Ahmet Ağabey

İyi bir öykücüdür aynı zamanda. İnsana dair yakaladığı detayları şiirde olduğu gibi öykülerinde de kullandığını düşünürüm. Düşünsel dünyasını yansıttığı eserlerinde hayata dair pek çok gözlem, anı ve deneyim de yer alır. Öte yandan geniş bir okuma listesi vardır.

Elif GİRGİN AKIN

Eğitimci-Sosyolog

Ahmet Mercan, çocukluğumun öğretmenlerindendir. Sadece benim değil, 80’lerin çocuklarının çoğunun öğretmenidir. Arkadaşlarıyla hazırladıkları Selam -Ümit Nesline Aylık Dergi- ve bant tiyatrosu kasetleriyle hayatıma girmiştir ilk. Henüz çocukken siyeri, sahabileri, birçok İslamî kavramı o yayınlardan öğrendik. İlk gençlik yıllarımızda ise ezgilere yazdığı sözlerle imanî hislerimizi coşturan, diri tutan bir kalem oldu.

Çocukluğumda kendisini gıyaben tanırken üniversite yıllarımda yakinen tanıma imkânım oldu. Bir öğrenci dergisi çıkarıyorduk. Derginin yayın yönetmeni olmuştum, haliyle epey heyecanlıydım. Bir yazardan yazı alınmalıydı ve bu bizim için o yıllarda zor bir işti. 11 Eylül sonrasıydı. Ben Ahmet Mercan’dan 11 Eylül yazısı istedim. Hemen, tamam dedi ve yazıyı kısa zamanda verdi. Nasıl mutluydum, hiç unutamam. Çocukları, gençleri yüreklendiren; kendilerini keşfetmelerine destek olan, ufuklarını açan, değerleri işte böyle tevazu ile inşa eden bir öğretmen oldu hep. Yıllar sonra birlikte çalıştığımız Bilgi Merkezi’nde çocuklara yazdırdığı yazılarla çıkardığı Hayal Treni dergisinde de bu duruşunu müşahede ettim.

Kendisi aynı zamanda bir şair olan Ahmet Ağabey’in bu yönünü, onun çocukluk yönünün hâlâ diri olmasına bağlarım. Çocuklar için çok emek vermiş, yayınlar çıkarmış biri olarak bu zaten ortadadır. Her zaman yazmaya önem veren biri olarak onun küçük büyük demeden toplumun her kesimi için yazması, insana dair umudunun da bir göstergesi bana göre. Dert edindiği bir meseleyi yetişkinlere olduğu kadar çocuklara anlatmayı da çok önemserdi bu yüzden. Örneğin Mavi Marmara olayıyla ilgili olarak çocuk kitabı yazan tek isim bildiğim kadarıyla.


Ahmet Ağabey’in kalemini, elbette ki İslamcılık söylemi oldukça etkilemiştir. Onun düşünce dünyası, şiirleri hatta İslamî ezgi sözleri, bu söylemin izleriyle doludur. Kendisiyle zaman zaman görüştüğümüzde bu meseleyle ilgili fikir teatisinde bulunuruz. Özellikle 28 Şubat sürecinin öncesi ve o süreç boyunca İslamcılık söylemini diri tutmuş, özellikle de edebiyat ve tiyatro yoluyla aktarmayı seçmiştir her zaman. Çok yönü olan, durmadan üreten bir isim Ahmet Mercan. Şairdir, edebiyatçıdır ama bir o kadar da aktivisttir. Sadece anlatmaz, öğüt verip geri durmaz, yaşayarak da anlatır. MAZLUMDER’de yaptığı çalışmalarla bir insan hakları aktivisti olduğunu göstermiştir. Müslümanca insan hakları aktivisti nasıl olunur, Müslümanca insan hakları alanında nasıl düşünülür, nasıl mücadele edilir bizzat yaparak, yaşayarak öğretmiştir. Özellikle 28 Şubat darbe sürecinde en önde koşanlardan biriydi.

Batı’yı da iyi tanıdığını düşündüğüm Ahmet Ağabey’in insan hakları tartışmalarında Batılı değerlerle ilgili her zaman teyakkuz halinde oluşunu bilirim. Bu alanda sık kullanılan modern kavramları İslamî süzgeçten geçirmek gerektiğini, her zaman söyleyen biridir. Ona göre hak, adalet gibi kavramlar, Müslümanlar için ibadet değerindedir ve bu kavramlar, vahiy perspektifinden uzak ele alınmamalıdır. Bu bilinci, bizim inancımızın umut medeniyeti olduğuna inandığı için taşır ve nesil vurgusu da bu yüzdendir. Çocuklar için kaleme aldığı siyer ve değerler eğitimi temalı kitaplarda vahyin ışığını görmek mümkündür. Bu anlamda Ahmet Ağabey adalet mekanizmasının sadece devletlere bırakılarak işlemeyeceğinden emindir. Hukuku sadece hukukçulara bırakmaktan yana da değildir. Bu tür değerler insan olarak hepimizin tek tek sorumluluğundadır ve edebiyatla, sanatla bu bilinç yüreklerde içselleşir ancak. 

İyi bir öykücüdür aynı zamanda. İnsana dair yakaladığı detayları şiirde olduğu gibi öykülerinde de kullandığını düşünürüm. Düşünsel dünyasını yansıttığı eserlerinde hayata dair pek çok gözlem, anı ve deneyim de yer alır. Öte yandan geniş bir okuma listesi vardır. Bu çoklu listede Batı’dan ve Doğu’dan pek çok isimle karşılaşmanız mümkündür. Ama baş ucundan ayırmadığı demirbaş kitapları da elbette vardır ki bu kitaplar pergelin sabit ayağı gibidir onun için.

25 yıldır tanıdığım Ahmet Ağabey’le çok uzun süre birçok kurumda, oluşumda birlikte çalıştık. MAZLUMDER’i bir okula çevirmesini, “Yeis Yok” yazısını, “İmamın Öldürülüşü” bant tiyatrosunu, kitapların kenarına çizdiği resimleri, dünyaya yüz vermeyişini, dostluğunu vs. anlatacak çok şey var; lakin zaman az, yer sınırlı.

Vesselam.

Allah O’ndan razı olsun.