Seyahat boyunca vakit namazlarını cemaatle kılmaya gayret gösterdiğimizde camilerin cemaat yoğunluğu, buranın insanına olan muhabbetimizi artırırken yeni tanıştığımız insanların ikram etmedeki ısrarları hamiyetperverliklerine dair düşüncelerimizi pekiştirmişti. Doğduğu yerden ötelere açılmamakta ısrarcı olan Erzurum insanının evrensel anlamda örnek alınması gereken güzel hasletleri, sahip oldukları ve sıkı sıkı bağlandıkları inanç değerleriyle doğru orantılıdır desek, iddialı bir cümle kurmuş olmayız zannediyorum.
Zübeyir ŞEKERCİ

“Erzurum kilidi mülk-i İslam’ın
Mevla’ya emanet olsun Erzurum”
Mostar Köprüsü’nü ilk gördüğümüz zaman, köprüye doğru yürürken hayranlığımızı dile getirmiş ve bir süre olduğumuz mevkide muhabbet etmiştik. Köprüyü sol cepheden gören o mevkide bir dadaşla tanışıp akabinde yolumuzun Erzurum’a düşeceğini kim bilebilirdi ki?
Bosna’dan geldikten sonra da Erzurumlu Ahmet’le muhabbetimiz devam etmişti. Hemen hemen her konuşmada bizi memleketine davet eden Ahmetlere ziyareti daha fazla geciktirmeyip aralık ayının üçüncü haftası Erzurum’da bir hafta kadar misafir olduk.
Erzurum’a vardığımız ilk andan, ayrıldığımız son ana kadar birçok farklı insanla tanışıp birçok farklı ortamda bulunmanın nihayetinde vardığımız sonuç, Erzurum insanının hamiyetperverliğiydi; sıcak diyarın soğuk fertleri, yüksek rakımın alçak gönüllü dadaşları…
Geldiğimiz ilk gün, şehrin merkezini hızlıca gezdiğimiz vakit soluğu kahvede almıştık. Erzurum insanının vazgeçilmezi olan çay ve sigaranın merkezi bu kahvelerde muhabbet ve nikotin yoğunluğu birbiriyle yarışır kanaatindeyim. Bunca güzel hasletlere sahip bu insanların belki de göze çarpan en iğreti tarafları sigara müptelası/bağımlısı olmalarıydı. Her güzelin bir kusuru vardır diyerek olabildiğince tolere ettik bu durumu. Rabbim bizi güzele sevk eylesin.
Hangi camiye girersek muhakkak Kur’an-ı Kerim okuyan insan görüyorduk ve bu durum çok hoşumuza gitmişti. Sebebini sorduğumuz vakit 1001 hatim geleneğinin olduğunu ve her sene camilerde yaşlı- genç fertlerin hatimler hediye eylediklerinin cevabını almakla kalmayıp 2021 senesinde 25 bin kadar hatim edildiğini de öğrenmiştik. İstanbul’a döndükten sonra 2022 yılının hatim sayısının 64 bin 219 olduğunu okuyunca bu kadim geleneğin önemini idrak ediyor insan. Menkıbe odur ki felaketlerden korunmak için Dutçu Köyü’nden Pir Ali Baba’nın öncülüğünde hafızlar 1001 hatim okumuş ve şehrin musibetlerden muhafazası için dualar edilmiş. O günden bugüne değin her sene hatimler okunur, musibetlerden korunmak için dualar edilir. Rabbim daim ve kaim eylesin böylesi güzel gelenekleri.
Şehrin kadim eserlerini ziyaret edip görsel anlamda kayıt altına aldığımızda İstanbul’da pek de alışık olmadığımız cami dedeleriyle karşılaşmış ve bu durum çok hoşumuza gitmişti. Aksi cami dedeleri; camiyi namaz, Kur’an ve dua üçgenine hapsedip aksi durumlara pek hoş bakmazlar. “Camide sohbet edilir mi?” ile başlayıp çocukların oyunlarına kadar karışan aksi dedelere burada rastlamamıştık. Lala Paşa Camii’nde Camii’yi incelerken altmış yaşlarında bir amcanın, içeride karekodu okutup cami hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz ifadesi önce şaşırtıp sonra mutlu etmişti açıkçası. Bir başka camide Kur’an okuyan bir amcanın, camiyi inceleyen bizlere -İstanbul’dan geldiğimizi öğrenince- gezi için tavsiyelerde bulunması tebessüm etmemize vesile olmuştu.
Seyahat boyunca vakit namazlarını cemaatle kılmaya gayret gösterdiğimizde camilerin cemaat yoğunluğu, buranın insanına olan muhabbetimizi artırırken yeni tanıştığımız insanların ikram etmedeki ısrarları hamiyetperverliklerine dair düşüncelerimizi pekiştirmişti. Doğduğu yerden ötelere açılmamakta ısrarcı olan Erzurum insanının evrensel anlamda örnek alınması gereken güzel hasletleri, sahip oldukları ve sıkı sıkı bağlandıkları inanç değerleriyle doğru orantılıdır desek, iddialı bir cümle kurmuş olmayız zannediyorum.
Yakutiye’den Çifte Minare’ye, Lala Paşa’dan Ulu Camii’ye, Taşhan’dan Kale Minaresi’ne değin Erzurum muhakkak ziyaret edilmesi gereken bir vilayet. Palandöken’in cesametini saymıyorum bile.