Hacer Sönmez ile “Filistin İçin Açan İstanbul Laleleri Sergisi”ni Konuştuk

Hacer Sönmez, 1972 yılında Trabzon’da doğdu. 1992 – 2000 yılları arasında aldığı Osmanlıca, Farsça ve Arapça eğitimlerini tamamlayarak icazetini aldı.  Hat sanatı ustaları Hasan Çelebi, Fuat Başar ve Zehra Dinçer’den hat dersi meşk etti. 2009 – 2013 yılları arasında Klasik Türk Sanatları Vakfı’nda Arda Çakmak’tan tezhip eğitimi aldı. Devlet Sanatçısı unvanına sahip olan Sönmez, 2008 yılında başladığı İSMEK’teki hocalığına devam etmektedir. Sönmez, Bahariye Mevlevihanesi Sanat Atölyeleri’nde tezhip eğitmenliği de yapmıştır.

İNSİCAM

SHacer Hanım öncelikle serginiz hayırlı olsun, inşallah çok fazla kişiye ulaşır ve Kudüs üzerine bir bilinç oluşmasına vesile olur. “Filistin için Açan İstanbul Laleleri Sergisi” fikri nasıl ortaya çıktı, süreci biraz değerlendirir misiniz?

                C-Serginin çıkışı şöyle; her mümin elindeki ile destek verir, biz sanatçıların elindeki sanatı ve eserleridir. Bunu düşünerek sergiyi tasarladık, elimizden geleni yaparak Filistin kurtulana kadar sergilerimizi açmaya devam edeceğiz. Elde ettiğimiz gelirin tamamını kardeşlerimize göndereceğiz, zafer bizim olduğunda lale fidanları ile nasipse Kudüs bahçesini donatmak istiyoruz… Sergi 44 sanatçının katılımıyla 54 eserden oluşmaktadır. Sanatçılar ise öğrencilerim ve gönül dostlarından oluşmaktadır.

S- Sanatın bir direniş sembolü olarak ortaya çıktığı bu sergiye ilham olan düşünceler nelerdi? Eserlerin ortak bir dili olsa bize bir cümleyle ne söylerdi sizce?

C-Eserlerimizin ortak dili, oradaki zulme karşı Mescidi Aksa ve Filistin’i temsil eden tüm sembollerle dikkat çekmek.

S- Sergiye olan ilgiyi de merak ediyoruz, nasıl dönüşler aldınız? Hem sanat camiası hem ziyaretçiler özelinde değerlendirirseniz eğer bu sergi Filistin için yeni direniş alanlarına fikir oluşturuyor mu?

            C- Bizler mütevazi bir sergi öngörüyorduk ama çok fazla ilgi gördü, eserlerimizin yarısı ilk etapta satıldı geri kalan eserlerde bir hayırsever iş adamı tarafından satın alındı ve eserlerin görsellerinden kitap ayraçları yaptık onlar da çok ilgi gördü. Yeni fikirlerle sergileri devam ettirmek istiyoruz Kudüs zincirlerinden kurtulana kadar…

S- Son sorumuza gelirsek, hafızamızı canlı tutan Kudüs serginizde İstanbul laleleriyle Kubbetü’s Sahra’ya selam gönderiyorsunuz. İstanbul ve Kudüs için bu laleler ne ifade ediyor?

                C- Lale olmasının nedeni; Selçuklular, Anadolu’ya lalelerle birlikte yerleştiler. Bu topraklara lale soğanları ekmekle kalmayıp; camileri, mezar taşlarını, sanat eserlerini, sarayları lale motifleriyle süslemeye başladılar. 11. yüzyılda Anadolu’ya giren laleye 13. yüzyılda Mevlana’nın dizelerinde de rastlarız. Osmanlılar da laleyi çok sevdiler ve fethettikleri toprakları lalelerle süslediler. İstanbul’un fethinin ardından lale Avrupa topraklarına ayak bastı. Padişah kaftanları, saray eşyaları da lale motifleriyle bezendi. Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve III. Ahmet “Lale”ye en düşkün padişahlardı.

Lalenin bir Türk çiçeği olduğu olgusunu ve tezyinatta lale ( لاله) Allah’ı tasvir eder inancı ile bizler de bu öngörüden yola çıkarak “Filistin için Açan İstanbul Laleleri” sergimizin ismini koyduk.  İstanbul laleleri bizim için Kudüs’ün fethini ifade ediyor. 

S- İnsicam’a vakit ayırıp sorularımızı cevaplandırdığınız için teşekkür ederiz, ayrıca bu sergiyi düzenleyerek bizleri özgür Kudüs için ümitlendirdiğiniz için de minnettarız. Emeklerinize sağlık.

C- Biz çok teşekkür ederiz