Deprem Sonrası Enkazdan Canlı Kurtarma Adımları

Anlaşılacağı üzere depremin kritik olan ilk saatleri önemli. Bu altın saatlerde etkili müdahale için arama kurtarma eğitimli ekip sayısı arttırılmalı ve kurumlar, teşkilatlar, mahalleler bazında örgütlenme şematik olarak sağlanmalıdır. Okullarda korunma ve müdahale eğitimleri müfredatta yer almalıdır.

Uğur GENÇOĞLU

Uzm. Dr.

6 Şubat sabaha karşı 04.17’de Türkiye’nin Güneydoğusu şiddetli bir depremle sarsıldı. 10 ilimizi birinci derecede etkileyen depremin yıkıcı etkisi Suriye’de de görülmek üzere Mısır’dan Avrupa’ya kadar kendisini hissettirdi. Bu afet karşısında millet devlet el ele seferber olarak acil kurtarma faaliyetinden başlayarak yardım edip, her türlü ihtiyacı giderme yarışına koyulduk. Biz bu yazımızda deprem nedeniyle yıkılan ve enkaz altında kalan depremzedelere yönelik sağ kalmaya ve acil tıbbi müdahaleye ilişkin bazı konuları ele alacağız.

Öncelikle depreme maruz kalan kişinin hasar görmemek veya asgari hasara maruz kalmak için uygun yerde kapanıp vaziyet alması gerekiyor. Hayat üçgeni olarak tabir edilen bu durum, boşluk alanlarında olur. Kapı pervazları, koridor, masa altı gibi yerlerde çöküp kalmaktansa yıkım durumunda ölü boşluk oluşturacak yerlere cenin pozisyonunda kıvrılıp yatmalıdır. Mesela, yattığınız yatak, ranza, kanepe gibi yere sırtını vererek dizleri ve başı karnına çekip kolları baş etrafında birleştirerek yatmak uygun pozisyondur. Depremde asansör, merdiven kullanılmamalı, depremin geçmesi beklenilmelidir.

Enkaz altında mahsur kalan, sağlam veya yaralı kişiye müdahale edecek ekipler özel eğitimli olmalı, mağdurlar çıkarılmadan enkaz kaldırma faaliyetine girişilmemelidir. Bu bakımdan depremin erken saatleri çok kıymetlidir. İnsan fizyolojisi açlığa uzun süre dayanabilir. Mağdurun çocuk olması, ek hastalıklar sahibi olması, mevsim ve hava koşulları gibi durumlar süreyi etkilemekle beraber bu süre sağlam bir erişkin için 10- 45 gün arası değişmektedir. Susuzluğa ise daha az süre dayanıklı olup bu da 3-9 gün denebilir.

Kahramanmaraş depreminde şu satırların yazıldığı 10. günde 200. saatlerde hâlâ canlı çıkarılmasına sebep olarak soğuk havada hipoterminin insan fizyolojisi üzerinde yavaşlatıcı etkisinden söz edilebilir. Bu saatlerin neredeyse yarı sürelerinde, yaz mevsiminde, 17 Ağustos’ta meydana gelen Marmara depreminde canlı çıkma ihtimali çok azalmıştı. Bu mucize gibi kurtuluşlar da şüphesiz ilahi tecellidir ve o dilerse sebepler yaratır.

Depremde özellikle bir uzvu, vücudunun bir bölümü enkaza maruz kalıp travmaya uğrayan hastalar için en önemli konu crush (ezilme) sendromudur. Bu hadisede ezilen kaslardan kana geçen myoglobin denen protein mikropartiküller, böbrek tübülüslerini tıkayarak zarar verir ve böbrek fonksiyonları bozulup böbrek yetmezliğine gidiş olabilir.

Bu bakımdan depremzedeye ulaşıldığında dışarı çıkarma bile saatler alabildiğinden mümkünse yerinde, değilse ilk fırsatta enkaz dışına alındığında vücudu sulamak; bunun için alabiliyorsa ağızdan yoksa damar yolu açılarak serum şeklinde vücudun su ihtiyacını karşılamak lazımdır. Bu aşamaya gelene kadar sığınılan yerde ulaşılabilir bir mesafede acil ihtiyaçların içinde bulunduğu bir deprem çantası bulundurmak faydalıdır. İçinde su, hafif atıştırmalık (bisküvi, kuruyemiş…vs.) başta olmak üzere duruma göre fener, düdük örtü gibi ihtiyaçlarda konmalıdır çantaya.

Depremzedenin özellikle kol, bacak gibi uzuvları enkaz altında kalmışsa ve bunların kaldırılarak çıkarılması imkân dahilinde olmuyorsa duruma bakılır. Eğer uzun süre kalma durumunda bu uzuvlarda nekroz başladıysa kesmek gerekebilir. Mümkünse olabildiğince steril cerrahi alet kullanmak gerekir. Geçmişte benzer durumda inşaatlarda kullanılan demir testeresi imkân dahilinde alkol (kolonya) ile yıkanıp ateşten geçirilmek suretiyle kullanıldığını örnek vermek isterim. Yaralıya derhal tetanoz aşısı yapılmalıdır. Bulaşıcı hastalık ihtimaline karşı ekipler yaralı mağdura müdahalede maske, eldiven kullanmalı, korunma sağlanmalıdır. 

Ekibin enkazdan çıkarma heyecanı ile mağduru karga tulumba taşımalarına engel olunmalı, gözle görülmeyen kırık çıkık durumları olabileceği düşünülerek destekli ve itinalı davranılmalıdır. Öncelikle kafanın arkasından nazikçe boyunluk geçirilmeli, daha sonra destekli olarak sert zeminli sedyeye alınmalıdır. Üzerine muhakkak örtü, battaniye örterek hem mahremiyeti sağlanmalı hem de soğuğa maruziyeti önlenmelidir.

Yine uzun süre karanlıkta kalmış mağdurlar çıkarılırken ani ışık şokundan korunmalı, kademeli olarak gözler ışığa alıştırılmalıdır. Bilinç kontrol için anlamlı sorular sorulur, moral verici, müjdeleyici cümleler kurulur. Bilinci kapalı mağdurlarda, damar yolu açıp sıvı verme işlemi ilk fırsatta yapılmalıdır. Bu ve diğer durumlarda hasta seri halde ambulansa alınıp bir sağlık merkezine ulaştırılıp ileri tetkik ve tedavisi yapılmalı varsa diğer kronik rahatsızlıkları (şeker, hipertansiyon…vs.) kontrol altına alınmalıdır.

Son olarak ulaşılan mağdurun canlı olup olmadığı bir hekim kontrolü yapıldıktan sonra tespit edilmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Özellikle bilinci kapalı ve nabzı alınamayan hastalar öldü zannedilebilir. Travma şoku veya hipotermi gibi sebeplerle nabız belli belirsiz hale gelmiş olabilir. Tecrübeli bir hekim tarafından vital fonksiyonları iyice kontrol edilmeden vefat kararı verilmemelidir.

Anlaşılacağı üzere depremin kritik olan ilk saatleri önemli. Bu altın saatlerde etkili müdahale için arama kurtarma eğitimli ekip sayısı arttırılmalı ve kurumlar, teşkilatlar, mahalleler bazında örgütlenme şematik olarak sağlanmalıdır. Okullarda korunma ve müdahale eğitimleri müfredatta yer almalıdır.