Kutsal Batı İttifakı ve İsrail

Uluslararası güç odaklarının çıkardıkları kıstas ve yasalara göre; dünyanın birçok ülkesinde mazlum görülen, gösterilen, öyle kabul edilen yeryüzünden kovulan bu lanetli azgın azınlık, işgalci, saldırgan, soykırımcı faşist Hitlercilerden hiçbir farkı yok.  75 yıldır Filistin’de yaptıkları kanunsuz ve hukuksuz işgal ve istila, insanlık dışı saldırı ve katliamları dünya kamuoyundan gizleyen devletler ve medya organları onların tüm zulümlerine fiilen ortak olmaktadırlar.

Arif ALTUNBAŞ

Tarih boyu Babil’den kovulan, Mısır’dan sürgün edilen, İspanya’dan atılan, Polonya’da Holokost çiftliklerinde hayvan muamelesi gören, Hitlerin gaz odalarında Nürnberg’te zehirlenip fırınlarda yakılan, nerede bulunursa orada sorgusuz sualsiz katledilen, yaşadığı her ülkede lanetliler listesinin en başında yer alan, her türlü kötü muameleye layık görülen bu millet neden bu hale düşmüştür?

Kovuldukları ülkelerde ne kötülükler, ne hainlikler yaptıkları, kimlere nasıl ve ne zarar verdikleri neden yazılıp konuşulmaz? İstisnasız gittikleri ve yaşadıkları her yerden kovulup sürgün edilmelerine sebep olan sorunlar nedir? Hep kovanlar mı suçludur? Kovulanın hiç mi suçu, günahı, hatası yoktur? Tarih boyu hep kovuldukları ülkelerin devletleri, yöneticileri veya uluslarına bunlar hangi kötülükleri, hainlikleri yaptılar ve onlara nasıl bir zarar ve ziyan verdiler de her defasında bıçak kemiğe dayanıp kaçabildikleri yere kadar kovalandılar?

Adil bir yargıç öldüren kadar o işte ölenin de suçu olup olmadığını araştırır. Hâkim adil ve tarafsız bir karar verebilmek için ölen de öldüren de ilk sorgulamada sorgulayanın nazarında potansiyel suçlu muamelesi görür. Gerçek suçlunun kim olduğuna karar verebilmek için yargı, taraf tutmadan, en küçük bir delil bulabilmek için katilin de maktulün de saçının teline ve tırnağına kadar her şeyi ön şartsız araştırılır.

Hakkı ve hukuku temsil eden hakimin görevi, tarihi yalanlara, iftira ve uydurulmuş haberlere, güçlünün veya zayıfın makam, mevki, ekonomik ve sosyal statüsüne, rüzgârın kuvvetle estiği yöne göre karar veremez. Her şeyi en ince teferruatına kadar sorgular, araştırır, inceler ve en sonunda vicdanının sesine uyar, kararını verir.

Uluslararası güç odaklarının çıkardıkları kıstas ve yasalara göre; dünyanın birçok ülkesinde mazlum görülen, gösterilen, öyle kabul edilen yeryüzünden kovulan bu lanetli azgın azınlık, işgalci, saldırgan, soykırımcı faşist Hitlercilerden hiçbir farkı yok.  75 yıldır Filistin’de yaptıkları kanunsuz ve hukuksuz işgal ve istila, insanlık dışı saldırı ve katliamları dünya kamuoyundan gizleyen devletler ve medya organları onların tüm zulümlerine fiilen ortak olmaktadırlar.

“Yahudilere karşı önyargılı olma, onlara karşı düşmanlık besleme’’ anlamına gelen antisemitizm, Yahudilerin zulüm ve kanunsuzluklarının yazılması, anlatılması ve yayınlanmasının önünde en büyük engel teşkil etmektedir. Dünya mütekebbirleri ve Siyonistlerle dayanışma içinde taşları bağlamışlar ve kudurmuş itlerini sokaklara salı vermişlerdir. Bunun için yeryüzünün tüm mazlum ve zayıf ülkelerinde kan, zulüm, işkence ve yoksulluk hâkimdir.

Antisemitizm algısı ve yargısından dolayı bugün İsrail’in Filistin’de yaptığı 1929’dan bu yana insanlık dışı baskı, zulüm, katliam ve soykırım karşısında birçok devlet adamı, siyasetçi, uluslararası ilişkiler uzmanı, akademisyen, aydın, yazar, çizer, sanatçı, tarihçi, hukukçu ve basın yayın organları Amerika ve onun etrafındaki yalaka yönetimlerin ceberut baskı ve devlet teröründen korkup çekindikleri için işgalciye işgalci, katile katil, zalime zalim, bile diyemiyorlar. Bilakis yalan, iftira ve uydurma haberler ve algı yönetimleriyle katili, zalimi, işgalciyi, soykırımcıyı, haklı mazlumu suçlu gösteriyorlar. Yahudilere kan kusturan Adolf Hitler ve Benito Mussolini faşizmini sorgulayan, suçlayan Batı dünyası, bugün aynı suçları ve katliamları işleyen İsrail faşizmini görmezlikten, duymazlıktan gelerek tarihi ikiyüzlülüklerini gösteriyorlar.

Amerika’nın fosfor bombaları, her türlü silah ve cephaneleri, araç gereç ve yardımları, uçak gemileri ve diğer savaş aparatlarıyla katil İsrail’in sonuna kadar yanında olduklarını alenen dünyaya ilan eden destekleriyle Filistin’de sadece Filistinlikler değil çoluk çocuk insanlık katlediliyor. İsrail faşizmini Müslüman ülkelerin başına bela eden İngiltere ve Fransa’da her zamanki malum düşmanlıklarıyla Amerika’yı izliyorlar.

Filistin’in işgali sonrası bu topraklara Yahudi göçleri başlamış, bu göçler bizzat İngiltere tarafından maddi ve manevi olarak organize edilip desteklenmiştir. 1917’den 1948’e kadar Filistin’deki Yahudiler ile yeni gelen Yahudi yerleşimcilerin yerli Müslüman ahaliye baskın, taciz, işgal, terör ve katliamları emperyalist işgalci İngilizler tarafından desteklenmiştir.

İngiliz savaş kabinesinden Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, 1917’deki girişimiyle başlatılan ve sonuçta 14 Mayıs 1948’de Filistin’de bir Yahudi devleti olan İsrail kurulmuştur. BM’nin İsrail’in Filistin’e yerleştirilmesi kararından 11 dakika sonra Amerika tarafından devlet olarak kabul edilmesi, onun peşinde kolonyalist İngiliz, Fransız ve diğer emperyalist batılı ülkelerin aynı şeyi yapması Siyonist işgal, istila ve sömürü plan ve programın bir parçasıdır.

ABD, İngiliz, Fransız ve diğer batılı Haçlı ittifakının sponsorları ve finansörleri Yahudi sermayesidir. İsrail’in hedefi, güney sınırları Habeşistan, Eritre, Mısır, Kuzey sınırları Türkiye, doğu Sınırı İran Irak’tan oluşan batısı Akdenize kadar uzanan büyük İsrail’i kurma ütopyasıdır.

Batılı emperyalistlerin hedefi ise dünya enerji ve ticaret yollarının üzerinden geçtiği bu coğrafyadaki tüm İslam ülkelerinde yağmaladıkları yeraltı ve yerüstü zenginliklerini ve jeostratejik mevzileri ellerinden kaybetmemek için İsrail gibi bir fitne çıbanını burada vekâlet savaşları için yaşatmaktır.

Kısaca, İslam’a ve Müslüman ülkelere karşı İsrail Batı’yı, Batı da İsrail’i kullanmakta veya kullandıklarını sanmaktadırlar. Amerika ve İsrail’le birlikte hareket eden Müslüman ülkelerin ve siyasetçilerin başlarına, bugün Gazze’nin başına yağan bomba, mermi ve ateş yağmuru yağmadan uyanmaları, gerçek düşmanlarının kim olduklarını görmeleri, anlamaları, ona göre şimdiden tedbir almaları, her türlü hazırlıklarını yapmaları uyarısı ve umuduyla…

Ne Amerika, ne Batı, ne Siyonizm, ne Rusya, ne de Çin.

Her şey sınırsız ve sınıfsız bir İslam dünyası ve Türkiye için.