günlük orucun ne zaman başlayıp ne zaman bittiği tartışmalarıdır.
Ruyet-i Hilal Komitesi
Pakistan, 1947’deki kuruluşundan itibaren Ramazan’ın ne zaman başlayıp biteceği konusunda yaşanan karışıklıklardan dolayı Zülfikar Ali Butto döneminde kurumsal bir adım atmış ve Millet Meclisi onayıyla ayın hareketleri ve dolayısıyla da Ramazan’ın başlayıp bitmesi hususunda Hilal’in gözetlenmesi için 1974 yılında Din İşleri Bakanlığı bünyesinde, Merkezi Ruyet-i Hilal Komitesi “Central Ruet-e-Hilal Committee (مرکزی رویتِ ہلال کمیٹی)” oluşturulmuştur.
Ruyet-i Hilal Komitesi oluşturulmadan önce, mesela 1961 yılında ülkenin değişik bölgelerindeki Müslümanlar, bayrama üç ayrı günde başlamışlardır.
Gerçi bugün de Merkezi Ruyet-i Hilal Komitesi kararlarına tüm ülkede tam manası ile uyulmamaktadır. Ramazan hilalini en azından 189 yıldır gözetlediğini öne süren, ülkenin Hayber Pahtunhah Eyalet başkenti Peşaver’deki Kasım Ali Han Camii’si sürekli ayrı baş çekmekte ve Ramazan’ın başlama ve bitme tarihleri farklılaşmaktadır. Geçtiğimiz yıl bu noktada bir istisna oluşturmuş ve tüm ülke aynı gün oruca başlayıp aynı gün bayram yapmıştır.
Ülkede Suudi Arabistan’ın Ramazan ve Bayram hilalini gördüğünü ilan etmesini bekleyen kesimler de bulunmaktadır.
Dolayısıyla, Ramazan ülkenin tamamında aynı gün başlamamaktadır. Şu da var ki, İslam adına mezhep içi bölünmeler dâhil oldukça parçalı bir yapıya sahip olan Pakistan’a Ramazan, büyük oranda bir birlik ve beraberlik ruhu getirmektedir. Hatta Ramazan, dünyanın diğer bazı bölgelerinde olduğu gibi etkisini çatışma bölgelerinde de göstermekte ve çatışan taraflar Ramazan hürmetine ateşkes yapmaktadırlar.
Ramazan’da Pakistan’da oruç tutmanın yılın çoğu döneminde zor ve meşakkatli olduğunu belirtmemiz gerekir. Her ne kadar Pakistan coğrafyası, Hint Okyanusu’ndan dünyanın en yüksek bölgelerinden Himalaya dağ silsilesine kadar oldukça farklı iklimlere sahip olsa da çoğu bölgelerde sıcaklığın yüksek seyrettiği bir ülkedir. İklimlendirme enstrümanları gelişip yaygınlaşmış olsa da çoğu nüfus yaz dönemlerinde aşırı sıcaklar altında oruç tutmak durumundadır. Bu yüzden meşakkatli işlerde çalışanlar açısından Ramazan’ın sıcak yaz aylarında çok zorlu geçtiğini belirtmek durumundayız.
Çoğu Müslüman ülkede olduğu üzere Pakistan’da da Ramazan hazırlıkları günler öncesinden başlamakta, yardımsever insan ve kuruluşlar fakir ve muhtaç ailelere yiyecek ve giyecek yardımı yapmaktadırlar. Ayrıca, muhtaç ailelerin ihtiyaçlarını giderebilmeleri için varlıklı kişilerin bir kısmı zekâtlarını Ramazan öncesinde kendilerine zekât düşen kişilere ulaştırmaktadır. Diğer bir kısmı da Ramazan ayı içerisinde zekâtlarını vermektedirler.
Komşularla yiyecek paylaşma da oldukça yaygın bir gelenektir. Burada, şehir sakinlerinin Ramazan boyunca evsizler, seyyar satıcılar, taksi ve tuktuk (rickshaw) sürücüleri, ameleler, dilenciler ve hatta oruç tutmayanlardan oluşan on binlerce kişiye hayrına yiyecek ve içecek ikram ettikleri sayısız tezgâhları da zikretmemiz gerekiyor. Dolayısıyla Ramazan ayında Pakistan’da sosyal dayanışma zirve yapmaktadır.
Toplum olarak Müslüman çoğunluğa sahip Pakistan’da mezhebi açıdan büyük anlaşmazlıklar bulunsa da Pakistan toplumu, dindar bir toplumdur. Normal zamanlarda da camilerde vakit namazlarında hatırı sayılır cemaat olur. Ramazan’da bu hassasiyet daha da artmaktadır.
Ayrıca Ramazan’ın “Kur’an Ayı” olması nedeniyle bireysel manada Kur’an-ı Kerim tilavetinde de gözle görülür bir artış yaşanmaktadır.
Ramazan hilalinin görüldüğünün ilan edilmesi ile birlikte insanlar modern iletişim araçlarının da yardımı ile birbirlerinin Ramazanını genelde “Ramazan mübârek” ya da “Ramazan Kerîm” ibareleri ile tebrik ederek oruç, iftar, teravih, sahur, Kur’an tilaveti ve sosyal yardımlaşmaya kendilerini odaklamaktadırlar.
Pakistan’da Ramazan bağlamında altı çizilmesi gereken önemli hususlardan bir tanesi, Müslüman ya da başka dinden kişilerin oruç döneminde halk içerisinde alenen yeme içmelerinin 1981’de Ziyaül Hak döneminde yasalaştırılan “Ramazan’a Saygı” (Ehtiram-e-Ramadan) kararnamesi çerçevesinde yasaklanmış olmasıdır. İhlali, üç aya kadar hapis ve para cezası gerektirmektedir.
Ramazan’da iş saatleri ve okullarda öğretim süresi kısaltılmaktadır.
Orucun tutulmasının ardından iftar vaktinde halk camilere akın etmekte ve hatta camilere getirilen iftarlıklarla toplu iftar yapılmaktadır. Ama öncelik akşam namazının kılınmasına verilmektedir. Geciktirilmesi halinde çok çabuk kazaya kalacağı endişesi ile akşam namazının ezandan hemen sonra kılınması, Pakistan ve özellikle de Afganistan’da oldukça yaygın bir pratiktir. Ramazan’da da bu pratiğe özen gösterilmekte ve namaza öncelik verilmektedir.
“Camide iftar” geleneği kırsal kesimde daha yaygın bir uygulamadır. Ezanla birlikte erkekler evlerinden aldıkları iftarlıkları camiye taşımakta ve namaz kılanlar cami bahçesinde hep birlikte iftar yapmaktadırlar. Ayrıca, şehirlerde varlıklı insanlar ve hayır kuruluşlarının yüzlerce insana sofra açtığı yol kenarı iftar sofralarını da unutmamak gerekir. İftarların olmazsa olmazı hurma, bölgeye özel atıştırmalıklar samosa, pakora ve şerbettir.
İlginç bir dinler arası sosyal dayanışma örneği olarak, Peşaver şehrinde bölgedeki küçük Sih toplumu, oruçlu Müslümanlar için yıllardır bir “sofra açma” iftar geleneğine mihmandarlık etmektedirler.
Ramazan’ın “Kur’an Ayı” olması, Pakistan’da teravihlerde tam manasıyla anlam bulmaktadır. Teravihler Pakistan’da çoğu camide hatimle kılınmaktadır. Kimi camilerde ilk on günde, kimilerinde ilk yirmi günde, kimilerinde ise Ramazan ayının bitişine kadar teravihler hatimle kılınmaktadır. Teravih namazı esnasında Kur’an-ı Kerim tilavetine gerekli özeni gösteren ve acele etmeden “tertil” üzere okuyanlara hakkını teslim etmekle birlikte, hatim yapacağız diyerek, acele ile hızlı bir şekilde tilavet ederek Kur’an’ı anlaşılmaz hale getirenleri de zikretmek gerekiyor.
Her hâlükârda Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayında Pakistan’da Müslümanlar tarafından yoğun bir şekilde tilavet edilmekte ve insanlar kadın-erkek, büyük-küçük Kur’an hatimleri indirmektedir.
Alt kıta bölgesinde Kur’an-ı Kerim’in baskı düzeninin tek bir standartta olmadığının altını çizmek gerekiyor. Yani, çeşitli Kur’an baskılarının sayfaları birbirini tutmamakta, sureler aynı sayfalarda yer almamaktadır. Bundan dolayı da Pakistan’da, özellikle de Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen kesim içerisinde, sayfa tutmasından dolayı Türkiye baskısı Kur’an’lardan sitayişle bahsedilmekte ve ezberde kolaylık sağladığı ifade edilmektedir.
Pakistan’da Ramazan ayının son on gününde itikâf geleneği erkekler ve kadınlar arasında çok yaygın bir şekilde uygulanmakta olup, içinde “bin aydan daha hayırlı” Kadir Gecesi’ni barındıran son on günde erkeklerin camilerde uzlete çekildiği gözlenmektedir. Kadınlar ise itikâf için evlerinde bir odayı tercih etmektedirler.
Dikkate değer başka bir konu da Kadir Gecesi mescitlerin süslü bir şekilde ışıklandırılmasıdır. Yoğun bir ibadete adanılan Kadir Gecesi’nde, Kur’an tilaveti ve diğer ibadetler yanında tesbih namazı kılınmakta ve camilerde tatlı dağıtımı da yapılmaktadır.
Ramazan ayının Ruyet-i Hilal’e (Ramazan hilalinin görülmesine) bağlı olarak aynı anda başlamadığını yukarıda zikretmiştik. Dolayısıyla, çoğu zaman Ramazan’ın sona ermesi ve Bayram namazı kılınması da buna bağlı olarak farklılaşabilmektedir.
Bayram namazları “Bayram yeri” olarak tercüme edebileceğimiz büyük alanlardan oluşan “İdgâh”larda ve büyük camilerde, topluca kılınmakta ve büyük kalabalıkları toplamaktadır. Bayram namazının kılınması ve hutbenin okunması ardından herkes yanındakinden başlayarak birbirine sarılıp bayramlaşmaktadır.
Pakistan toplumunun birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bu zaman diliminde, Ramazan ayının her alanda sağladığı maddi ve manevi bereketi tüm seneye yaymasında büyük yarar var.