Batı’nın hâlâ bu ülkelere kafa tutup tehditler savurması, parmak sallaması mazlumları işgalcilere ve sömürgecilere karşı daha çok bir araya getirmeleri için bileyip bilinçlendiriyor. Sömürülen ve köleleştirilen ülke insanlarının yüreklerinde asırlarca direnen sabır taşı artık çatlamak üzere. Öfke fırtınaları kısa zamanda korkutanların korkusu olmaya başlayacak.
Arif ALTUNBAŞ

Krizler fert ve toplumlar için radikal eleştiri ve sorgulamalara sebep olur ve zemin hazırlar. İnsan krizlerle yüzleşmedikçe krizlerin sebebinin kendisi olduğunu anlamakta zorlanır.
İnsan hastalığı görmeyince sağlığın, düşmanlığı görmeyince dostluğun, yalanı görmeyince hakikatin, batılı görmeyince Hakkın kıymet ve kadrini bilmez. İlle de kafasını duvara vuracak, burnunu yere sürtülecek ki gerçeklerle yüzleşebilsin. İnsanı tarif eden yaradan onun, “En mükemmel bir yaratılışla yaratıldığını, iyi de kötüyü de kendisine öğretildiğini, ama zalim ve cahil olduğunu” (Ahzâb, 72) söyler. İnsanın maalesef en büyük düşmanı kendisidir. En azgın düşmanı bile insanın kendi kendine verdiği zarar kadar kötülük yapmaz.
Bugün bütün dünyada derin ekonomik, sosyal krizler olduğu herkes tarafından görülüp biliniyor. Güce tapınarak kendisini ilahlaştıran, sonra icat ettiği putlara tapınmaya başlayan, daha sonra putlarına ve ilahlarına karşı savaşan, içine düştüğü karanlık çıkmazlarda kendi sonunu hazırlayan insanın doymak bilmeyen düş, düşünce ve arzularıdır.
İnsan, kendi cennetinin emekçisi, kendi cehenneminin mimarıdır.
Krizler bıçağı insanlığın kemiğine dayandıkça sistem eleştirileri, antiemperyalist söylemler, başkaldırı şarkıları yükselecek dünyanın her yerinde. Özellikle Avrupalı köle tüccarlarının çocuklarının kibirli, tepeden bakış ve davranışları kolonyal ülkeler haline getirdikleri ve hâlâ iliklerine kadar sömürdükleri halklar tarafından şiddet ve nefretle eleştirilip kınanacaktır. Artık açık açık sessiz başkaldırı modunda dünyanın gözü önünde cereyan ediyor iç homurdanmalar. Utanmaz ve sıkılmaz yüzsüz sömürgecilerin yüzüne karşı haykıran halklar katiline meydan okumaya hazırlanıyor. Kara Afrika ulusları aydınlandıkça beyaz Avrupalı işgalci ve sömürgecileri bir gün mutlaka topraklarından kovup atacaktır.
Sömürgeleştirilen ülkelerindeki açlık, yoksulluk ve fakirliğin esas sebebi oraları sömüren ve semiren Batı emperyalistleridir. Afrika, Güney Amerika ve Asya ülkelerinde istenmeyen yabancılar, vahşi ve çirkin beyazlardır. Yerlilere kibirli ve tepeden bakan işgalcilerin tas ve taraklarını toplayıp defolup gitme zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir. Yıllarca sömürüp kanlarını emdikleri topraklardan kovulmak, mazlum milletlerin namlularına hedef haline gelmek onların kanlı elleri ile yazdıkları kendi alın yazılarıdır. Bu kader onlar nereye kaçsalar gölge gibi onları cehennemin dibine kadar kovalayacaktır. Köleleştirilen insanlar artık özgürlük ve bağımsız olmak istiyorlar. Gelecek günleri ve kuşakları için başkaldırı destanları yazmaya, aydınlık yarınlara kurulmaya hazırlanıyorlar.
Batı’nın hâlâ bu ülkelere kafa tutup tehditler savurması, parmak sallaması mazlumları işgalcilere ve sömürgecilere karşı daha çok bir araya getirmeleri için bileyip bilinçlendiriyor. Sömürülen ve köleleştirilen ülke insanlarının yüreklerinde asırlarca direnen sabır taşı artık çatlamak üzere. Öfke fırtınaları kısa zamanda korkutanların korkusu olmaya başlayacak. Batı’nın palavradan öteye geçmeyen tehditleri fena bir yele döndü. Atmosferi kirletmekten, ortalığı kokutmaktan başka bir işe yaramıyor.
19. yüzyıl sonlarında Avrupalı sömürgecilerin Afrika’nın bölüşülmesi üzerine hazırladıkları hukuk, inşa ettikleri anlaşmaların son kullanma tarihleri çoktan geçmiş durumdadır. Afrika dönüşü olmayan bir yol ayrımına doğru ilerliyor. Sömürgecilerin kendini küçümsemesi, ukala ve kibirli bakışları, baskısı altında tutması, kaynaklarını yağmalanması, organize suç örgütleri, darbeleri ve darbecileri desteklemesi artık reddediliyor. Afrika, zulüm, sistem ve düzenlerinin çökmesiyle yeni bir sabaha uyanıyor.
Kriz dönemleri her milletin ve devletin en yumuşak karnıdır. Sömürülen Güney Amerika ve Asya ülkeleri modern köleliğe ve kolonyaliste karşı direnmeleri en tabi haklarıdır. Batı medeniyeti ve ulusları büyük bir sistem kriziyle karşı karşıya kaldıkça eski defterler açılacak, görülmemiş hesaplar tekrar gözden geçirilecek, mazlumun ve yetimin çalınan ve gasp edilen hakları zalimlerin burnundan fitil fitil getirilecektir.
Çin’in bu hesaplaşmaya dahil olmasıyla dünün mağdur ve mağlupları ile gasp ve galipleri arasında derin bir hesaplaşma yaşanacaktır. Geçen yüzyılın katillerinden Afrika’nın aydınlık yüzlü masum ve mazlum halkları Batı’dan mutlaka hesap soracaktır.
Eğer, bu hesaplaşmayı yapmazlar, zalimlerden mazlumların hakkını almazsa boyunlarındaki kölelik halkalarını gelecek nesillerine miras bırakacaklar demektir. Ben, Afrika’nın Amerika ve Avrupa’dan yaptıkları tüm zulüm ve sömürülerin hesabını soracağına, mutlaka sorması gerektiğine inanıyorum.
Afrika’da büyüyen öfke seli Batı’da çoğalan ekonomik ve sosyal krizlerin iyice derinleşmesine ve alevlenmesine sebep olacaktır. Bundan en çok etkilenen ve zarar gören ülkelerin başında şüphesiz katil Fransa ve Afrika’yı sömüren ve köleleştiren işgalci Avrupa ülkeleri olacaktır.
Koskoca kara kıtayı aydınlatmak kolay değil. Mum olup ışık saçmak için karanlığa karşı yanmak, savaşmak ve bedel ödemek gerekir.