Popüler Kültürün Yükselen Aktörü Güney Kore ve Kore Dalgası

Hatta, Koreliler eleştirel bir dille kendi ülkeleri Güney Kore’yi “Hell Chosun” yani Cehennem Kore olarak adlandırıyor. Bu noktada, K-pop endüstrisi sadece Kore dalgasının değil, Kore toplumunun da içinde bulunduğu bazı bunalımlara işaret ediyor.

Sevde ÖZTÜRK

İbn Haldun Üni. Doktora Öğrencisi

1950’li yıllardan 2000’lerin başlarına kadar daha çok Kore Savaşı ile birlikte anılan Güney Kore, 2000’lerin başlarından itibaren küresel pop kültürü ile birlikte öne çıktı. Dijitalleşme ile birlikte kilometrelerce ötedeki bölgeler, kültürler artık bizlere yakın oldu. Kore pop kültürü; kendine has ürünleri, dansı, müziği, sineması ve dizileriyle özellikle uluslararası genç nüfusun gündeminde yer alıyor. İnternet kullanımı ve sosyal ağlarla birlikte giderek küreselleşen Kore pop kültürü, Türkiye’de de özellikle genç bir hayran kitlesine sahip. Bu hususta yakın kültürlere ve ortak bir tarihi geçmişe sahip olmamız da oldukça etkili rol oynuyor. Peki, Kore kültürünün gençlerin düşünce, duygu ve hayallerine gün geçtikçe daha çok etki etmesinin arkasında hangi unsurlar yer alıyor? Kore pop kültürü gençlerin dünyasında hangi boşluğu dolduruyor?

Türkiye’nin Güney Kore ile yakın tarihte Kore Savaşı ile başlayan bağı, her iki ülke için olumlu bir imaj oluşturmuş ve karşılıklı yakınlaşmayı kolaylaştırmıştır. Türkiye’de Kore televizyon dizileri ve kültürüne hayranlığı kolay kılan unsurlardan biri de bu tanışıklıktır. Diğer taraftan yakın kültürel unsurlar taşıyor olmamız da bu kültürü rahat benimsememizde etkilidir. Bu kültüre olan merakım, tıpkı bazı araştırmacılar gibi beni de Güney Kore’yi daha yakından araştırmaya sevk etti. Bu merak neticesinde kendimi 2019 yılı güz döneminde Güney Kore’de buldum. Anlatılan Kore ile yaşadığım Kore’yi karşılaştırmak imkânını bulduğum bu yolculukta, kültürel unsurları yerinde gözlemledim. Kore devlet üniversitelerinden birinde Kore kültürü ve “Hallyu” dediğimiz Kore dalgasını konu edinen sosyoloji derslerine katıldım. Oradaki gözlemlerim ve araştırmalarımdan hareketle iki bölümden oluşacak bu yazı serisinde, öncelikle Kore dalgasının günümüz dünyasında ve Türkiye’de neye tekabül ettiğini sizlerle paylaşacağım. İkinci yazıda ise Kore pop müziği ve dizilerinin nasıl bir etkiye sahip olduğunu, bu etkinin arka planındaki unsurlara dikkat çekerek aktaracağım.

Kore popüler kültürü; Kore’nin popüler haline gelmiş, sevilen kültürel unsurlarına işaret etmektedir.  Kore toplumunun ürettiği ürünler ve içerikler, Kore yemek kültürü, modası, Kore kültür merkezleri, lokantalar, kafeler, dijital etkinlik ve konserler Kore kültür endüstrisini oluşturan parçalardır. Yerel ve küresel özellikleri içerisinde barındıran “Hallyu” kelime anlamı itibariyle “Kore dalgası” anlamına gelmektedir.[1] Bu anlamda Kore popüler kültürü ile Hallyu kavramları sık sık bir arada kullanılmaktadır. Bunun yanında, K-pop ise özel olarak Kore tarzı pop müzik kültürüne işaret etmektedir. İlk olarak 1990’lı yıllarda üretilen Kore dizi ve müziklerinin Çin’deki dikkat çekici izlenme oranlarıyla, Kore kültürünün popülerliği başlamış ve Çinliler Kore’nin bu gün geçtikçe yükselen etkisini “Hallyu” yani Kore dilinde Kore dalgası olarak adlandırmıştır. Kore, Çin’in ardından Japonya, Vietnam gibi çevre Asya ülkelerinde de popüler dizi, sinema ve müzik yapımlarına imza atmıştır. Böylelikle, hem kendi içinde hem de uluslararası çaptaki potansiyelinin farkına varmıştır.

Kore dalgasının bir medya ve eğlence endüstrisi olarak doğuşu, 1990’lı yılların başında hükümetin Kore dalgasının bir ticari ve kültürel gelir kaynağı olarak görmesiyle başlamıştır. Bu nedenle hükümet Kore dalgasını önce bölgesel daha sonra da küresel olarak geliştirmeye yönelik adımlar atmıştır. 2001 yılında KOCCA, Kore Yaratıcı İçerik Ajandası, kurulmuştur. Bunun devamında, kültür ve sinema akademileri kurularak yetenekli öğrenciler yetiştirilmiştir.[2] Kore Hükümeti, 2008 yılından bu yana kültürel küreselleşmeyi bir ekonomik politika amacının yanında diplomasi aracı olarak görmüştür. Böylelikle, kültürel bir diplomasi aracı olarak, Kore dalgasını, yumuşak güç unsuru olarak kullanmaya başlamıştır.[3] 2008 ile 2013 yıllarında hükümet, Kore kültürünün küreselleşmesine vurgu yapmış ve bu yönde politika izlemiştir. Kültür ve medya teknolojileri içerikleri üretmek için 2001 yılında kurulan KOCCA, hükümetin ekonomik stratejileri için çalışmaktadır. Böylelikle, Koreli içerikler bir küresel yumuşak güç unsuruna çevrilmiştir.  Kore Hükümetinin katkılarıyla Kore kültürü küresel çapta pazarlanacak ürünlere dönüştürülerek kâr elde edilmiştir.

Kore pop kültürü, bu kültürün tasarlayıcı aktörleri, hükümet desteği ve küresel kapitalist şirketler üzerinden hem yerel hem de küresel kazanç için büyük bir kâr sahasına dönüşmüştür. Bu husus K-pop’un etkisinin neden bu kadar geniş kitlelere ulaştığı ve kalıcı olduğuna işaret ediyor. K-pop özel olarak Kore tarzı müzik türü olarak adlandırılıyor. Bu müzik türünü farklı kılan unsurlar, sanatçıların genç erkek ve kadın gruplardan oluşması, müzikal ve görsel performanslarının Güney Koreli ajanslar tarafından dizayn edilmiş olması ve belirli bir hayran kitlesi ile desteklenmesidir. Kore kültür ürünleri, hükümet ve küresel şirketler desteğiyle sürekli olarak çağın değişimine adapte ediliyor ve destek buluyor. Bu hususta Kore hükümet başkanlarının pek çok konuşmasında küreselleşme ve yeni bilgi teknolojilerine vurgu yaptığı bilinmektedir.

Kore dalgasındaki gelişmelerin ne yöne evrildiği ve Kore dalgasının Kore Hükümeti için neyi ifade ettiği, başlangıcından bugüne hükümet yetkililerinin konuşmalarından anlaşılabilir.[4] Kore dalgasının henüz doğuş yıllarındaki 7. Cumhurbaşkanı Kim Young-sam’ın konuşmasında, küresel rekabet çağı ve Kore’nin hükümet politikasına vurgu yaparken bugün, 12. Cumhurbaşkanı Moon Jae-in, Kore dalgasının en ünlü temsilcisi BTS (Bangtan Sonyeontan/Kurşun Geçirmez Erkekler) isimli erkek müzik grubunu “Gelecek Nesiller ve Kültür İçin Özel Elçi” olarak ilan etmiştir.[5] 2019 yılında, özel bir Koreli yapım şirketi, BTS’in dünya turunun sahne arkası görüntülerini bir belgesel film olarak yayınlayıp, bu süreci cazip hâle getirme çalışmalarına devam etmiştir. BTS, küresel etkisi nedeniyle, Birleşmiş Milletler’in 2030 hedeflerinin sunulduğu genel kurul toplantısında yer almış ve bu konuşma BM’nin resmi Youtube kanalında milyonlarca kişi tarafından izlenmiştir.[6] Bunun yanında grup, BM salonunda Permission to Dance şarkılarına klip çekip yayınlamıştır.

Kore popüler müziğinin(K-pop); kalabalık gruplar halinde yapılması, görsel açıdan estetik bir fiziğe sahip olunması, üstelik 12-13 gibi çocuk yaştan itibaren adeta askeri bir disiplinle eğitilmesi sürecine bizler aşina değiliz. Ancak, bu endüstrinin işleyişi ve arka planı noktasında tartışmaya açık pek çok konu bulunmakta. En başta, seçmelere katılan adaylar, yeteneklerine göre tekrar tekrar uzun soluklu bir rekabet içinde elenerek bu sektöre giriyor. Daha sonra şirketlerin yetenekli kabul ettikleri adaylar, henüz 12 gibi erken bir yaşta ailelerinin veya vasilerinin izniyle şirketin programına dahil ediliyor. Tam da bu noktada onların yaşamının çoğunun sözleşme imzaladıkları şirketle olan anlaşmaları doğrultusunda şekillendiğinden bahsetmek gerekiyor. Zira bu adaylar çıkış yapıp halka kendilerini ünlü olarak tanıtana kadar bir dizi sıkı programdan geçiyor. Beslenme, fiziksel özellik, arkadaş ve aile ilişkisi, dil, okul, kişisel gelişim gibi durumları, şirketler tarafından zorlu aşamalara göre düzenleniyor.

K-pop firmaları piyasaya çıkaracakları grup veya şahısları adeta baştan yaratıyor. Hatta onların kadınlık, erkeklik ve kişiliklerini yeniden kurguluyorlar. Bu noktada, K-pop endüstrisinde bir idol yetiştirme programı söz konusu oluyor. Elbette, bu programlar için milyonlarca dolarlar harcanıyor. İdol yaratımının yanında şarkının yazımından dansına, koreografisinden sahne tasarımına kadar en ünlü isimlerle çalışılıyor. Profesyonel olarak planlanan bu kurgu, seyirciyi hep mutlu, enerjik ve canlı görünen idollerin cazibesine çekiyor. Ancak, bu süreç doğal olmadığı için pek çok tehlikeyi de içinde barındırıyor. Bir kere idol adayı, dış görünüşü ve kilosu için estetik ameliyatlara ve sıkı programlara razı kılınıyor. K-pop yıldızlarının ne yiyeceklerinden ne giyeceklerine hatta aile ve arkadaş ilişkilerine kadar şirketler sınır çiziyor.[7] Kısaca, bu aday artık şirkette bir nesneye dönüştürülüyor. Tüm bunlar, bizi K-pop’un görünmeyen öteki yüzüne götürüyor. Peki, çocuk yaşta böyle bir sürece dahil olan yıldızların sağlıklı bir birey olmaları mümkün müdür? Aile, arkadaş hatta evlilik ilişkilerine bile karışılan bir hayatın içinde yıldızlar sahnede oldukları kadar mutlu mudur?

K-pop idollerinin, kendilerine sunulan kurgulanmış kişilikleri,  yüz ve bedenleri, lüks hayatları, pahalı kıyafetleri ve sanal aileleriyle kapital bir meta olarak görüldüğü açıktır. Yıldız olana kadar içinde bulundukları askeri disiplin, ailelerin pragmatik/maddi istekleri, ya olursunuz ya da ölürsünüz şeklinde rekabetçi endüstriyel anlayış, kimi zaman yıldızların şirketten ayrılmasına kimi zaman ise hayatına son vermesine kadar gidiyor. Özellikle, son yıllarda Kore eğlence endüstrisinde yaşanan skandallar, Koreli ünlülerin artan intihar vakaları ve şirketlerine dava açan idollerin varlığı, bu endüstrinin hastalıklı durumuna işaret ediyor. Üstelik, Güney Kore’nin kendi toplumsal yapısı da bu hususta yaşanan olumsuzlukları tetikleyici rol oynuyor. Zira, Güney Kore bir yanda üstün ekonomik ve teknolojik hamleleriyle konuşulurken diğer yanda intihar ve toplumsal rekabet baskısı ile öne çıkıyor. Hatta, Koreliler eleştirel bir dille kendi ülkeleri Güney Kore’yi “Hell Chosun” yani Cehennem Kore olarak adlandırıyor. Bu noktada, K-pop endüstrisi sadece Kore dalgasının değil, Kore toplumunun da içinde bulunduğu bazı bunalımlara işaret ediyor. Sonuç olarak, Kore pop kültürü konuşulurken bir yandan Kore’nin içinde bulunduğu durumu, diğer taraftan eğlence endüstrilerinin kapitalist pratiklerini göz önüne almak gerekiyor.


[1] Sue Jin Lee, “The Korean Wave: The Seoul of The Asia”,  The Elon Journal of Undergraduate Research in Communications, Sayı 2, No 1, 2011, ss. 85-93.

[2] Elif Taşdemir, “Fandom: Güney Kore Hayranlığı ve Bir Kültür Taşıyıcısı Olarak Güney Kore Dizileri”, Radyo, Televizyon ve Sinema

[3] Tae Young Kim & Dal Young Jin, “Cultural Policy in the Korean Wave: An Analysis of Cultural Diplomacy Embedded in Presential Speeches”, International Journal of Communication, Sayı 10, 2016, ss.5514-5534.

[4] Kim&Jin, ss.5518-5519.

[5] The Straitstimes, “BTS appointed as South Korea’s special presidential envoy for culture”, 22 Temmuz 2021. https://www.straitstimes.com/life/entertainment/bts-appointed-as-south-koreas-special-presidential-envoy-for-culture

[6] Cumhuriyet, “BTS grubu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuştu”, 21 Eylül 2021. https://www.cumhuriyet.com.tr/yasam/bts-grubu-birlesmis-milletler-genel-kurulunda-konustu-1870632

[7] Mutlu Binark, Kültürel Diplomasi ve Kore Dalgası “Hallyu” Güney Kore’de Sinema Endüstrisi, K-Dramalar ve K-Pop, Siyasal Kitabevi: 2019, Ankara.