Abdülhak Hamit Tarhan ile Endülüs’ün Fethi

Eserin baş kahramanı Tarık,Osmanlının kötü günler geçirdiği bir dönemde Türk gençlerine kahraman prototipi olarak çizilir. Endülüs’ü fetheden kişi olarak Musa b. Nusayr tarafından kıskanılıp hapse atıldığında dahi sakin tavrından vazgeçmemiş kendisinden ödün vermeden cezasını çekmeye gittiğinde bu sefer de okuyucunun kalbini fethetmeyi başarmıştır.

Gözde ÇİMEN

Bebek Hekimbaşı Yalısı’ndan Şairi Azamlığa

1852 yılı, İstanbul Bebek’teki Hekimbaşı Yalısı’nda tarihçi ve diplomat Müverrih Hayrullah Efendi ile Kafkasya’dan kaçırılıp cariye yapılan Münteha Hanım dört çocuklarından üçüncüsü olan Abdülhak Hamit Tarhan’ın dünyaya gelişinin sevincini yaşamakla meşgullerdi. Köklü ve eski bir ulema ailesi olarak yaşamlarını sürdürdükleri bu yalıda oğulları gelecekte Türk şairinin en önemli yazarlarından biri olarak tarihçi, diplomat ve oyun yazarı olarak yetişecekti. Abdülhak Hamit Tarhan hayatının her döneminde yüksek mevkilerde bulunduğu için dünyayı görme fırsatı yakalayarak çağın önemli sanatçıları arasında yer aldı.  Hatta öyle ki ilerleyen yıllarda Süleyman Nazif  kendisi için “Şair-i Azam”  yani Büyük Şair sıfatını kullandı. Diplomat olmasından kaynaklı hem doğu hem batı edebiyatına aşina olarak kendisi de yazdığı tiyatro oyunları, şiirleri ve düşünceleri ile yeni şekiller ortaya koyabildi. Kendisine eserlerinde etkisini fazlasıyla gördüğümüz Namık Kemal’i birinci üstat ve daha sonra ikinci üstadı olarak Recaizade Mahmud Ekrem’i seçti. Pirizade ailesinden Fatıma Hanım ile evlendi ve daha sonra ölümünün ardın kırk gün boyunca ziyaret ettiği hanımın ardından yazdığı Makber ile ünü imparatorluk sınırlarını aştı. Yazdığı pek çok tiyatro eserinin arasında Tarık ya da Endülüs tiyatro oyunu inişli çıkışlı yolculuğu ile aralarında okunmaya ve incelenmeye değer eserlerinden.

Tarık yahut Endülüs

İncelenmeye değer çünkü kelimeleri bir süs olarak kullandığı bu edebi eser “Tarık yahut Endülüs” kitabı en fazla rağbet gören eserlerinin arasındadır. 1335 yılında yayımlanan baskısının ön sözünde kitabın ilk yayımlanmasından sonra toplattırılıp, bütün nüshalarının toplatıldığı bilgisini verir. Eser o kadar yakın takip altındadır ki Abdulhamit döneminde Hamit Tarhan Madrid’e sefir olarak atanmasına rağmen eser yüzünden gönderilmez. Adından da anlaşılacağı üzerine kitap konusunu Endülüs’ün fethinden alır. Tarihte var olmuş bir hikâye kurgusal bir şekilde hayali kişiler ve ilişkiler etrafında işlemiştir. Tarık, Musa b. Nusayr’ın kölesi. Azad edildikten sonra ordunun başına getirilerek Endülüs’ün Fethi ile görevlendirilir. Öte yandan Tarık ile Musa b. Nusayr’ın kızı Zehra ile gönül ilişkisi vardır. Bu ilişkiden haberdar olan Musa b. Nusayr Tarık’a eğer Endülüs’ü fethedip  ve Got kralı Rodrik’in başını getirirse kızı ile evlendireceği sözünü verir. Tarık düşman ordusundan kat be kat az olan ordusu ile İspanya’ya çıkarak pek çok yeri fetheder.  Got Kralı Rodrik’i savaş meydanında öldürerek başını Musa b. Nusayr’a gönderir. Ancak bu işin sonunda beklenmedik belki de beklenen şekilde Musa b. Nusayr kölesi Tarık’ın başarısını kıskanmış ve onu zindana gönderir. Kıskançlığına kılıf arayan Musa b. Nusayr Tarık’a suçlama olarak emrine itaatsizlik gerekçesini gösterir. Ancak bu tavır halifenin kulağına gider, Musa b. Nusayr’ı azarlar bir şekilde gönderdiği mektupta Tarık’ın salıverilmesini ister. Emri yerine getirmek zorunda olan Musa b. Nusayr, kızını eli mahkûm Tarık’a vererek evlendirir.

Abdülhak Hamit Tarhan Endülüs’ün fethine giden yollarda bir devletin, toplumun ve hatta kadınlarının nasıl olması gerektiğine dair de göndermelerde bulunmuş. İslamcılık-İslam birliği, millet ve vatan sevgisi, fedakârlık, şehitlik, savaş gibi konular değerler etrafında okuyucuya aktarılıyor. Yer yer dönemin yöneticilerine ve toplumuna da eleştiri yüklü göndermeler mevcut. Örneğin Tarık’ın Tuleyha şehrini aldıktan sonraki attığı “birlik” tiradı Tarhan’ın “İslam Birliği” mesajları ile dolu. Tirat’ta eğer İslam birlik ile hareket ettiği takdirde Batı’ya karşı medeniyeti ile direnecek ve eski günlerine geri dönecektir. Şayet birlik olmadığı takdirde ise araya nifak tohumları girecek İslam Birliği bozulacaktır. Bundan sebep eser sürekli tefrikaya girmek konusunda sık sık uyarılarda bulunur. Tarık ile Musa b. Nusayr’ın arasına giren tefrikada halifenin işi çözmesi bir örnek olarak verilebilir. Kitap’ta İslam tarafında bulunan herkes hep iyi ve üstün değerleri ile ön plana çıkmakta. Hatta bir yerde Tarık’ın Zehra’ya sana kötü bir haberim var dediğinde Zehra’nın kendisi için değil toplum adına kötü bir haber zannedip kaygılanması toplumsal kaygıların, bireysel kaygıların çok üzerinde olduğunu gösteriyor.

Endülüs fethine giden yolda ise Hamit Tarhan kadınlara büyük yer verir. Hatta fethe giden yol bir bakıma onların mücadele ruhundan geçer. Kitapta tüm kadınların hepsi uzun belagatlı konuşmalar yapacak ve şiir okuyacak kadar eğitimlidir. Mücadeleci, sağlam karakterli ve savaşçılardır. Hatta kitapta kadınlar erkeklerden daha üstün, yer yer onlardan daha zor koşullarda mücadele etmekten geri durmazlar. Hamit Tarhan’a göre ilerleme ve medeniyet ölçüsü kadının eğitimi ile doğru orantılıdır. Kitapta kadınlar bazen savaşta bazen de eğitim ve bilim hakkında yaptıkları hararetli tartışmalara tutulur.

Hamit Tarhan Endülüs’e giden yolda fethin amacını da okuyucuya aktarma gereği duyar. Fethin tek bir gayesi vardır o da İspanya halkına “Hakkı” tanıtmaktır. Bu yüzden de eserde fethin içinde bulunan şahıslar insan üstü özelliklerle donatılmış, bütün zaafları izole edilmiş, hayata bir başka ifade ile konuşan ve hareket eden varlıklardır. Karakterler bütün insani zaaflarından soyutlanmış birer adalet timsali, şehitlik için birbiri ile yarışan, vatan millet sevgisi ile dolu hak yola girmek için mücadele vermekten kaçınmayan kahramanlardır. Eserin baş kahramanı Tarık, Osmanlının kötü günler geçirdiği bir dönemde Türk gençlerine kahraman prototipi olarak çizilir. Endülüs’ü fetheden kişi olarak Musa b. Nusayr tarafından kıskanılıp hapse atıldığında dahi sakin tavrından vazgeçmemiş kendisinden ödün vermeden cezasını çekmeye gittiğinde bu sefer de okuyucunun kalbini fethetmeyi başarmıştır.

Kitabın bir kısmında Tarık’a gönül vermiş bir diğer karakter Salha’nın vatan ve millet hak için attığı tirat ise Hamit Tarhan’ın kitapta yaptığı imza göndermelerden biridir.

Hakkı sevmek Allah korkusundan gelir. Ona sevgimi ve kulluğumu, insanlık borçlarımı ödeyerek ispat ederim. İslamlık sevgisi ise, herkesle kardeşçe geçirmekle, bilginlere saygı gösterip muhtaçlara yardım etmekle, her şeyde doğruluğu adaleti üstün tutmakla belli olur. Vatanı severim çünkü onun sayesinde yaşıyorum, toprağın üzerinde geziyorum. Altında yatacağım. Vatan sevgisi, vatanın bir taşın vücudunu siper etmek, bir karış yerini çiğnetmemek için canını vermek, harap olmuş bir tarafını bulunca onun tamirine çalışmak; bir kusurunu görünce dilinin döndüğü kadar söyleyip ihtar etmekle ispat olunur. Milleti severim çünkü yiyeceğimi içeceğimi veren milletdir. Vatan rızkımı hazırlıyorsa millet de hediye ediyor. Haksız bir cezaya uğrayacak olsam millet bana sahip çıkıyor. Millet sevgisi fertlerin birleşmesine, mutluluğuna çalışmak ahlakın yükselmeye, bilgisini arttırmaya geleceğini sağlamlaştırmaya hizmet etmektir…(Oğuzhan KARABURGU Abdulhak Hamit Tarhan’ın Tiyatro Eserleri Üzerinde Bir Araştırma ve İnceleme/Pamukkale Üniversitesi Doktora Tezi)